Konuşmak susmaktan kolaydır çoğu zaman. Dünyada sadece insanoğluna bahşedilen bu özellik, en büyük lanetimiz olabilir. Konuşmak müthiş bir özellik. İçinde sende saklı kalan her şeyi anlatabilmek. Derdini, sıkıntını, acını, hastalığını, neşeni, kısaca hissettiğin her şeyi söyleyebilme özgürlüğümüz var. Ama aklımızın ürettiği bu özelliği ona danışmadan kullanmak gibi kötü bir huyumuz da var. Çoğu zaman boş konuşuyor, düşünmeden anlatıyoruz bizde sır kalması gereken şeyleri. Düşünmeden verdiğimiz açıklar bizdeki gizemleri yok ediyor. Her halini herkese anlatmanın iyi ve doğru bir şey olduğunu düşünen var mı bilmiyorum. Ama ben onlardan değilim. Bazı şeylerin, hatta belki de çoğu şeyin bana özel kalmasını isterim. Ama dilimi aklımın hükmünden çıkardığım anda bunun muhasebesi de kayboluyor ve ne konuştuğumu her şeyi söyledikten sonra fark ediyorum. Eskiden insanoğlunun konuştukları yakınındakilere anlattıkları kadardı. Teknolojinin ilerleyişi ile birlikte sosyal medya denen bir belanın tam ortasına düştük. Özellikle bizimki gibi, hayatını bir şeyler anlatmak isteyip de anlatamayan nesil için bu mecra tam bir bataklığa dönüştü. Ama olay şu ki çoğu insan burada olmadığı mükemmel kişiyi tarif ediyor. Kaynağı belli olmayan saçma sapan bilgiler, kaynağı belli özlü sözler havalarda uçuşuyor. Baktığınız zaman diyorsunuz ki, hani nerde bu hak yiyenler, çevreyi kirletenler, yalancılar, hırsızlar, namussuzlar. Herkes örnek vatandaş modunda. Birde bu yolla birbirlerine laf çakanlar yok mu evlere şenlik. Sosyal medya temelde yazarak konuştuğumuz bir mecra. Yani her ne kadar temelinde yazmak varsa da aslında konuşmanın bir yolu. İçinde çıkılmaz bir halde, konuştuğumuzu sanıp konuşamama durumundayız. Aslında çok şey anlattığımızı sanıp hiç kimsenin hayatına dokunamıyor, hiç bir şeye değer katamıyoruz anlattıklarımızla. O zaman akla şu geliyor, ya anlattıklarımız yanlış ya da biz. Doğru zannettiğimiz şeyleri gözden geçirmek hiç birimizin aklında yok. Çünkü her birimiz mükemmel kişiliği yakalamışız zaten. Biz doğruyuz, herkes yanlış. Tıpkı benim şu an yaptığım gibi kendimizi düzeltmek yerine doğru bildiklerimizi, yanlış gördüklerimize anlatma gayretindeyiz. Hani bir söz vardır ya, herkes üzerine üzerine geliyorsa eğer, belki de sen ters gidiyorsundur. Ben yolumu aramaya gidiyorum. Selametle…