Kelebek Etkisi Wikipedia’ya göre bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. Bu ansiklopedik açıklamalar çoğu zaman bana, merak edileni açıklamaktan daha çok uzak gelmiştir. Hayat teoride ve pratikte çok farklıdır. Kayıt üstünde yazılanlar tam olanı anlatamaz genelde. Bu wikipedia açıklaması da biraz öyle olmuş sanırım. Kelebek Etkisi sözünü aynı isimli filimle duymuştum yıllar önce. Çok beğendiğim sürükleyici bir filmdi. Basite nasıl indirgenir bilemiyorum ama, yoklukta oluşan bir patlama ile bu tarifsiz evrenin oluşması kelebek etkisine en güzel örneklerden biri olabilir. Yokluktaki bir patlama öngörülemez sonuçlar doğurdu ve kendi içinde akıl almaz sistemler oluşturarak bugün bildiklerimizden milyarlarca kat daha fazla bilinmez içeren evreni oluşturdu. Bu tarz küçük tetiklemelerin ortaya çıkardığı ve asla kontrol edemediğimiz sonuçlara gebe birer hayat yaşıyoruz aslında. Bu kelebek etkisini evren gibi muazzam bir yapıdan tek hücreli en küçük canlıya adar indirgemek mümkün. Dört buçuk milyar yaşındaki dünyamızın bugün bizim için kusursuz bir yaşam alanına dönüşmesi de binlerce kelebek etkisinin getirdiği kaosların sonucu. Mesela bizim bu dünyada var olabilmemizin ve varlığımızı sürdürebilmemizin en önemli sebeplerinden biri AY’ın var olması. Oysaki Ay gibi mükemmel büyüklükte ve mükemmel konumdaki bir uyduya sahip olabilmek için, mars büyüklüğünde bir gezegenin doğru açı ve doğru hızda dünyamıza çarpması gerekiyordu. Bundan 65 milyon yıl önce 10 kilometre çapındaki bir cismin dünyamıza çarpması ile canlılığın büyük bir kısmı yok oldu. Mars büyüklüğünde bir gezegenin dünyaya çarpması nasıl büyük bir yıkım siz hesaplayın. Ama bu yıkım, canlılığı var eden ve bu dünyada yaşayabilir kılan şeydi aslında. Kaos ve yaşam hep iç içe ilerledi ve bugüne kadar geldi. Yarına nasıl gideceğiz kimse bilmiyor. Aslında kimse bilmiyor demek çok iddialı bir laf. Zira gelecek dediğimiz şeyi şekillendiren ve bizim nasıl bir gelecekte yaşayacağımıza karar veren bir azınlık var biliyorum. Ama asıl sesle şu ki biz birey olarak yarını şekillendirecek bir kelebek etkisi yaratabilir miyiz? Bizim yerimize yarınları yazanların kalemini kırmak mümkün mü? Bunlar cevaplaması zor, hatta imkansız sorular. Ama kelebeklerin dünyayı değiştirebilecek kanat çırpınışlarını yapabilmek için katlandıkları çileli yolculuk herkesçe malum. Bir kelebek kadar gücümüz yoksa eğer, kendi geleceğimize değil, onların geleceğine figüran olmaktan şikayet etmeye hakkımız yok. Kelebek sadece kanat çırpmakla meşgul, ardından gelecek etkinin derdinde asla değil. Oysaki bu gelecek kaygısı hepimizin ortak derdi. Belki de yarınlarımızı kendimiz yazmak için hep birlikte aynı anda kanat çırpmalıyız.