İnsanoğlu dünya üzerindeki maceralarına bu topraklar üzerinde başlamıştır. İlk medeniyetler bu topraklarda kurulmuş, ilk aşklar bu topraklarda yaşanmış, ilk ticaret bu topraklarda yapılmış, ilk kan bu topraklara akıtılmış, ilk savaşlar bu topraklarda yapılmıştır. İnsanlık adına en eski tarihe varan tüm bilgiler hep bu toprakları anlatır. Elbette hal böyle olunca insanlık tarihinin en büyük ve en önemli ticari rotası Asya’dan Avrupa’ya uzanan bir hat üzerinde kurulmuştur. Adına İpek Yolu dedikleri bu rotanın en önemli geçidi elbette Anadolu’dur.
Çünkü Çin’den başlayıp Avrupa’ya uzanan ve develerle yapılan kervanlar bu ticaret rotasının varış noktasına giden en kısa yolu Anadolu üzerinden geçerek sağlanmaktadır. Bu sebepledir ki tarih boyunca Anadolu en değerli yer olmuştur. Bu sebeple her hükümdar buraya hükmetmek istemiş ve bu uğurda nice savaşlar verilmiştir. Bu savaşlar çoğu zaman cenk meydanlarında yapılmış olsa da asıl film her zaman perde arkasında entrika üzerine kurgulanarak oynanmıştır. Bu geçiş hattının en önemli noktası olan İstanbul, iki kıtayı birleştirmesi açısından gözbebeği olmuştur. Bu sebeple Bizans İstanbul'a sahip olmayı Anadolu’ya sahip olmaktan daha değerli görmüş ve en son orayı kaybedinceye kadar varlığını sürdürmüştür. İstanbul’a uzun süre hükmedebilmek adına, toprakları çok büyüdüğü için Doğu ve Batı Roma olarak ayırmak zorunda kaldıkları koca İmparatorluk, Bizans oyunları diye nam yapacak kadar entrika yuvası bir İmparatorluk haline gelmiştir. İşte Anadolu’ya ve dahi İstanbul’a hükmetmek demek bu ticaret rotasına ve oradan geçen paraya hükmetmek demekti. Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve devamında İkinci Dünya Savaşıyla beraber bir devlet yaratılıp, Dünya Ticareti oraya kaydırılıncaya dek İpek Yolu ve Anadolu önemini kaybetmemişti.
Yeni dünya gazıyla yaratılan milletsiz bir devlet olan bu sözde süper güç, bugün can çekişmekte. İpek Yolu üzerindeki ticaretin merkezi haline geldikten sonra paranın da merkezi olan bu şişirme süper güç, yeniden şekillenen dünya düzeninde dünyanın Ticaret Merkezi olmaktan çıktı. 11 Eylül 2001’de başlatılan süreçte sona gelinmek üzere. Şimdi kartlar yeniden dağıtılıyor. 11 Eylülden hemen sonra sıkça söylenmeye başlayan “Dünya artık eskisi gibi olmayacak” söylemleri bugün daha yüksek sesle söylenmekte. Çünkü 11 Eylül bu değişimin ilk ayağı ve paranın sahiplerinin parayı paylaştırdıklarına bir yaptırımdı. Şimdilerde yaşadıklarımız ise bu değişimin işçi yani halk ayağına yansıması. Hepimiz mecburen yeni dünyaya evriliyoruz. Yalanlara inanmaya, dayattıkları uygulamalara mecbur bırakılıyoruz. Peki neden? Çok basit aslında, Dünya Ticaret Rotası yeniden oluşturuluyor. Daha doğrusu yeniden eski yerine taşınıyor. Ve bu kez o rotanın merkezinde biz varız.