Bugün, Tolstoy’un “İnsan Ne ile Yaşar” adlı eserindeki çok beğenerek okuduğum ve anlamlı bulduğum “Üç Soru” adlı hikayeyi aktarmak istiyorum.
Bir zamanlar kralın biri eğer bir işe doğru zamanda başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip kimden uzak duracağını bilirse ve de hepsinden önemlisi, her zaman yapması gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilirse, giriştiği her işte başarılı olacağını düşünmüş.
Bu düşünceden hareketle bütün krallığına haber salıp kendisine, bir iş için en doğru zamanın ne zaman olduğunu, kendisi için en gerekli insanların kimler olduğunu ve yapılması gereken en önemli şeyin ne olduğunu öğretecek kişiye büyük bir ödül vereceğini duyurmuş. Bunun üzerine alimler kralın huzuruna gelmişler. Kralın sorularına hepsi farklı cevaplar vermişler fakat verilen cevapların hiçbiri krala yeterli gelmemiş.
Yakındaki bir köyde münzevi bir hayat yaşayan bilge bir kişi olduğunu söylemişler. Bilge, bir ormanda yaşıyor ve yaşadığı bu ormanın dışına hiç çıkmıyormuş. Kral bu nedenle üzerine sıradan giysiler giymiş. Bilgenin yaşadığı ormana tek başına gitmiş.
BİLGE ADAM KRALA CEVAP VERMEDİ
Kral kendisine doğru gelirken bilge adam, kulübesinin önündeki toprağı kazmakla meşgulmüş. Zayıf ve güçsüz görünen bilge, krala selam vererek kazmaya devam etmiş. Kral, bilge adamın yanına gelerek, ‘Soracağım şu üç soruyu cevaplamanız için size geldim, bilge kişi. Doğru zamanda doğru şeyi yapmayı nasıl öğrenebilirim? Bana en gerekli olan insanlar kimlerdir ve dolayısıyla kimlerin sözüne daha fazla önem vermeliyim?’ Bilge adam, kralı dinlemiş ama hiçbir şey söylememiş. Kazmaya devam etmiş. Kral, bilgeye bakıp yorgun ve yaşlı olduğunu görünce yardım etmek istediğini söyleyerek küreği elinden almış ve iki tarhı belledikten sonra sorularını yinelemiş. Bilge adam krala yine cevap vermemiş. Kral uzun bir süre daha kazdıktan sonra bilgeye sorularını cevaplamasını istediğini, eğer cevaplamamakta ısrarlıysa oradan ayrılmak istediğini söylemiş. O sırada yanlarına koşarak birinin geldiğini fark etmişler. Adam yanlarına iyice yaklaşınca yaralı olduğunu ve kan kaybettiğini görmüşler.
KAZMA İŞİ HAYATINI KURTARDI
Kral hemen elindeki küreği bırakmış, yaralının kanını durdurmak için elinden geleni yapmış. Kral ile bilge adamın yardımlarıyla ölümden kurtulmuş. Sabah olduğunda yaralı adam kendine gelir gelmez kraldan özür dilemiş. Bu duruma çok şaşıran kral, bu özrün nedenini anlayamamış. Yaralı adam, krala minnettarlığının nedenini anlatmaya başlamış. Yaralı adam, o gün kralı takip ettiğini, bilge adamı görmeye gittiğini bildiğini, dönüşte onu öldürmeyi planladığını anlatmış. Ancak kral, bilgenin yanında uzun süre kazma işiyle meşgul olduğu için ölümden kurtulmuş. Kralın adamları ise onu yakalayarak yaralamışlar. Yaşlı adam, hayatını kurtaran kraldan kendisini bağışlamasını eğer yaşarsa bundan sonra ona kulluk yapmak istediğini söylemiş.
“ÖNEMLİ OLAN TEK BİR AN ŞİMDİDİR”
Kral düşmanıyla böyle kolay yoldan barıştığı ve onu bir dost olarak kazandığı için çok mutlu olmuş. Onu bağışlamış ve kendisiyle alakadar olmaları için hizmetçileriyle doktorlarını görevlendirmiş. Artık oradan ayrılmak istediğini söyleyerek, yaralı adamdan müsaade isteyen kral, son kez sorularına cevap almak için bilge adamın kendisiyle konuşmasını istemiş. Bilge adam, ona cevaplarını aldığını söylemiş. Kral istediği cevapların ne olduğunu kendisinden dinlemek istediğini söylemiş. Bilge adam bunun üzerine anlatmaya başlamış: “Dün benim güçsüz oluşuma acımayıp, bu tarhları benim için kazmasaydınız ve yolunuza gitseydiniz, o adam sizi vuracaktı. Dolayısıyla en önemli an o tarhları kazdığınız andı. En önemli kişi ise bendim ve en önemli uğraşınız da bana iyilik etmekti. Sonra, o adam bize doğru koşarak geldiğinde, en önemli an onunla ilgilendiğiniz andı. Zira siz adamın yarasını sarmasaydınız adam sizinle barışmadan ölecekti. Dolayısıyla sizin için en önemli adam oydu ve onun için yaptıklarınız sizin için en önemli uğraştı. Şunu sakın unutmayın: Önemli olan tek bir an vardır, o da ‘şimdi’dir. Çünkü bir tek ona sözümüz geçer. İnsana gerekli olan kişi şu an yanında olan kişidir. Çünkü hiç kimse günün birinde bir başkasına işinin düşüp düşmeyeceğini bilemez. Ve de insan için en önemli uğraşı o an yanında olan kişiye iyilik yapmaktır. Zira bu, insanın yeryüzündeki gayesidir.