Sizleri kutlayarak başlamak istiyorum. Neden, çünkü; nefisle, şeytanla yapılan bir aylık mücadelede başarı sağlayıp bayram yapmaya hak kazandınız ve bu güzellikleri kazanımları gelecek sene inşallah ömrümüz olursa Ramazan’a kadar yaşamaya ve yaşatmaya azmederek ulu Allah’a söz verdiniz. Bu sözümüzde durmalıyız.
Bir senelik ömrümüzün en kıymetli paha biçilmez değerde olan zamanları, anları bulunan Regaib, Miraç, Berat derken 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif kutsal ayımız Kadir Gecesi ve neticede Ramazan Bayramı’nı da geride bırakmış oluyoruz. Recep ayı ile başlayıp şaban ayı ve kandillerle devam eden manevi bir atmosferden geçerek, büyük bir sevinçle karşıladığımız Ramazan-ı şerifi yine büyük bir üzüntü ile yolcu ettik. Takdir edileceği üzere, diğer zamanlara göre ramazanın dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır.
Ramazan orucunun farz kılınmasının hikmeti, müminlerin kötülüklerden arınması, güzel meziyetlerle donanmasıdır. Bu ayda oruçla bedenler ve nefisler terbiye edildi. Bir kez daha sabrı, yardımlaşmayı, paylaşmayı, özveriyi öğrendik. Dünya nimetlerinin bir sınav olduğunu; gelip geçici olanın değil, kalıcı ve ebedî olanın insanı yücelttiğini anladık. Gönüller manevi huzur ikliminde bir ay boyunca yıkandı. Bu duygularla ramazanda kazandığımız bu güzel haslet ve yüksek değerleri, Ramazan sonrasında da koruyup yaşamalıyız. Bu çok önemlidir, zira Yüce Allah’a karşı sorumluluğumuz sadece Ramazan ayına mahsus değildir. Ramazan ayında yoğun bir ibadetle vaktimizi geçirmeye çalıştık. Namazlara, ibadetlere ve cemaatçe yaptığımız vecibelere devam ettik. Muhtaçlara yardım ettik. Günahlarımıza tövbe ettik. Bunlara ve diğer dinî görevlerimize Ramazan sonrasında da devam etmeliyiz.
Ramazan’da aynı zamanda alışkanlık hâline getirdiğimiz birtakım iyi huylar ve güzel ameller olmuştur. Ramazan ayı boyunca kazandığımız bu iyi huyları ve güzel amelleri terk etmemeliyiz, bilakis devam ettirmeliyiz. Müslüman kişinin ramazanda olduğu gibi, güzel amellere devam ettiği takdirde Ramazan dışında da sonsuz ecir ve mükâfatlara nail olacağı şüphesizdir. Yeter ki az da olsa devamlı olmasına gayret etsin. Çünkü Cenâb-ı Hak “İnsan ancak çalıştığına erişir.”[Necm suresi, 53:39] buyurmaktadır.
İslam’a göre kulluk devamlılık ister. Dolayısıyla Ramazan ayında kazandığımız birtakım iyi huylar ve güzel amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeye gayret etmemiz ve ihlasla yapmaya özen göstermemiz gerekir. Zira ömrün en hayırlısı, ibadetlere sabır göstererek, Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, bir defasında Efendimiz (s.a.v.)’e: “Yâ Resûlallah! Hangi ibadet Allah Teâlâ’ya daha çok sevimlidir?” diye sorulmuştu. Efendimiz (s.a.v.) ise; “Az da olsa devamlı olanıdır.”[Buhârî, Sahih, 20/100, H. No: 5983] buyurmuşlardır. Bu yüzden ramazanda kazandığımız iyi huyları ve güzel amelleri ramazandan sonra da devam ettirirsek, alışkanlıklarımız şüphesiz ki ibadet olur.
Ramazan ayında elde edilen manevi değerler ve ameller maalesef ramazandan sonra yavaş yavaş terk ediliyor. İbadette gevşeme ve gaflet, müminler ya da aile arasında dargınlıklar ve kırgınlıklar yeniden baş gösteriyor. Ramazan’da yıkanan gönüller bu davranışlarla yeniden kirleniyor. Bu sebeple ibadetler sadece Ramazan ayına tahsis edilmemelidir. Çünkü bizler ölünceye kadar ibadetle sorumluyuz. Nitekim Cenâb-ı Hakk’ın “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[Hicr suresi, 15:99] emri bunu ifade etmektedir.
O hâlde, ramazanda nefsimizi ıslah etmek için gösterdiğimiz gayretimizi, kazandığımız güzel huyları ve hasletleri muhafaza etmeliyiz. Senenin bütün aylarında, hatta bir ömür boyunca güzel ameller işlemeye, Allah’a kulluk yapmaya devam etmek için çaba harcamalıyız. Zira yalnızca dünyamızı kazanmaya çalışmak bizi huzur ve saadete götürmez. Hem dünyamızı hem de ahiretimizi İslam’ın emrettiği şekilde kazanmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.