Hoşlandığınız herkesle sevgili olabilirsiniz. Ancak sevgili olduğunuz herkesle evlilik yolunda yürüyemezsiniz. İlişki uzun yıllar sürdüğünde çiftler birbirlerini evliliğin sorumluluğunu taşıyıp taşıyamayacağına bakmadan yıllardır düşe kalka bu ilişkiye devam ediyoruz bakış açıcıyla nikah masasına oturuyorlar.
Eğer bir ilişki evlilikle devam edecekse o ilişkinin varlık sebebi sadece keyifli vakit geçirmek olmamalı. Çiftler birbirinin huyunu suyunu analiz etmek için de bu süreyi kullanmalı. Kiminle evlendiğinizi evlenmeden önce bilin. Herkes evlendikten sonra çok değiştin der birbirine, halbuki insanın özü kolay kolay değişmez. Sizler o özü doğru şekilde incelemediğiniz için detaylardan habersiz atıyorsunuz imzayı. Evliliğin ve aynı evde yaşıyor olmanın verdiği rahatlıkla öncesinde su yüzeyine çıkamayan ancak her zaman kişinin özünde olan davranışları eşiniz daha rahat sergilediği için sizde görmeye başlıyorsunuz.
Geleceği görmek kimsenin sahip olduğu bir yetenek değil. Ancak önyargıdan ayrılmış, öngörüler insanı fikir sahibi yapar. Bu fikirlerle evlilik yolunda olduğunuz kişinin karakteri hakkında bilgi sahibi olup ben bu insanı tanıyorum diyebilirsiniz.
* Değerleri;
Sevgilinizin önem verdiği değerleri öğrenin,
Yalan söylemek ya da söze sadık kalmamak değersizlik göstergesidir: Herkes belli oranda ve belli durumlar karşısında yalan söylemek zorunda kalabilir. Bunun ne kadarı mecburiyet ne kadarı keyfi bunun ayrımını yapabilmek çok önemli. (örneğin trafik polisine bira içmişken hiç içmedim dedi) diye yalancı gözüyle bakmaya gerek yoktur. Ancak patronuna, ailesindeki kişilere ve arkadaşlarına anlamsız yere yalanlar söyleyip duruyorsa, onun bu davranışına dikkatle eğilmeniz gerekir. Bugün size karşı her konuda dürüst davranıyor olsa bile bu dürüstlüğü başkalarına karşı göstermeyi önemsemiyorsa. Dürüstlük gibi önemli bir değere sahip olmadığını düşünmelisiniz.
Daha da önemlisi, sizin anlattıklarınıza karşı güvensizce bir yaklaşım sergiliyorsa
(Gerçekten mi?, Böyle olduğuna emin misin?, Yalan söyleme!) Gibi şeyler duyuyorsanız evet hiç şüphesiz sevgilinizin yalan söylememekle ilgili değerlerinde kayıp var demektir.
Böyle bir tavrının olmasına rağmen yine de evlenmek isterseniz; aklı biraz kurgusal çalıştırmanız gerekir. Sevgiliniz çok yakışıklı ya da çok güzel. Çok varlıklı ya da iyi bir kariyer sahibi olduğunu varsayalım. Bunlara dürüstlükten daha çok önem verip evlendiğinizi varsayarsak. Evliliğiniz boyunca ya sıklıkla yalanlar dinleyeceksiniz. Ya da anlattıklarınıza yalan gözüyle bakılmasına hazırlıklı olacaksınız. Ve yeni bir yol ayrımına daha gireceksiniz. Kendi değerleriniz ile eşinizin bu değerlerden yoksun oluşu arasında sıkışıp kalacaksınız. Bu sizi ya boşanmaya itecek. Ya da durup onunla yaşamaya devam etmek için. Kendi değerlerinize, saygıyla önem verdiğiniz şeylere veda edip. Ona benzemeye başlayacaksınız. Tabi hem ona benzemeden hem de boşanmadan evli kalarak yaşamaya devam edebilirsiniz. Bunun adının evlilik değil de yalnızlık olduğunu bile bile üstelik.
