“İzm”in ideolojik tavrı, emperyalist tutumundan neşet eder. Fikrin zamanla zorbalık içeren anlayışa kayarak, kendi kutsalları için başkalarının köleleşmesine inanan bir fikrî harekettir. Görünüşteki “insanî” telâkkî, aldatmacadan öte bir mânâ taşımamaktadır. Bunu 20. y.y.’daki “izm”lerin mücadelesinde apaçık bir şekilde müşahede etmek mümkündür. Bu ideolojilerin, dünyada cereyan eden hadiselere bakışı konjönktüreldir. Bir “izm” hareketinin muhalifi olarak ortaya çıkan ideolojinin ana gayesi, emperyalist düşüncesine âmâde sahalar açmaktan ibarettir. Ancak, temelde aynı yolda ilerledikleri yakınen bilinen hakikatlerdir. Bu fikrî hareketlerin asıl maksadı sömürgecilik olduğundan; hedefe ulaşmada araçların mübahlığı önem taşımaktadır. Bundan dolayıdır ki, global sömürü düzenini kurmak için yüzyıllardır zorbalığa dayanan yayılmacı hareketin özü,“Kapitalizm”dir. Bu vahşi fikri hareketin her dönemde farklı metotlarla amacına ulaşmak için yöntem değiştirdiği muhakkaktır. Kıymetli felsefeci ve mütefekkirlerimizden rahmetli Prof. Dr. Teoman Duralı bir röportajında kapitalizmin insanları direnme ve mücadele gücünden nasıl mahrum bıraktığına dair görüşleri çok önemlidir. Şöyle demektedir: “İngiliz-Yahudi Medeniyeti ve onun ağababaları, insanı direnme gücünden yoksun kılmak istiyorlar. Çünkü verilen her şeyi yiyebilmen için, direnme gücünü kaybetmiş olman lazım. Bu medeniyette başkaldıran insan, en istenmeyen unsurdur. Bir çerçevenin içinde bulunan insan, gücünüzü o çerçeveden alır. Ailesi, kabilesi, aşireti, cemaati, sınıfı, nihayetinde de milleti vardır. Bütün bu unsurlar geri ve ilkel diye atıldılar. Dinin de aslı bir tarafa bırakıldı. Hâlbuki halis din, cemaat teşkil ettiren bir inanç topluluğudur.(…) Dinin cemaat niteliği de yerle yeksan edildi. Şimdi son iki unsur kaldı: Aile ve millet. Aile büyük bir taarruz altında kaldı. Erkek- kadın birlikteliği geçici olduğunda iyidir dendi. Evlilik rezil bir şey ilan edildi ve aile birliği yıkıldı. Bugün son kale olarak, millî devlet hücum altında. Millî devlet ortadan kaldırılınca fert dayanıksız, korumasız, çırılçıplak ortada kalacak. Nasıl bir fert bu? Yiyen, içen, üreyen, takla atan bir beşer. Ne niyecek bu fert? Ne veriliyorsa. Ne dinleyecek? Ne sunuluyorsa. Ne kadar çalışacağını, iş sonrasında neler yapacağını propagandasıyla sana bildirecekler; sen de mûnîs mûnis yaşayıp gideceksin”(Gerçek Hayat dergisi, Yıl:2002, Sayı:85). Şimdi gelelim 20 sene sonrasına… Birkaç ay evvel ki bir makalemizde temas etmiştik. Bir kısmını tekrar hatırlayalım: “Kızıl Küf” Son Gemi adıyla bir dizi 17 Eylül 2017 yayınlandı. Bu dizinin 4. sezonunda olaylar şöyle gelişir: Dünyadaki bütün ekinler “Kızıl Küf” hastalığı sebebiyle kullanılmaz durumdadır. Bu hastalıktan dolayı dünyada bir yıllık ekin kalmıştır. Bütün Amerikan film ve dizilerinde olduğu gibi gidişat bellidir. Bu hastalığa karşı mukavemet gösteren tek tohum vardır: O da “Afrika yağ palmiyesi tohumu.” Kovalamaca başlamıştır, artık. Amerikan savaş gemisi “Nathan James”in yeni hedefi Yunan Donaması (Atina şehir devletçiği ifadesi daha yerindedir) vardır (Malum ABD Yunanistan’a çok büyük askeri yığınak yapmış ve yığmaya da devam etmektedir). Bir subniminal hipnoz: “Dizide İzmir şehir devletinin kurulduğu da geçmektedir(Yine malumdur, bir ara İzmir’e ayrı bir bayrak çekilmişti).Şimdi dikkat: Daha evvel uyguladığı usuller yüzünden ülkesinden kovulmuş bir bilim adamı var. Bu bilim adamı Yunanistan ile işbirliği yapar. Amaç şöyledir: Bu tohumların DNA’sını bir tür uyuşturucu ile karıştırarak elde ettiği ilacı dünyaya yaymaktır. Böylece ekinler iyileşecek.Ama bu esnada insanların içindeki şiddet dürtüsü/DNA’sı da yok edilmektedir. Yani Pasifize Edilmiş (Homo Pacificus) İnsan tipi meydana getirilmektedir. İnsanlar çaresizce bu ekinleri yiyecek. Görünüşte hür iradeleriyle bunu gerçekleştirecekler. Esasında iradesiz iradeliler topluluğuna dönüşmüş bir insan yığınından bahsedilmektedir. Bu durum şöyle izah edilmektedir dizide: “Zihin olduğu gibi kalıyor, değişen ise davranışlar. Kişinin çektiği işkenceyi artıran da bu. Düşünsene, ne istediğini biliyorsun ama ulaşmak için mücadele edemiyorsun.” Dizinin arka planında başka bir sübliminal hipnoz daha: “Wired” dergisinin kapağı arzı endam etmekte. Çok iyi gizlenmiş..! “Bill Gates dünyayı tamir etmek istiyor.”( Yararlanılan kaynak: Ömer Kayani Gerçek Hayat dergisi, Ağustos-2021 shf.114). Şu iddiaları da verip yorumu sizlere bırakalım: “ Bill Gates’in Edirne ve Kırklareli’nde 22 bin dönüm tarım arazisi satın aldığı bildirildi”(Arslan Bulut, Yeni Çağ gazetesi, Nisan 2021). ***
Kapitalizmin direnme, mukavemet gösterme gücünden mahrum bırakmak planına aynı kararlılıkla karşı tavır sergilemek adına hocam Prof. Dr. Feyzullah Eroğlu’nun sözüyle bitirelim: “Adil yönetici, her alanda, haksız ve yersiz zorbalıklara meydan vermemelidir. Adil olmasına adaletsizlikle yol açabilecek tavırlara karşı bir direnme ahlakı koymalı; ne pahasına olursa olsun derin güç ve iktidar sahiplerine karşı hiç “eyvallah etmeyen ülkücü” bir duruşu temsil etmeli “hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan” ve çekinmeden iman ettiği gibi yaşamalı; her zaman “Hakkı ve sabrı tavsiye eden” bir önder olmalı; dünyanın neresinde zulme uğrayan Türk, Müslüman, başka insanlar ve diğer canlılar varsa onların derdiyle hemhâl olmalı; her türlü şartlarda “Hak, Hakikat ve Adalet “ sevdası ile iletişimde bulunduğu bütün insanlara “iyiliği emretmeli ve kötülükten sakındırmalıdır” (Eroğlu, www.eskisehirturkocagi.org/ 10.05.2015). Vesselam.