Dr. Metin Aydın köşe yazısı AYDIN’DA KÜMÜLARİF KİRLİLİK YÜKÜ VE KANSER İnsanlar, kimyasal maddelere üç farklı şekilde maruz kalabilmektedirler; içme veya yeme yoluyla, solumayla, deri teması ile. İnsanların, bu farklı maruziyetler ile kimyasal maddelerin sebep olacağı sağlık ile ilgili tehlikelerden korunması amacıyla, su, hava ve diğer yönetmeliklerde çeşitli kimyasal maddeler için limit değerler konulmuştur.
Belirli bir alıcı ortam için konulmuş kimyasal madde limitlerinin, insan sağlığını korumak için yeterli olduğu kabul edilebilir. Ancak, aynı anda iki veya üç farklı ortamdan aynı kimyasala maruz kalındığında, herbir yönetmelikte ayrı ayrı konulmuş limitlerin, insan sağlığını korumak için yeterli olup olmadığı sorusu akla gelmektedir. Dolayısıyla, insanların su ve hava içindeki kimyasal maddelere maruziyetleri (bu maruziyetlere tarımsal ürünler içindeki kimyasal maddeleri de eklemek gerekir) aynı anda olduğunda, sadece bir alıcı ortam için konulmuş limit değerin insan sağlığını koruduğu iddiası kuşkulu hale gelmektedir. Çünkü belirli bir süre hem sudan hem havadan hem de tarımsal ürünlerden maruz kılınan aynı kimyasal kirletici kümülatif etki göstereceğinden, hava ve su için ayrı ayrı ilan edilen limit değerler anlamsız kalmaktadır.
Doz, bir organizmanın bir toksik maddeye maruz kalma derecesidir.
Toksik maddenin gözlenen etkisi de, tepkidir. Toksik maddelerin doz-tepki ilişkileri sonucu insanlarda kanserojen risk artmaktadır. O nedenle kanserojen toksik maddelerin su, hava ve tarımsal ürünler içindeki her dozunun dikkate alınması gerekir. Doz dışında kanserojen bir maddeye uzun süre yada yaşam boyu maruz kalma ile de kanser riski artmaktadır. Maruz kalınan toksik madde konsantrasyon değerleri ve maruz kalınan süreler değiştikçe insanların kansere yakalanma riski ya da tehlike indeksi de değişmektedir. Bireylerin bazıları kanserojen etkiye sahip olan birçok doğal ve yapay kanserojen maddeye günlük yaşamda maruz kalmaları sonucu bu ek risklerin kümülatif etkileri sonucu kanser olma olasılıkları artmaktadır.
Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri olan Büyük Menderes Nehir suyunda jeotermal akışkanların nehir suyuna deşarjı sonucu yapılan ölçümlerde Bor normalin 80 katından fazlası artmış olarak saptanmıştır. Büyük Menderes Nehir içinde yaşayan balık dokularında ve otsu bitkilerde de yüksek düzeylerde Bor saptanmıştır. Aydın ovasında yetişen tarımsal ürünlerde yapılan ölçümlerde ise tüm tarımsal ürünlerin yüzde 80’de Bor toksik düzeylerde ölçülmüştür.
Aydın’da faaliyet gösteren jeotermal santrallerden(JES) içinde Bor’un da bulunduğu yoğuşmayan gazlar dünya ortalamasından 21 kat fazla salınmaktadır. Tüm bu verilere baktığımızda Aydın’da JES’ler aynı anda kümülatif şekilde su, hava ve tarımsal ürünlerde yüksek düzeylerde Bor kirliliği yapmaktadır. Limitlerin üstündeki akut Bor yüksekliği toksik, limitlerin içindeki veya üstündeki uzun vadeli Bor yüksekliği ise genotoksiktir. Yani kanserojendir.
Germencik ilçesi dünyada toprak yüzölçümü başına en fazla JES’in faaliyet gösterdiği yerleşim yeridir. JES’ler ise çıkardıkları akışkanların yüzde 20’ye yakın kısmını yerüstü su kaynaklarına, geri kalan kısmını ise yeraltına reenjekte etmektedir. Yalnız reenjekte edilen seviye genelde akışkanın çekildiği seviye olmayıp, içme ve tarımsal sulamada kullanılan yeraltı sularla karışabildiği seviyeler olmaktadır.
2010 yılında DSİ’nin Germencik ilçesi ve beldelerindeki artezyen kuyularında yaptığı çalışmada, artezyen kuyu sularında Bor, Nitrit, Nitrat ve Amonyak yüksek düzeylerde saptanmıştır.
2021 yılında ADÜ’den R. Hansu’nun Aydın’da dokuz ilçede artezyen kuyularında yaptığı analiz çalışmasında, artezyen kuyu sularında en yüksek Bor ve Sülfat Germencik ilçesinde altı noktada yapılan kuyularda ölçüldü. Yüksek Bor derişiminin, bölgede bulunan JES atık sularından ve evsel atıklardan kaynaklandığı kanısına varıldı. Bu araştırmada Aydın ili Germencik, Söke ve Efeler ilçesi artezyen kuyu su örneklerinin analiz sonuçları bu ilçelerde endüstriyel ve evsel kirlenmenin bulunduğunu düşündürmektedir.
