Dokunamadığınız her insanla zamanla aranızda uzaklaşma başlar. İnsan yakınlık duyduğu kişiyle sebebsiz temas halindedir. Yakınlığın azalması ile temasın azalması birbiriyle doğru orantılıdır. Evliliğinizde eşiniz ile birbirinize sebepsizce dokunan bir çift olmaktan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamış bir çiftseniz bunun tehlike çanlarının habercisi olduğunun farkına varın. Temas etmek bir plana bağlı olarak gelişmemeli. Yani yalnızca cinsel paylaşım sırasında dokunmamalı erkek karısına. Kadın kocasına, bu tür temaslar evliliğin devamı için, duygusal bağların korunması için çok önemlidir. Yalnızca işe gidip geldiğiniz, çocukların ihtiyaç ve masraflarını karşılayayım dediğiniz. Evin işleriyle yorgun düşüp yitirdiğiniz günlerde eş ile çoğu zaman iki çift söz bile edilemezken ne teması dediğinizi duyar gibiyim. Ama hayat bu şekilde yaşanır olduğunda evlilik yalnızca hayata eklenen bir yüke dönüşüveriyor. Ve çoğu zaman bu evliliğin içinden kaçıp kurtulmayı diler hale geliyorsunuz. İçinizdeki isyana kulak vermeyip sorumluluklarınızı azimle yerine getirmeye devam ediyorsunuz. Bir yerden sonra kendinizi unutmuş olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Sonra bakıyorsunuz ki eşinizde sizi unutmuş hatta sizde eşinizi unutmuşsunuz. Sırf ayıp olmasın diye, sırf evliliğin görevleri arasında var diye iki tarafında keyif almadığı sanki sorumluukmuş gibi yaşanan cinsel paylaşımlar içinde kalıyorsunuz. Hiçbir evlilik bir günde çekilmez hale gelmez. Yavaş yavaş hergün biraz daha çiftlerin birbirinden uzaklaşmasıyla mutsuz bir evliliğe dönüşür. Kısacık bir an bile olsa birbirine dokunan, sarılan eşlerin evlilik doyumu ilişki içinde varlığını sürdürmeye devam eder. Dokunmak yalnızca fiziksel bir temasdan ibarette olmamalı. İnsan insanın ruhuna dokunmalı. Bir kadın, sabah evden çıkmak üzere olan eşine; 'O ceket sana ne kadar yakışmış' demeyi akledebilmeli. Bütün gün ayrı geçirildikten sonra akşam olup evde buluşan eşler; 'Özledim Seni' demeyi unutmamalı. Birbirinizin ruhuna ve bedenine dokunmayı ihmal ettikçe, yaşadığınız birliktelikten keyif almaz hale geliyorsunuz. Dokunmak seratonin hormonunun salgılanmasını ve bu salgınında mutluluğu hissettirdiği kanıtlanmış bir etkidir. Güzel bir haber alıp mutlu olduğunuzda yanınızda duran ilk arkadaşınıza sarılır sevincinizi paylaşırsınız.
Kötü bir haber alıp ağlamaya başladığınızda o anda yanınız kim varsa, sarılır içli içli ağlarsınız. Neden??? İnsan en mutlu ve en üzgün anında bir başka bedene sarılmaya neden ihtiyaç duyar? Çünkü; sevdiğimiz birine sarıldığınızda oksitosin salgılamaya başlarsınız. Hem kadınlarda hemde erkeklerde hipofiz bezinin arka kısmında salgılanan mutluluk, aşk, sevgi gibi duyguların kaynaklarından biri olan oksitosin hormonudur. Birine aşık oldunuz.
Duygular itiraf edilip ilişki başladığında sarılıyorsun.
Buluşmak için bir araya geldiğinde sarılıyorsun.
Ayrılma anı geldiğinde, üç beş gün sonra yeniden göreceğini bilmene rağmen ayrılırken doya doya sarılıyorsun.
Yolda sarılarak yürüyorsun.
Birlikte güzel geçirilen her günde duygularınızı birbirinize sarılarak gösteriyorsunuz.
Ve o gün... evlilik teklifi edilip kabul edildiğinde doyasıya sarılıyorsunuz birbirinize uzun uzun dakikalarca... O günleri hatırladıktan sonra şimdi bir de şu gününüze bakın. En son ne zaman sarıldınız? En son ne zaman anlamı olan bir şeyler hissederek dokundunuz birbirinize... Görüşmelerimde en sık sorduğum sorulardan biridir. 6 yıldır evli bir çifte sordum.
Kadın, önce hatırlayamadı.
Erkek, birkaç hafta önceydi dedi.
Kadın, bir süre düşündükten sonra 3 yıl önce dünyaya gelen kızlarının doğumunda sarıldıklarını söyledi. Bir de zaman zaman fotoğraf çekilirken sarıldıklarını... Eşlerin birbirine kısa temasları, evliliğin devamı için çok önemlidir. Çünkü temas etmek; burada olmandan mutluyum demektir. Çiftlerin birbirlerinin varlığını onayladığı anlamına gelir. Anlık dokunmalar bile birbirinize olan duyguların canlılığını korumanıza yardım eder. Evlilikte uyum içinde kalabilmek hem eşleri hemde çocukları etkiler. Evlilikte uyum içinde kalmak, evliliğin doyumunu da sağlar. Temasın, sarılmanın, tatlı sözlerin arası açılmamalı. Koridorda yanınızdan geçip giden eşin yanağına kondurulan bir buse evliliğin ömrünü uzatır. Hemde evlilik içinde kendinizi boşlukta sallanan bir cisimmişsiniz gibi hissetmiyor olursunuz. İşte bu hisse kapılmıyorsanız evliliğinizde doyumu yakaladığınızı gösterir. Birbirinize sitem etmeden, suçlamadan sen bana çok uzaksın demeden yaklaşın yakınlaşın. Mesafelerin girip yerleşmesine izin vermeyin. Gün içinde birbirinizden uzak olduğunuz sürede birlikte geçirdiğiniz güzel anları hatırlamak için zihninizi yoklayın. Facebook gibi uygulamalardan gelen anıları eşinize de yollayıp 'o gün yanındaki varlığınla çok mutluydum' demenin sizden geçip gitmiş sözler olduğunu kabullenmeyin. Hatırlayın ve ona da hatırlatın. Bu eşinizin ruhuna dokunmaktır. Aranızdaki yakınlığa zarar vermeyip duvarlar örmediğiniz sürece, cinsel hayatınız rutine girmez. Sevdiğiniz ve sevildiğinizi bildiğiniz biriyle birlikte yemek yiyor olmaktan da onunla aynı yatakta uyuyor olmaktan da keyif alırsınız. Her geçen gün aranıza girip yerleşen mesafelere dur deyin. Siz onu durdurmazsanız. O sizi birbirinize karşı yakınlık kurmaktan uzaklaştırmaya devam edecektir.