AB’nin fonladığı, aile kurumunu yerle bir etmek isteyen bozuk zihniyetli dernek ve vakıflar, dayatmada sınır tanımıyor. Bu ve benzeri dernek ve vakıflar, lgbt faşizmine karşı fikirleri ile mücadele eden yazarları da her ay düzenli olarak Batı’ya ispiyonlamakla meşguller. Fişleme listesinde, tabii olarak biz de varız. Ve yine biliyoruz ki, bu yazımızı da “nefret” listesine alıp şikâyet edeceklerdir. Bu tür sapkın dernekler fişledikleri yazıları ağa babalarına yetiştirip ödülünü kapı kulu oldukları Batı’dan aldıkları da bir gerçektir. Şimdi anladınız mı İstanbul Sözleşmesi neden feshedildi? Ancak, sözde muhafazakâr görünümlü “partner”ler, bunu bir türlü idrak edemedi! *** Bir kısım muhafazakârlar, idraksizliğini sürdüredursun,“lgbt” despotizminin sapkın ideolojisi, ahtapot gibi her tarafı sarmış vaziyettedir. Asıl hedef olan gençler ve çocuklara nasıl daha kolay ulaşılacak; bütün mücadelesini burada yoğunlaştırmışlardır. Bunun için… Sinemalarda… Çizgi filmlerde… Reklamlarda… Siyasi parti faaliyetlerinde… Yerel yönetim etkinliklerinde… İş dünyasında… Modada… Tabi ki futbolda… “lgbt” faşizminin dozunu artırmak için her tarafta varlar… Var olmak için bütün baskı araçlarını kullanmaktadırlar. O kadar ki boyun eğmeyen futbolcuları tehdit ederek yola getirmenin peşindedirler. Son örnek… Türk Futbol Milli Takımının 21 yaşındaki genç oyuncusu, Hollanda’nın köklü takımlarından Feyenoord’un kaptanı Orkun Kökçü’ye yapılan dayatma ve baskılardır. Görünen o ki, dayatma; fikir hürriyeti sınırlarını aşarak tehdit boyutuna ulaşmış... Nedir işin serencamı? Feyenoord kulübü, Az Alkmar maçında Orkun’dan sahaya LGBT simgesi pazubent ile çıkmasını istedi. Genç futbolcu Orkun da: “Dini inançlarımdan dolayı bunu destekleyecek doğru kişi olduğumu hissetmiyorum. Bu yüzden kaptanlık pazubendini takarken kendimi rahat hissetmiyorum. Umarım, dini seçimime de saygı gösterilir.” Dedi, demesine de… Hollanda’daki gerek sosyal medya gerekse diğer basın yayın kuruluşlarında eleştiri sınırları aşıldı. Bırakınız saygıyı… Nefret ifadeleri havada uçuşmaya başlamış bile... Modern! Batı’nın uygarlık abidesi: “tolerans”; “Tolere” hududu; bu kadarmış! Zaten “-mış” tı..! Kel, görünmüş oldu. *** Moda da çok etkinler… Mesela, Londra Moda Haftası’nı, cinsiyet ayrımı olmaksızın yapacaklarını ilan etmişler. Erkeklere giydirdiklerine bakar mısınız? Pullu payetli pantolonlar, İnce çoraplar… Kalın topuklu ayakkabılar… Kadınların üzerinde görmeye alıştığımız türden saten çiçekli gömlekler… Artık, erkeklere de yakıştırılmış..! Böylece moda sektöründe cinsiyetsiz olduğunu ifade edip podyumda boy gösteren modellerin de önü açılmaktadır. *** Yani, lgbt faşizmi moda dünyasında, spor camiasında; kısaca sosyal alanların tamamında aktif olarak yer almaktadır. Bu faaliyetleri icra ederlerken bütün baskı araçlarını sonuna kadar kullanmaktadırlar. Özetle: Biz kimsenin şahsi tercihine karışmayız. Sevabı da günahı da kendisine aittir. Ancak bu ve benzeri vasıtaların tahakküm aparatı olarak kullanılması çok tehlikelidir. Bunun için “lgbt” zihniyetinin baskı kurmasına karşı mücadele ediyoruz. Ve elbette Müslüman Türk ailesini nasıl muhafaza ederiz; bunun savaşını veriyoruz. Tek derdimiz de budur. Vesselam.