Artezyen kuyu suları ise hem Germencik ilçesi hem de Aydın’ın büyük kısmında içme suları olarak kullanılmaktadır.
Aydın’da 2012-2016 yılları sürecini kapsayan Çevre Sağlığı Eylem Planı ve Çevresel Risk Faktörleri araştırmasında, Aydın ili ilçeleri şebeke sularında en yüksek Bor ve Nitrat değerleri Germencik ilçesi şebeke sularında ölçülmüştür.
İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğünün 2016 yılında yayınladığı rapora göre Aydın’da yaşayan erkeklerin yaşam boyu akciğer kanseri olma riski Türkiye ortalamasından yüzde 31, kadınların ise meme kanseri olma riski yüzde 16 daha fazla bulunmuş. 2018 yılında ADÜ tarafından yapılan çalışmada Aydın’da en fazla kanserin görüldüğü yerleşim yerlerin arasında jeotermal başkenti diye adlandırılan Germencik ve İncirliova ilçeleri de yer almaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2020 yılında yayınladığı Jeotermal Kaynakların Kümülatif Etki Değerlendirmesi Raporuna göre 2015-2019 yılları döneminde Aydın’da kanserler 2, Germencik ilçesinde 4 kat artmıştır.
Aydın’da su, hava, toprak ve tarımsal ürünlerdeki ağır metal kirliliği sadece JES’lerin akışkanları ve yoğuşmayan gazlarına bağlı değil, endüstriyel ve kentsel atıksulara bağlı da olmaktadır. Aydın’da Büyük Menderes Nehrine su taşıyan dere ve çayların hepsi ya üçüncü yada dördüncü seviyede su kirliliğine sahiptir. Aydın’da suyu en kirli çayların başında Germencik Ortaklardan Büyük Menderes Nehrine akan Gümüşçay gelmektedir. Gümüşçay’daki su kirlilik seviyesi Büyük Menderes Nehrinden daha fazla olup, su kirliliğinin sebebi Ortaklar Organize Sanayi endüstriyel atıksuları ile Ortaklar kentsel atıksularıdır.
Gümüşçay’ın kirli suyu tarımsal sulamada kullanılmaması gerekirken su azlığı nedeniyle çiftçiler tarafından kullanılmak zorunda kalınmakta, tarımsal ürünler ağır metal deposu haline gelmekte, dere kenarında duyulan yoğun koku tarımsal ürünler içine sinmekte, tarımsal ürünler yenilemez hale gelmektedir.
Ortaklar Tekin köyünün içme suyunu sağlayan artezyen kuyusu Gümüşçay’ına 100 metre, jeotermal kuyuya 1500 metre mesafede bulunmakta, kuyu suyu bu kirlilik unsurlarından etkilenme tehlikesi taşımaktadır.
Temmuz 2022 tarihinde ASKİ tarafından Ortaklar mahallesinde üç, Tekin köyünde 1 noktadan yapılan çeşme suyu analizlerinde, su içeriğinde normal limitler içinde olsa da yüksek miktarlarda klorür-nitrat-sülfat-sodyum-magnezyum-kalsiyum-alüminyum saptanmıştır. Ortaklar mahallesi ve Tekin köyünde içme sularında var olan kirlilik unsurlarının sebebi Ortaklar Organize Sanayi endüstriyel atıksuları, jeotermal akışkanları ve Ortaklar kentsel atıksularıdır. Gümüşçayı’na en yakın yerleşim yerlerinden olan Tekin köyünün son 15 yıllık sağlık sonuçlarına baktığımızda, köyde var olan her hanede en az bir kişi kanser olmuş, her hanede kansere bağlı en az bir tane ölüm meydana gelmiştir. Germencik ilçesi ve Tekin köyünde giderek artan kanser hastalıkların sebebi; jeotermal akışkanların, endüstriyel ve kentsel atıksuların 15 yılı aşkın süredir kümülarif olarak sürekli şekilde yaptıkları su, hava, toprak ve tarımsal ürünlerde ağır metal kirliliğinden başkası değildir. O nedenle Aydın’da sorgulanması veya araştırılması gereken nokta Aydın halkının maruz kaldığı kimyasallar için mevzuatlarda belirlenmiş olan limit değerlerin risk ya da tehlike indeksinin güvenli olup olmadığıdır. Bu anlamda Aydın’ın Türkiye ve dünyada sahip olduğu hastalık ve kanser birinciliklerinden kurtulmanın tek yolu, su ve hava kalitesinin sürekli izlenerek maruz kalınacak kimyasal konsantrasyonların azaltılmasından, mümkünse sıfır olmasını sağlamaktan başkası değildir.