Bu iki hormonun vücudunuzdaki salınımı ilişkinizdeki iniş ve çıkışları doğrudan etkileyen içsel faktörlerin başında gelir. İlişkiyi yaşayan sadece bir kadın ve bir erkektir. İlişkinin seyrini belirleyen de bu iki kişidir. Ancak kişilerin duygularını etkileyen bazen dışşal bazende içsel sebepler oraya çıkabilir. Dışşal sebeplerle savaşırken içsel sebeblerle savaşmak yerine onları anlamak gerekir. İçsel sebeplere: davranışlar》duygular》hormonlar ve tekrar davranışlar şeklinde özetleyebiliriz. Bu hormonların insan doğasını nasıl şekillendirdiğini bilmek. Etkisi hakkında fikir sahibi olmak. İlişki içindeki çiftleri belli oranda rahatlatacaktır diye tahmin ediyorum.
Birbirlerinin doğasını doğru şekilde tanıyamayan çiftler, aynı olay karşısında çifti olan kişinin aynı tepkiyi vermesi gerektiğini düşünür. Bu tepki gerçekleşmediğinde bazen kızar bazen de kırılır. Ancak bu durumun neden yaşandığını bilmez. Bilmediği için erkek uyumlandığını kadınsa değersiz olduğunu hisseder. Ve ortaya hangi sebepten tartıştığını bilmeyen iki mutsuz insan çıkar.
Testosteron ve östrojen her iki cinsin bünyesinde de salgılanır. Ancak oranları birbirinden çok farklıdır. Erkek kadına göre 25 kat daha fazla testosteron hormonu salgılar. İki cinsin en belirgin fiziksel farkı olan kas gücünün nedeni de tam olarak testosteron hormonunun farkıyla yaşanır.
Testosteron hormonu gücü temsil eder diyebiliriz. Zaten kas gücünün oluşmasını sağlıyor oluşu da bunun ispatı niteliğindedir. Testosteron; insanda agresifleştirici ve savaşcı yönü güçlendirir. Bu yüzden olumsuz bir durum karşısında erkekler kadınlara göre daha çabuk sinirlenir. Trafikte aracının arkasına vurulan erkek sürücünün araçtan inişi ile kadın sürücünün araçtan iniş şekli bile birbirinden farklıdır. Olumsuz durumlarda, erkek beklemeden reaksiyon gösterir. Kadın daha uzun süre sabrını koruyabilir.
Testosteron erkeklerde daha yüksek statülü işlerde çalışma isteği uyandırır. Erkekler gücün her an kendilerinde olduğunu hissetmeyi isterler. Bu yüzden de ilişki içinde de üstün olma eğilimleri vardır. Tabi ki bunlar testosteronu normal seviyede olan erkekler için olağan durumlardır. Testosteronun varlığı bir erkekte olması gereken eril davranış şekillerini besler. Eril davranışlar, erkek cinsiyetinin yapısal sonuçlarıdır.
Çevrenizde tanıdığınız kadın ve erkekleri gözlemleyin. Testosteron hormonu fazla olan erkeklerde; bir ilişkiye bağlanamama, sex düşkünlüğü, anti sosyallik, etrafındakilere zarar verme, hızlı ve tehlikeli şekilde araç sürme gibi eğilimleri olabilir. Herhangi bir konuyu sonuna kadar dinleyemez. Haz içerikli bağımlılıklara açıktır. Bir kadın, uzun süreli bir ilişki yaşamak istediği erkeğin davranışlarını bu açıdan incelediğinde bu tip davranışları gözlemleyebiliyorsa o erkeklerden uzak durmalıdır. Çünkü erkek bu hormonu, yapısal olarak veyahut kendi geliştirdiği bir takım davranışlar nedeniyle fazlaca salgıladığını fark edip bir psikiyatri yada dahiliye uzmanına danışmayı düşünmediği sürece ilişkiyi zora sokan agresif davranışları hayatı boyunca değişmeden varlığını sürdürür. Yapılan araştırmalara göre düzenli bir duygusal ilişkisi olmayan erkeklerde testosteron seviyesinin daha yüksek olduğu tesbit edilmiştir.
