AYTO Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Ülken, Aydın’ın yaşadığı sorunlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Kentin potansiyelinin çok yüksek olduğunu ancak bunun değerlendirilemediğini vurgulayan Başkan Ülken, kentin hak ettiği noktaya gelmesi için AYTO olarak yoğun bir gayretle çalıştıklarını söyledi.

“BU KADAR BAHTSIZ İL OLMAZ”

Kendi potansiyeline göre Türkiye’de en geride olan kentin Aydın olduğunu kaydeden Başkan Ülken, “Bu kadar potansiyelin olduğu, bu kadar imkanının olduğu, bu kadar yerel kaynağın, bu kadar iklim şartlarının, bu kadar jeostratejik anlamda avantajlı bir ilin bu kadar bahtsız olması benim içimi acıtıyor. Bu kadar bahtsız bir il olmaz.” diye konuştu.

“ODAKLANMA SORUNU YAŞIYORUZ”

Aydın’ın lobi sorunu olduğunu ifade eden Başkan Ülken, “Eğer kamu kaynaklarından yeteri derecede faydalanmazsanız kamu kaynaklarının size düşmesi gerektiği kadarını Ankara’dan alamıyorsanız, kendi yağınızla dünya ve ülkenin geldiği bu noktada bir yere gelmeniz mümkün değildir. Biz kamu kaynakları konusunda adaletsizliğe uğrayan bir iliz. Bizim lobi faaliyetleri içerisinde en fazla üzerinde durduğumuz ve bağıra bağıra söylediğimiz konulardan biri bu. Aynı zamanda biz odaklanma sorunu da yaşıyoruz. Potansiyeliniz yükseldiği zaman potansiyelinizin çeşitliliği fazla olduğu zaman bir noktaya odaklanmanız da zorlaşıyor. Zaten kıt kamu kaynakları olan ve rekabet eşitsizliğine uğramış bir kent iseniz, hiçbir yere tam odaklanamıyorsunuz. Parça parça her yere odaklanayım derken zaten elinizdeki kıt imkanları da dağıttığınızda her şeyi yapmaya çalışırken hiçbir şey yapamaz hale geliyorsunuz.” şeklinde konuştu.

“ADALETSİZLİK DEVAM EDERSE AYDIN NASIL KALKINACAK?”

Kişi başına düşen kamu yatırımlarında Aydın’ın 81 il içerisinde her yıl 70’li sıralarda olduğunu dile getiren Ülken, “Nasıl kalkınacaksınız, Adana ve Gaziantep’in üçüncü bölgede teşviklerden faydalanırken siz ikinci bölgede değerlendirilirseniz 10 yıldır dilimizde tüy bite bite bu sistem yanlış, bu sistemi düzeltin dememize rağmen hiç kimse kulak asmaz, bununla ilgili hiçbir çaba gösterilmez ve Aydın bu adaletsizliği yaşamaya devam ederse nasıl kalkınacak?” ifadelerini kullandı.

“BU KADAR YOKTAN BİR VAR ÇIKABİLİR Mİ?”

Aydın’ın lojistik probleminin de olduğunu vurgulayan Başkan Ülken, “Mutlaka Aydın’a yüksek hızlı tren, havalimanı yapılmalı, lojistik merkez yapılmalı derken bunların hiçbiri gerçekleşmezse bu il nasıl kalkınır? Sizin 3’te biriniz, 4’te biriniz nüfusundaki illere 20’şer, 25’şer binlik stadyumlar yapılıp da Aydın’a yapılmazsa bu il nasıl kalkınır? Kültür ve sanatı bu ilin nasıl gelişir? Bu ilin kalkınması mümkün olabilir mi bu saatten sonra veya bu saate kadar. O yok, bu yok yani bu kadar yoktan bir var çıkabilir mi? Bu kadar yoktan var çıkartmak öyle kolay işler değil.” dedi.

