Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak, taze sıkılmış portakal suyumu yudumlayarak kahvaltı yaptığım sırada gündeme bakıyordum.
Okuduğum haberler, sosyal medya paylaşımları ve yapılan yorumları okuyup, Funda ile değerlendirme yaptığım sırada ‘abla’ olmaya hazırlanan kızım Öyküm, “Senin ne biçim işin var?” dedi.
Funda’yla birbirimize baktık ve “Nasıl yani?” dedim.
“Baksana herkes birbiriyle kavga ediyor. Hatta sadece senin işinde değil resmen tüm insanlar kavga ediyor” dedi.
Bilmiş bilmiş konuşmasına bıyık altından gülerek, “Haklısın kızım, büyüklerin böyle anlamsız tartışmaları olabiliyor” dedim.
*
Dünyayı bilmem ama bu ülkede kavga etmeden yaşamak imkansız gibi.
Adaletsizliğe, adam kayırmacılığa, liyakatsizliğe, ben merkezci çıkarcılığa, hak yemenin normal sayılmasına, eli silah tutan mültecilerin ülkemizi doldurmasına, her gün gelen zamlara, gözümüzün önünde eğitimin, sağlığın ve sosyal yaşamın çürüdüğünü görmeye kavga etmeden nasıl dayanır insan?
*
Mesela sağlık sisteminde bizzat yaşadığım bir olayı anlatayım.
Sevgili karım Funda, ayağındaki bir problemden dolayı geçtiğimiz Aralık ayından bu yana tedavi görüyordu.
Cildiyeden sıra almak imkansız gibiydi ama zengin ve yakışıklı bir aristokrat olduğum için sıra almayı başardık.
Tedavinin sonunda ameliyat kararı çıktı ve geçtiğimiz hafta Nazilli Devlet Hastanesi Ortopedi doktorlarından sevgili Murat Muştu tarafından ameliyat gerçekleştirildi.
Sabah 09.00’da sıra aldığımda sıramız 101’di.
Sıramız geldi, ameliyathaneye çıktık, ameliyat bitti, doktor Murat Muştu, hasta bakmak için tekrar polikliniğe döndü.
Düşünün yarım günde 100 hasta arada ameliyat ve bunu her gün yaşayan bir hekim.
Verimli olması, kavga etmeden yaşaması imkansız gibi bir şey.
Murat Muştu, öflemedi, püflemedi.
Kendisine teşekkürü bir borç bilirim.
*
10 yaşındaki çocuğa bütün bunları açıklamak zor diye düşünürken, Öyküm, “Ayy valla gına geldi” dedi.
“Hayırdır kızım? Gına ne? Sen böyle fakir kelimelerini nerden öğreniyosun? Neye gına geldi ayrıca?” dedim.
“Anneannemden öğreniyorum Cimcimecim. Ayrıca harçlığıma zam istiyorum” dedi.
Biz Fundayla bakışırken devam etti: “Tabi sen portakal suyu içmekten farkında değilsin ama su 3 lira ve benim harçlığım 5 lira. Nasıl geçineyim ben bu parayla. En az 20 lira vereceksin” dedi.
Gülsek mi, ağlasak mı bilemeden Fundayla tekrar bakıştık.
10 yaşındaki çocuğun bile derdi ve gündemi bu olduysa vay halimize.
*
Bu muhabbet bitmez ben en iyisi soruma döneyim.
Hatırlarsınız geçtiğimiz aylarda CHP İl Başkanı Ali Çankır, yakınları başta olmak üzere, devleti bile dolandırmaktan çekinmeyen Emin Aydın hakkında bir açıklama yaptı.
Olayı kısaca hatırlamak gerekirse, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçoğlu’ndan başka derdi olmayan Emin Aydın, kendisine bir mektup geldiğini, aynı mektubun savcı ve valiye de gönderildiğini söyleyerek belediyede yolsuzluk iddialarında bulunmuştu.
Sonra Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde 30 yıldır çalışan devlet memuru Hasan Kılıç’ın kimlik bilgilerini ele geçirdikleri, ele geçirdikleri kimlik bilgileri ile Aydın Valisine ve Aydın Cumhuriyet Başsavcısı’na gönderilen postaların da Emin Aydın’ın yanında çalışan Yeşim Ülker tarafından gönderildiği ortaya çıkmıştı.
Yani yazmışlar, oynamışlar, kumpası kurmuşlar.
Tam FETÖ taktiği.
Kamera kayıtlarından ortaya çıkan bu gerçekleri CHP İl Başkanı Ali Çankır tüm detayıyla anlattı.
Bu konuyla ilgili bir de soruşturma başladığını biliyoruz.
Şimdi basit bir soru sorayım, “Üzerinden 4 ay geçti. Ne oldu o soruşturma?” GÜNÜN FIKRASI
Hitler, ele geçirdiği İngiliz, Fransız ve Yahudi üç esire bir şans daha tanımak istemiş:
“Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım. Bilemezseniz idam edileceksiniz”
Önce İngiliz'e sormuş:
“Titanic kaç yılında battı?”
İngiliz hemen cevap vermiş:
“1912”
Hitler İngiliz'i göndermiş ve bu kez Fransız'a sormuş:
“Titanic'te kaç kişi öldü?”
Fransız cevap vermiş:
“1050”
Fransız yanlış cevap vermesine rağmen:
“Tamam, sen de gidebilirsin” demiş ve özgür bırakmış.
En son Yahudi'ye dönmüş:
“Söyle bakalım ölenlerin isimleri neydi?”
GÜNÜN TESPİTİ
“..okumak cehaleti alır, eşeklik baki kalır..” BEN
“..sevdiğim insan elimi tuttuğunda iyileşirim ben.. benim için ilaç, merhametten sonra gelir..” GÜNÜN SÖZÜ
“..‘iş’le öğüt veren, ‘söz’le öğüt verenden iyidir..” KADINLAR&ERKEKLER
“.. kadın seçtiği erkekle değerini, erkek seçtiği kadınla karakterini belirler..”