Kadınlardaki östrojen hormonu; mutlu ve enerjik hissettirir. Stresle başa çıkması daha kolay olur. Ancak bu hormonun kadın bünyesinde eksilme hali; yani herkesin bildiği gibi kadının regli öncesi dönemine denk gelir ve o dönemde kadın; daha hassas, daha gergin, daha duygusal ve daha bitkin hisseder. Kahkahalarla gülen kadını bir anda ağlarkende görebilirsiniz. Korkmayın bu delilik ya da dengesizlik değil. Gayet doğal hormonal durumdur. Elbette geçicidir. Adet döngüsünün ilk gününden itibaren tekrar östrojen yükselişe geçer. Kadın kendini ruhsal açıdan yeniden iyi hissetmeye başlar. Ertelediği işlerin başına geçer. Daha neşeli, daha motive kendisini daha güzel ve daha başarılı hissetmeye başlar. Aşırı yükseldiği dönemlerde stres yaratır. Hormon seviyesinin düşmeye başladığı dönemde yukarıda bahsettiğim duygu ve durumlar yeniden ortaya çıkar. Normal seviyede olduğu sürece kadın kendini pek çok ayrı konuda iyi ve başarılı hisseder. Bu his hem yaşantısına hemde ilişkisine bazen olumlu bazende olumsuz yönüyle etki eder. Özellikle kadının adet döngüsünün, 12. Ve 16. Günlerinde cinsel ilişkiye olan isteği oldukça fazladır.
Erkeklerdeki testosteronun hırçın davranışlara neden olduğu gibi östrojen artık stres ve kaygı yoğunlaştığında depresyona doğru eğrilme yaşanabilir. Normal düzeyde olması mutluluk verirken fazla olması kaygıyı tetiklediği için kadın kendini; yetersiz, başarısız ve çirkin hissedebilir. Bu hisler içe kapanıklık, yalnız kalma isteği, aşırı duygusallık yersiz ağlamalar gibi eylemlerle baş gösterebilir. Bu durumlar sık görülüyorsa kadınlarda erkekler gibi psikiyatri ya da dahiliye uzmanıyla görüşüp tıbbi yardımla hormonal durumları hakkında bilgi alıp ortada hastalık olarak nitelenecek bir durum varsa tedavi olabilirler.
Gelelim her iki hormonun normal seviyede olması ve bu iki farklı cinsiyetin beyin yapılarındaki değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan farklılıklara; erkek beynindeki sinir bağlantısı ön ve arka loblardadır bu da bizlere erkeklerin, yön bulma kabiliyetinin, mekanik ve elektronik cihazların kullanımı konusunda daha başarılı oluşlarını açıklar. Ayrıca kas ve reflexlerini kadınlara oranla neden daha gelişmiş olduğunu da açıklar. Kadın beyninin sinir bağlantıları ise sağ ve sol kürelerde daha yoğundur. Kadınlar bu yüzden hafıza, his, empati, kendini ifade edebilme, farkındalık gibi konularda erkeklerden daha gelişmiş durumdadır.
Hem ağırlıklı salgıladığı hormonları hemde beyin yapıları farklı olan bu iki cinsin birbirini çeken yoğun bir enerjiye sahip olduklarını da biliyorsunuz. Yani zıt kutupların birbirini çekişi gibi, ya da eskilerin ateşle barut yan yana durmaz demesi gibi :) bu çekicilik uzaktan çok hoş olurken fazlaca yakınlaşıldığında baş gösteren farklılıklar nedeniyle başlangıçtaki cazibesini yitirmeye başlar. Halbuki bu farklılıklarla savaşmak yerine onları anlar kabul edersek çatışmaların dozu kendiliğinden azalmaya başlar. Siz hiç çamaşır makinası içinde bulaşıklarınızı yıkamaya çalışıyor musunuz? Yapmazsınız çünkü o cihazın bulaşık için değil çamaşır için çalışacağını bilirsiniz. Öyleyse kadının erkekten kadın gibi düşünmesini, erkeğinde kadından erkek gibi düşünebilmesini bekleyemezsiniz.
