“Hayvanların su içtikleri taştan yada ağaçtan oyma kap” diye açıklanır sözlüklerde. Aslına bakarsanız canlılara hizmet eden önemli bir araçtır. Amma velakin pek çoğumuz bu kelimeyi duyduğunda aklına bambaşka bir tanım getirir ve eminim ki herkes kendi hayatındaki yalakların resmini getiriverir gözlerinin önüne istemsizce.
Bu kelimeyi yakıştırdığımız insanlar hayatımızda istemediğimiz tiplerdir aslında. Ne yazık ki sevmediği ot eşeğin burnunun dibinde bitermiş misali hepimizin etrafı bu yalaklarla dolu. Bu konuda yapacak çok fazla bir şeyimiz yok maalesef. İstesekte istemesekte toplumda bu tarz yalaklarla bir arada yaşama mecburiyetindeyiz. Mümkün olduğu kadar bunları uzağımızda tutmak için herkesin kendine göre yöntemleri vardır. Ama bu adamlar önemli mevkilerde karşımıza çıktıklarında hepimiz ayar oluyoruz doğal olarak. Bu sektöre girdikten sonra fark ettiğim bir şey var. Maşallah memleket müdürden başkandan geçilmiyor. Her yerde bir başkan, her kademede bir müdür var. Şimdi bu başkan ve müdürler kadar etraflarında hayatın olmazsa olmazı yalaklar da mevcut. Hatta bazen bu kadar vasıfsız ve işe yaramaz adamların, yalama kabiliyetleri karşısında nutkum tutuluyor. Bu yalaklar, yalama konusunda o kadar kabiliyetliler ki, her yerde ve her şartta bu yeteneklerini en ince noktasına kadar icra ediyorlar. Bizim bünyemizde bu yetenek bulunmadığı için, şahit olduğumuz bazı yalama çalışmaları karşısında afallayıp kalıyoruz. Sırf oturduğu koltuğu altından almasınlar diye oskara aday olacak senaryolar yazarak yalayanlar var. Her sabah işine geldiğinde ve akşam işten çıkarken önünde secdeye yattıklarını düşündüğüm koltuklarına kendi akılları ve vasıflarıyla oturmadıklarını bildikleri için olsa gerek, en ufak bir tehlikede yalama mekanizmaları maksimum seviyede çalışmaya başlıyor. Kraldan çok kralcı olmak diye bir laf vardı eskiden. Bu lafı bile gölgede bırakacak performanslarıyla her daim o koltukta oturmaya devam edeceksiniz eminim. Ama oturduğunuz koltuğun gerektirdiği vasıflara haiz olmadığınız için siz her zaman YALAK olarak anılacaksınız. Sizin de içinde olduğunuz olaylar anlatılırken isminiz anılmayacak, falanca müdürün yanında bir yalak vardı diye bahsedecekler sizden. İsminiz hep yalak olarak kalacak. Çocuklarınıza, torunlarınıza bırakacağınız, yalayarak kazandığınız paradan başka hiç bir şeyiniz olmayacak. Siz hayatta iken toplumda edinemediğiniz saygıyı, öldükten sonra görmeyeceğinizi biliyorsunuz. Ama bu saygıyı edinmek için ne aklınız nede fikriniz olmadığı için en kolayını seçiyorsunuz. Toplumumuzun bu yalaklardan kurtulduğu günleri görmek dileğiyle diyerek yazıyı bitirmek isterdim ama olmayacak duaya amin diyerek dua hakkımı zayi etmeyeyim. Zira bugünlerde saymanlığını yaptığım Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyetimizin değerli başkanı Cem Ulucan’ın yaşadığı sıkıntılardan dolayı geceleri gözüme uyku girmiyor. Başkanım için duyduğum üzüntüden psikolojim o kadar bozuldu ki akşam eve gidince çocuklarımı sevemiyorum. İş gücümü kaybettim çalışasım gelmiyor. Hem başkanımın hem benim bu sıkıntılardan bir an önce kurtulmamızı dileyeyim ki bu mübarek günde dua hakkım boşa gitmesin.