Dostlar; Hz. Ömer (ra), bir gün Allah Resûlü’nün huzuruna girdi
Hazreti Osman, kölesi ile bir yerden geçiyordu. Bir ağacın altında herkesten uzak vaziyette yatan Ebu Zerr Gıfari hazretlerini gördü. Ebu Zerr, eshabın maddeten en fakirlerinden biri idi. Hz. Osman yanındaki kölesine bir kese altın verdi: “Git bunu şu ağacın altında yatan adama ver. Eğer dediğimi yaparsan seni azad edeceğim” dedi. Hz. Osman’ın bu müjdesine sevinen köle, mutlaka parayı verebileceği ümidiyle uyuyan adamın yanına varıp uyanmasını bekledi. Bir müddet sonra Ebu Zerr Hazretleri uyanmıştı. Köle:
“Al bu keseyi... “ diye rica ettiyse de Ebu Zerr, kabul etmiyordu. Köle ısrar ederek: “Eğer bu altınları alırsan kölelikten kurtulacağım. Sen benim azad olmamı istemez misin?” diye söylediğinde O: -Senin kölelikten kurtulmanı ben de isterim ama, ben onu alırsam sen hür olacaksın, ben köle olacağım. Sen benim köle olmamı ister misin? Diyerek parayı almayı kabul etmedi. Dostlar; Dünya yı kesben değil kalben terk etmek lazım.
İnsan dünyaya çalışmalı, muvaffakiyetin şartlarını yerine getirmeli, fakat asla ona kalbini bağlamamalıdır. Bilindiği gibi insan, ineğin sütünü sağar, etinden istifade eder, fakat onu odasının baş köşesine bağlamaz. İneğin yeri oda değil ahırdır.
insan dünyadan istifade eder, para kazanır, mal mülk sahibi olur. Bunlar dünya hayatı için gereklidir, fakat insan bunları vesile olarak bilmemeli, İnsan, Beytullah mesabesindeki kalbine servet, makam, teveccühü nas gibi şeyleri koymamalı
Dostlar; Dünyaya ihtiyacımız kadar bağlanalım. Kalbden sevmeyelim nasibimiz neyse gelir bulur bizi üzülmeyelim dostlar.
Allahım cümle dostlarımı müstağnilerden eyle. Cuma’nın rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun.