İlçedeki en önemli sorunlardan biri olan bu konunun çözümü için hiçbir karşılık beklemeden elini taşın altına koyan Dönertaş, vatandaşların duyarlı olmasını istiyor.
Uzun bir süredir hayatını ilçedeki sokak hayvanlarına adayan Dönertaş, 11 aydır da Cuma Mahallesinde YİKOB’un desteği Karacasu Kaymakamlığı ve Karacasu Belediyesinin işbirliğinde yapımı tamamlanan ve henüz faaliyete geçmeyen barınakta köpeklerin beslenmesi, yaşam alanlarının temizlenmesi gibi emek gerektiren işleri gönüllü olarak tek başına yapıyor. 58 yaşındaki emekli öğretmen köpeklerin tedavisi ve kısırlaştırma çalışmaları için de şehir dışına gidip gelme işlemlerini de yine kendisi gerçekleştiriyor. Köpeklerin yiyecek bulamayacakları alanlara atılmasının suç olduğunu ve dinen de uygun olmadığını ifade eden Dönertaş, ilçe halkına evlerinden günlük ve düğün yemeği artıklarını Cuma Mahallesindeki barınağa ulaştırmalarını istedi. “Benim yetkim olsa Karacasu’daki köpek sorununu 6 ayda çözerim” diyerek ilçede gündem olan köpek sorunun çözümü için yapılacakları ortaya koyan Dönertaş, vatandaşlara duyarlılık çağrısında bulundu. Dönertaş ayrıca ücreti karşılığında yardımcı olacakları kendisiyle irtibata geçmeye beklediğini dile getirdi.

EMEKLİLİĞİNİ KÖPEKLERE ADADI


Kendisini kısaca tanıtan Dönertaş, “Karacasu doğumluyum. Karacasu Lisesinden mezun oldum. İngilizce Öğretmeni olduktan sonra ülkemize çeşitli yerlerde görev yaptım. 1992 yılında Karacasu Lisesinde öğretmenliğe başladım. 1994-1996 yılları arasında dilimi geliştirmek ve çeşitli tecrübeler edinmek için Kanada’da bulundum. 2015 yılında Karacasu Lisesinden emekli oldum. 2 sene bir dinlenme evresinden sonra Nazilli’de aldığım evin ödemeleri sebebiyle 4 sene önce Japonya’da online bir dil okulunda göreve başladım. Evimden Japonya, Avusturya ve Kanada gibi ülkelerden öğrencilere İngilizce dersi veriyorum. Bu okulda Türkiye’den çalışan 20 öğretmenden biriyim. Bir süredir ekstra gece İngilizce dersleri vererek sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılıyorum” dedi.

“KÖPEKLERİN DURUMU ÇOK KÖTÜYDÜ”


Yaptığı gönüllük çalışmasından bahseden Dönertaş, “Çok köpekleri seven, köpekler için deli olan bir insan değilim. Mağdur kim olursa olsun sessiz kalamıyorum. Zevk için bir yılan bile öldürülse sessiz kalamıyorum. Peygamberimizin “Sebepsiz yere bir otu bir yerinden söküp çıkarma” sözüne sadık bir insanım. Ben mağdur, hayvan ya da bir insan görmek istemiyorum. Köpeklerin durumu çok kötüydü. Burası bir istasyon. Standartlara göre bir barınak sayılmaz. Kafes sayısı çok az ama bakıma muhtaç köpekleri buraya aldım. 2 tane felçli köpeğimiz var, 5 tane atılmış sokak yavrumuz var. Anneleri komada olan iki yavru var. Normal şartlarda yaşamlarını sürdürmeleri çok zor. Evimde de yavru köpekler var yine. Onlar anne sütü bile içememiş. Çok küçükler, bu köpekleri yaşatmaya çalışıyoruz. Köpeklerin durumları çok kötü. Nüfusları kontrol edilmiyor. Yetkililerin kısırlaştırma, köpek popülasyonunu kontrol altına alma gibi ciddi bir çalışması yok. Bu konuyla ilgili birimler kısırlaştırma çalışmalarından haberdar değil. Bu vatandaşlar için de maliyetli oluyor, çünkü bir köpeğin kısırlaştırma maliyeti 850 lira” ifadelerini kullandı.

“HERKES BİR LOKMASINI PAYLAŞSA YETER”