Övünmek: Bir insan kendi kişisel özellikleri ve maddi olanakları hakkında aynı topluluğa yakın aralıklarla 2 den fazla anlatımda bulunuyorsa, o kişide öz güvenden bahsedemeyiz. İçi boş insanların tek meziyeti, övünmektir. Düşünsenize, her şeyi herkese anlatıyor. Özellikle: Başarısını, işini, kariyerindeki dönüm noktalarını, parasını, malını anlatıyor. O insanlardan beğeni ve takdir toplamak istiyor. Bu tip kişiler yaşamlarının bir yerinde başlarına düşen bir saksı neticesinde bunların gelip geçici değerler olduğunu fark eder. Yaşamı, varlığı, varoluşu, sevgiyi, kıymet vermeyi öğrenebilir. Böylece övünme telaşından kurtulabilir. Ancak aynı aydınlanmayı yalan söyleyen kişiler için söylemek kolay değildir. Yalanı kumar bağımlılığı ile eş değer görebilirsiniz.
Sevgilinizin böyle bir huyu olmasına rağmen evlenirseniz. Hayatınız boyunca aynı konuyu 2'den çok daha fazla dinlemek zorunda kalacağınızın bilincinde olarak evlenin. Ve çevrenizde sizinle birlikte eşinizi sık sık dinlemek zorunda kalanların küçümseyici ama kimseye belli etmedikleri bakışlarını da görmezden gelmeyi öğrenmelisiniz.
Hırsızlık; Bu durum kolay kolay göz ardı edilmez. Hırsızlık yapan kişiler toplum tarafından dışlandıkları için. Kolay kolay bir kadın ya da erkek tarafından sevilmezler. Ancak kendisi gibi olan birilerince sevilir. Sizler yine de hırsızlığın kıymetli bir eşyayı çalıp hüküm giymiş kişilerde olduğunu düşünmeyin. Minibüs parasını ödememenin bir yolunu arıyorsa, garsona 5 çay parası ödemesi gerekirken 3 çay parası ödeyip karşı tarafı suçluyorsa, başkalarının pahada ağırlık göstermeyen eşyalarını gasp etmekte sakınca görmüyorsa, başkalarından maddi ya da manevi yardım talep edip kendisi kimseye yardım etmiyorsa, geçici süreyle bile eşyalarını paylaşmakta sakınca görüyorsa, o kişi için belki hırsız diyemeyiz. Fakat evlenilmemesi gerek kişiler arasında diyebiliriz.
İhaneti ve şiddeti anlatmaya gerek duymuyorum. Daha evli bile değilken aldatıldıysanız gözüyle ve ya dilindeki anlatımla dahi sizi aldatmaya yeltendiyse sakın evlenmeyin. Şiddete maruz kalırsanız sonrasında kendisini affettirmesine fırsat vermeyin ve o ilişkiyi hemen bitirin. Kolunuzun sertçe çekilmesini bile şiddetten sayabilirsiniz.
Evlilik muhteşem bir birliktelik. Nasıl yaşarsanız öyle bir evliliğe sahip olursunuz. Bu yüzden de hayatınızı birleştireceğiniz kişinin yalnızca size olan yaklaşımına değil. Nasıl bir hayat yaşadığına bakın. Sağlam yere basan ayaklara sahip olsun ki siz hayatından çıkmak zorunda kalsanız bile yıkılmayacak güçte olsun. Ve o insanı bulduysanız da sakın kolay kolay bırakmayın derim ben. Şartlar zor bile olsa varlığına şükredip teşekkür edin. Şartları eşitlemek mümkün değilse bile o insanı bir daha bulamayacak olmanın ihtimaline karşı sıkı sıkı sarılın. Sevmek böyle bir şey...