Aklın ve bilimin egemen olduğu modern toplumlarda devlet, insanlarının yaşamlarını en iyi şekilde idame etmeleri için  eğitim, sağlık, güvenlik ve diğer sosyal aktivitelerini gerçekleştirmeleri için gerekli olan alt yapıları oluşturur ve hizmet eder. Bu hizmeti, yetiştirmiş olduğu donanımlı ve başarılı kadrolarla yapar. Bu çerçevede devlet kişiyi yetiştirir, topluma faydalı birer birey haline getirir, faydalı hale gelen birey, bu sayede çalışır, kendini geliştirir, faydalı işler yapar ve bunun karşılığında da maddi kazanımlar elde eder ve bu kazanımlarla hayatını idame etmeye çalışır.  İşte bu noktadan sonra kendini yetiştiren, hayatını idame etmesi için yaşam alanları açan devlete de, bireyin hiçbir menfaat beklemeksizin en iyi şekilde hizmet etme borcu ortaya çıkmaktadır. Bu durum her sorumluluk sahibi vatandaşın ülkesine ve halkına karşı  olan hizmet borcudur. Bunu nasıl yapacak? Siyasi, iktisadi ve sosyo-kültürel faaliyetlerle bu sorumluluğun gereğini yerine getirecektir. Bu yazımın konusu sadece siyasi faaliyetler alanındaki çalışmalar olacaktır. Her sorumluluk sahibi yurttaşın halkına ve devletine faydalı olabilmesi için kendisini çok iyi yetiştirmesi ve geliştirmesi gerekir ki, sunulan hizmette optimum fayda sağlanabilsin. Kendisini geliştirmeyen kişiler zaten iş ve mesleki hayatlarında da başarısız kişilerdir, kendi iş ve mesleki hayatında başarılı olamayan bir kişinin kamusal alanda verdiği hizmette başarılı olması da mümkün değildir. Bu durum günlük hayatımızda ve  özellikle son yıllarda tüm kamusal alanlarda görmek mümkündür.  Siyasi alanda hizmette bulunacak kişilerde aranması gereken  en önemli unsurlardan biri mesleğinde ve iş hayatındaki faaliyetlerinde başarılı olup olmaması, çevresinde sevilen, güvenilen, rağbet görülen biri olması da çok önemlidir. İnsanlara dokunma, onların güvenlerini ve teveccühlerini kazanma ise ayrı bir marifet. Özellikle halkın sesi olabilme siyasette başarının olmazsa olmazıdır. Karekteri  olmalı politikacının, partiden partiye geçerek kendisini seçen halkın iradesini satmamalı, pisliğini örtbas ettirmek için başka limanlara sığınmamalı.   Seçilen yada seçilecek kişide liyakatın yanında ahlaklı bir yapıya da sahip olması gerekir. Bu kişinin yada kişilerin belirli bir değerler sisteminden çok, gündelik çıkarlara ve hesaplara ayarlanmış bir ahlâk, ahlâkın sahip olması gereken ana değerlerden beslenmemiş kirli ve kirleten bir ahlâka sahip olmaması gerekir. Seçilen yada seçilecek kişi yada kişilerin her gün esen rüzgâra göre rota çizen, belli bir ilkeyi ne zaman ve neden yücelteceğini ona ne zaman sırtını döneceğini bilmeyen bir yaşantıdaki değer çarpıklığı, her olumsuzluğa ve ilkesizliğe kolaylıkla meşruiyet kazandırabilen yapıya sahip olmamaları gerekir. Kamusal hizmetlerde katkı alan değil, katkı koyan yapıya sahip olmaları gerekir. Aksi taktirde menfaatçı yaklaşımlar içinde elde edilecek kazanımlara müdahil olan, değerler hiyerarşisi altüst olmuş ahlâk, ahlâkî zemin içerisinde ahlâksızlıkla buluşma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olacaklardır. Bu hususta kamusal hizmetin kişisel çıkarlara alet edilmesine yol açar. Bir bakarsınız ki, seçtiğiniz kişi memlekette nerde hazine arazisi varsa kamusal gücü istismar ederek birileri üzerinde satışa çıkararak büyük rantlar elde eder, belediye ye ait olan yerleri birileri üzerinden satın almak suretiyle ticaretini yapar, bir bakarsınız elinde dedektör dağ taş demeden define arayan, devletin müzesini soyan bir politikacı oluverir.   Yukarıda saydığım meziyetlere sahip olmayan insanları ,bu hizmetler için seçtiğimizde işinde ve mesleğinde başarısız, mesleğini bile icra edemeyecek kadar aciz bir avukatın, mühendisin, mimarın, öğretmenin, iş adamının yada çiftçinin milletvekili, belediye başkanı olduğunu görürsünüz. Halk tabiriyle kendisine faydası olmayanın, halka ve devlete faydalı olması mümkün mü? Ne yazık ki hayır. İşte devletin bu hallere düşmesinin en önemli sebeplerden biri budur.  Bu yazıdan sonraki yazımda bu durumu güncel örneklerle ortaya koymaya çalışacağım. Namuslu politikacı , bu hizmeti gönüllü olarak en iyi şekilde yapan ve kamusal hizmette maddi olarak KATKI ALAN DEĞİL, KATKI KOYANDIR.  Bazı insanları her zaman, bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız. - Abraham Lincoln