Hayatımız seçimlerle dolu bir yolculuk. Yaptığımız her seçenek bir sonraki rotaya sürüklüyor bizi. Seçmediğimiz yolun nereye çıkacağını ise hiç bir zaman bilemiyoruz. Vardığımız noktadansa kimi zaman memnunuz kimi zaman şikayetçi. Bu da gösteriyor ki yaptığımız her seçim çok önemli.
Yaptığımız hayat yolculuğu her kilometresinde bizi biz yapan değerleri oluşturuyor. Yaşadıklarımızdan edindiğimiz tecrübelerle kim olduğumuzu, yada kim olacağımızı belirliyoruz. Öyleyse her seçeceği seçmeden önce enine boyuna irdelemek gerek. Bugünün şikayetlerinden kurtulmanın, yeni bir gelecek yaratmanın, yeni bir kişi olmanın yolu bu seçimlerden geçiyor. Pek çoğumuz seçme anı geldiğinde yeni bir maceraya atılmaya korkuyor. Her ne kadar şikayetçi olsa da mevcut düzenin devamlılığından yana kullanıyor hakkını. Bu korkaklık rutinin devamlılığını besliyor. Çünkü yanlış kararların sıkıntısını atmanın en kolay yolu şikayet etmek. Kendimizden yada dış sebeplerden şikayet ederek, yakınarak sıyrılmaya çalışıyoruz hatalarımızdan. Böylece yeni hatalar ardı sıra geliyor elbette. Değiştirmeye korktuğumuz hayatımız mahvettiğimiz geleceğimiz aslında.
Tabi işin birde yalnızca kendimizi değil, toplumun tamamını yada belli bir parçasını etkileyen seçimlerimiz var. Bu seçimler üzerimize aslında bir vebalde yüklüyor. Küçük görmek istersek, altı üstü bir oyum var deyip bu seçimlerdeki yanlış kararlarımızdan da sıyrılıp kurtulabiliriz. Ama doğru seçimi yapamamış olmanın vebali boynumuzda asılı kalmıyor mu? Verdiğimiz kararın getirileri o seçimin sınırları içinde yaşayanları ezip sıkıntıya sokarken, biz kendi adımıza sorumluluğumuzdan nasıl kolay kurtulabiliyoruz. Bazen sistemler tıkanır. Bir şeylerin değişebilmesi için gittiğimiz rotayı belki de tam tersine çevirmemiz gerekir. İşte bu noktada rutin korkularımızı yenmek için savaşmamız lazım. Bu savaş yalnızca kendi savaşımız değil yapı taşlarından biri olduğumuz topluluğa olan borcumuz. Bu sebeple seçim anı geldiğinde kolay olanı değil zor olanı seçmek makus talihleri değiştirmenin ilk yoludur. Hiç bir zaman denemediğimiz bir seçimin tutmamasından şikayet etmenin anlamı yok. Asıl sorgulamamız gereken hep aynı tuzağa nasıl düştüğümüz, nasıl bu kapandan kurtulamadığımız olmalı.