6 Mayıs 1972’de üç devrimci genç idam edildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan.
Onların idamıyla ülkenin bağımsızlığı asılmıştı aslında. İdam edilen; sömürünün olmadığı bir toplum özlemiydi. Bugünün karanlığının bu idamlardan beslendiği açıktı. Denizler ülkemizin aydınlığını temsil ediyorlardı çünkü.
Peki, neydi onların idealleri? Ne uğruna idam edilmişti onlar?
Onlar komünisttiler. Sınıfsız, sömürüsüz bir ülke ve dünyanın peşindeydiler.
Deniz Gezmiş idam sehpasında haykırmıştı dünya görüşlerini: “Yaşasın Marksizmin ve Leninizmin Yüce İdeolojisi!”
Yurtseverdi onlar. Hem de katıksız. Ülkemizin ABD Emperyalizminin ayakları altında can çekiştiğinin farkındaydılar. İsyan ediyorlardı buna. ABD Emperyalizmi karşısında Tam Bağımsız Türkiye içindi kavgaları. ABD üsleri sökülüp atılmadan, İncirlik kapatılmadan, emperyalizmin asli örgütü NATO’dan çıkılmadan ülkenin tam bağımsız olamayacağının bilincindeydiler. Bu bilinçleri aydınlatıyordu yurtseverliklerini.
Kim ki Denizlere karşıdır, emperyalizmin hizmetindedir mutlaka.
Onlar milliyetçi değildiler. Milliyetçilik ile yurtseverliğin farklı şeyler olduğunu gayet iyi biliyorlardı. Ne Türkçüydü onlar ne de Kürtçü. Söylemlerinde, Türkiye halkı derlerdi hep.
Deniz Gezmiş idam sehpasında şöyle haykırmıştı halkların kardeşliğini :”Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Bağımsızlık Mücadelesi!”
Onlar 1919-1922’de emperyalizme karşı verdiğimiz kurtuluş savaşına, akabinde gerçekleştirilen cumhuriyet devrimlerine ve bunun önderi Mustafa Kemal’e derin saygı duyarlardı. Atatürk onlar için milli bağımsızlık önderiydi. Bu nedenle kendilerini de ikinci milli kurtuluş savaşçıları olarak nitelerlerdi.
Bu üç devrimcinin yolları, idealleri son derece açıktı yani.
NATO’yu savunmak, onu demokrasinin güvencesi olarak görmek Denizlerin yolu değildir! ABD Emperyalizmini müttefik olarak görmek, onunla işbirliği yapmak, ABD üslerine izin vermek Denizlerin yolu olamaz!
16 Şubat 1969 Kanlı Pazar olaylarının tertipçilerinin ve savunucularının günümüzdeki anti laik mirasçılarıyla “demokrasi mücadelesi” vererek Denizlerin yoluna çıkamayız!
Kapitalist düzeni değiştirmeyi, yani emek sömürüsünü alt etmeyi hedeflemeden Denizlerin yolunda olamayız! Onlara göre hakça düzen, antikapitalist düzendir çünkü.
Açıktır ve tartışmasızdır: Denizlerin yolu Sosyalist Türkiye’dir.