Kadın içinde bulunduğu çıkmaz durumu ya da hislerini uzun uzun anlatır. Hattan anlatırken örnekler verir. Erkek bu sırada bir an önce sadate gelinmesini bekler. Kendisinin fikri sorulduğunda 2 bilemediniz 4 cümle ile konuyu özetleyip kendi fikrini de söyler. Kadınlar bu gibi durumlarda şunu düşünür:
(O kadar anlattım, beni ciddiye alıp doğru düzgün konuşmadı.) Aslında erkek konuştu. Kendi doğasıyla ve kendi yapısıyla.
Beyler; kadınlar konuşup kendilerini ifade edebildiklerini hissettiklerinde seratolin salgılamaya başlarlar. Anlaşılmak bir kadının en büyük arzularından biridir. Aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz. Ya da saatlerce konuşmasanız da olur. Yapılması gereken gerçekten de çok basit. İyi bir dinleyici olmak ve kadının içinde bulunduğu durumu anlamak. Sizin için basit bir durum olsa bile iyi bir dinleyici olup onu anladığınızı hissettirirseniz. Sevdiğiniz ve değer verdiğiniz için hayatınızda olan o kadını tatmin etmiş olursunuz. Bu bir fedakarlık değildir. Ortada devam etmesi istenen bir ilişki varsa o ilişkinin ihtiyacı olan besini sağlamış olursunuz.
Tam tersi bir örneği de erkekler için verelim: Hak ettiğinizi düşündüğünüz ve yıllarca beklediğiniz terfiyi siz değil de iş yerinde rakibiniz olan bir başkası aldı. Moraliniz son derece bozuk. Eve geldiniz, karınız size dedi ki: "Senin alamayacağın zaten belliydi" son derece sevimsiz, sizi alt üst edecek sözler söyledi. Sizin yükselme isteğinizin altında yatan en büyük neden eşiniz ve çocuklarınız için daha iyi bir gelecek olmasına rağmen. Bu çabayı adadığınız kişi tarafından küçümsendiniz.
Hanımlar; erkeklik hormonu zaten erkek bünyesinde yüksek statülü bir iş edinme, liderlik ve güçlü olmak gibi duygular uyandırıyorken başarısızlık yaşamış olan eşinize, hayatta başarılı olduğu diğer bir çok konuyu hatırlatıp yeniden kendisini iyi hissedebilmesi için destek olmanız gerekir. Onu küçümseyen bir yaklaşım sergilerseniz ruhen bir daha kolaylıkla kazanılmayacak şekilde eşinizi kaybedersiniz. Takdir erkek içinde, kadın içinde ve o ilişkinin korunabilmesi içinde son derece önemlidir. Birbirinizin iyi yönlerini takdir etmez hale gelirseniz. Ne o sizi, ne de siz onu sevmeye devam edemezsiniz.
Bu detayların önemsiz yada gereksiz olduğunu düşünecek yapıdaysanız. Kimseye bağlılık ve beraberlik sözü vermeyin. İhanete uğramaktan tutunda bir ilişkide yaşanacak tüm olumsuz durumlar, karşılıklı yaşanan tuttum ve tutarsızlıklardan doğar. Aile kurmak kutsaldır. Bir kadınla, bir erkekle ortak bir yaşama adım atmanın sorumlulukları her iki kişi için eşittir. Bugün o sorumluluğu tek kişinin sırtına yıkarsanız. Yarın bunun bedelini eşit şekilde ödemek zorunda kalabilirsiniz.