“BU DİBİN BİR ÇIKIŞI OLACAK”

“Enseyi karartmak gibi fıtratım hiç olmadı, hayatım benim mücadeleyle geçti.” diyen Ülken, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Mücadeleye çok inanan bir insanım. Zaten mücadele azminizi de yitirdiyseniz bırakın gidin, işinize bakın. Ama biz mücadeleden yılacak insanlar değiliz. Mücadele etmek için buralardayız. Azmimizi yitirmek gibi bir niyetimiz de yok. Azmimizin bu kadar kırılma ihtimalinin yüksek olduğu bir ortamda kırılmadıysa bizim bir de eşit rekabet şartlarında diğer illerle ve kamu kaynaklarından yeteri kadar imkanı aldığımızda neler yapabileceğimizi düşünemiyorum bile. O nedenle bu ilin bir kırılma noktasının olacağını düşünüyorum. Dibi gördük biz daha dibi yok bunun. 90’lı yıllarda iller arasındaki sosyo-ekonomik gelişmişlikle alakalı yapılan hesaplamalarda ilk 10’un içerisine girmiş, 6’ıncı sıralara kadar yükselmiş bir kent, bugün kişi başına düşen milli gelirde 43’üncü, 44’üncü sırada. Bu kent daha ne kadar dip görecek. Bu dibin bir çıkışı olacak. Ben Aydın’ı öyle gemlenmiş, tamamen sıkılmış o geminden koptuğu zaman da akıl almaz bir hızla koşacak bir ata benzetiyorum. Bu işin bir kırılma noktası olacak.”

“AYDIN OLARAK HAZIRLIKLI OLMALIYIZ”

Aydın açısından bu devranın döneceğinin altını çizen Ülken, “Bu devran döndüğünde bizim Aydın olarak her şeye hazırlıklı olmamız lazım. Bundan dolayı biz bu fizibilite raporlarını hazırlıyoruz. Göç kervanda düzülür mantığıyla hareket edersek hatalar yaparız. Ama biz neyi, nerede, nasıl, hangi imkanlarla ne kadarlık bütçelerle ne kadar yılda kendisini amorti edecek gibi bilimsel verilerle ortaya koyar, yol haritamızı belirler öyle yola çıkarsak çok daha kısa zamanda ve verimli işler yaparız. Aydın, uzun süredir trenin gelmesini peronda bekleyip gözü ufuklara dalmış ve enerjisini yitirmiş bir kent. Ama o peronda treni bu kadar yıl bekleyip tren geldiği esnada biz içerdeki başka bir sosyal donatı alanında treni kaçırırsak bir daha yakalamayız. O trene binecek şekilde, tren geldiği zamana hazır olmamız lazım.” diye konuştu.

“AYDINLI ÇALIŞKAN VE ZEKİ ADAMDIR”

Başkan Ülken, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Bulunduğumuz kurum itibariyle biz ses çıkarıp bunları söyleyip bunların olmasıyla ilgili çaba sarf etmekten bir tık ileriye gidemiyoruz. Elimiz, kolumuz bağlı bizim. Kanun değiştirebilecek olsak kanunu değiştirelim. Diyelim ki Aydın’ın 2’inci bölge teşviklerinden faydalanması, ikinci bölgede değerlendirilmesi dünyanın en büyük adaletsizliklerinden biri der, bunu değiştiririz ama bizim elimizde değil bu yetki. Yani bu yetkiyi alan erklerin ve Ankara’dan yağan yağmurun buraya damlalarının düşmesi lazım. Eğer burası kuraklığa böyle devam ederse bu kadar dip görürüz. Bir ilin her şeyi ya olmaz ya da eksik olur. Tekrar söylüyorum. Bir yerde bu döngünün kırılacağından eminim. Kırıldığı anda da Aydınlının neler yapabileceğini ben biliyorum. Aydınlı canı dişine takıp canhıraş bir şekilde çalışıyor. Aydınlı çalışkan ve zeki adamdır. Aydınlı kentin ismiyle özdeşleşmiş, entelektüel birikimi olan, sorgulama kültürü olan ama aynı zamanda milli, manevi değerlere de sahip tam bir yörük kültürüne sahip bir kenttir. Aydınlı sessiz durur, sessizliği efendiliğindendir. Sessizliği korkaklığından değildir. Aydınlı istemeyi de çok bilmez. Ama dünya öyle bir noktaya geldi ki kendi hakkımızı alamaz hale gelmek de doğru değil. Biraz yasalar çerçevesinde medeni bir şekilde hakkımızı savunmanın da zamanı fazlasıyla geldi de geçti.”