Kendi beslenemeyen hasta köpekleri şırıngayla besleyen Dönertaş, “Kısırlaştırma konusunda yetkili bir arkadaşımız da yok. Bu köpekleri taksilerle özel veterinere kliniğine götürüyoruz. Sağ olsunlar kar almadan işimizi görüyorlar. Bazı köpeklerimizi hediye olarak kısırlaştırıyorlar. Çevre köy ve ilçelerden köpekleri ilçemize bırakıp gidiyorlar. Ücra ormanlara bırakıyorlar bu çok çirkin bir şey. Bir yudum su bulamıyorlar. Bunları hayata döndürmek çok zor oluyor. İnsanlarımız da çok fazla duyarlılık da görmüyorum. Köpeklere yemek veren insan sayısıyla benimle çatışan insan sayısı kıyaslasam her şey ortaya çıkar. Sanki dünyanın en büyük suçunu işlemişim gibi insanlar bana cephe alıyor. Ben kendi çapımda Kaymakamlıktan ayda 4-5 paket kuru mama yardımı alıyorum. Pek çok ihtiyacı kendi cebimden karşılıyorum. Yeşil Artvin ekmek fırını haftada 50-60 tane bayat ekmek yardımı yapıyor. Karacasu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde çıkan öğle yemeğinden kalan artıkları okul müdürümüz Abdullah Özcan sayesinde yemekhane servisi ve belediyenin yardımıyla buraya getiriyoruz. Bu şekilde yiyeceklerini temin ediyorum. Tüm ihtiyaçlarını kendim günde 2 saat olmak üzere gideriyorum. Yemeklerini hazırlamak, sularını vermek, pisliklerini temizlemek, hasta köpeklerimizin tedavisini üstlenmek, kısırlaştırma durumunda olan köpeklerimizin masraflarını üstlenip ve günlük bakımlarını tek başıma yapıyorum. 11 aya yakındır bunu yapıyorum. Hiçbir şekilde dışarıdan bir kişi gelip hayrına ben yardımcı olayım demediler. Şu an burada ücreti karşılığında çalışacak insanlar arıyorum. Çok fazla bir talep yok. Başvuru yapanlar mesafeden ve köpek pisliğinden tiksindim gibi gerekçeler sunuyorlar. Ben de tiksiniyordum. Ama bunu birilerinin yapması lazım” dedi.

“KÖPEKLER SAYESİNDE KENDİMLE TANIŞTIM”


Kendisinde yaşadığı değişimlerden de bahseden Dönertaş, “Bunun manevi hazzını yaşadıktan sonra ben bu köpekleri asla bırakmam. Bunları bıraktığım anda bunlar ölüme terk edilmiş demektir. Ben bunu asla yapmayacağım. Diğer taraftan Allah’a bin şükür evde duş alacak suyumuz var. Bunları yiyecek yemeğimiz var. Evdeki artık yemeklerinizi bizlere ulaştırın. Hayır yemekleri yapıyorsunuz ama artıklarını çöplere atıyorsunuz. Lütfen onları bizlere ulaştırın. O manevi doygunluğu yaşayın. Ben köpekler sayesinde kendimle tanıştım. Kendimden beklemediğim fedakarlıklar çıktı. Kendime de şaşırdım. Tiksinik, pimpirikli bir insandım. Elim köpek pisliğinin içine bile değse yıkayıp bir şekilde kendimi törpülemeyi bildim. Allah bunları görüyor. Köpekler vasıtasıyla belki kendimi terbiye ettim” dedi.

TEDAVİLERİNİ DE ÜSTLENİYOR


Barınak konusunun köpekler için çözüm olmadığını ifade eden Dönertaş, “Yaralı hayvanlar için bir çözüm olabilir. Geçici olarak çözüm olabilir. Ne kadar büyük olursa olsun hasta bir köpeği için bir iyileştirme yeri olabilir. Barınaklar normal köpekler için hapishaneden farksızdır. Bunun çözümü nedir, kısırlaştırmaktır. Popülasyon kontrol altına alınmazsa her yer köpek olur. Şu an 17 köpeği kısırlaştırdık. Çoğu iskelet biçiminde geldi. 3 hafta boyunca baktık, ameliyat edilecek seviyeye getirdik. Daha sonra barınağın çevresine bıraktık. Burada yiyecek olduğu için şehre de gitmiyorlardı. Burada yatıp vakit geçiriyorlardı. Öğle vakti yemeklerini sularını veriyordum. Alttaki su dolum yerinde bazı arkadaşlarımızın tankların içine tarım ilacı karıştırmaları sebebiyle bu ilaçlar akan suya karıştı ve bu sudan içen köpekler telef oldu. Otopsi yaptıramadık ama tahminimiz bu yönde. Buradaki zehirli sular sebebiyle hapis hayatı yaşatıyorum. Serbest bırakamıyorum” dedi.

ÖĞRENCİLER BURAYI ZİYARET ETMELİ


Öğretmenlere ve Milli Eğitim Müdürlüğüne de seslenen Dönertaş, “Okullar kapanmadan çocuklarımızı lütfen buraya getirin. Çocuklarımızda bir farkındalık yaratabiliriz. Köpeklerden kurtulunması gereken canlılar olarak göremeyiz. Türkiye’deki köpek nüfusu 12 milyon, nüfusu 85 milyon. Etraf aç köpeklerden geçilmiyor. Fransa’nın nüfusu 63 milyon. Köpek sayısı 60 milyon ama etrafta köpek göremezsiniz. Bu bir ‘ben bu işi çözümleyeceğim’ meselesi. Karacasu’da kendim saydım 167 köpek var. Şu an 200 almış olabilir. Cumhurbaşkanlığına yazılar yazdım bana yardım vaadinde bulundular. Kanunlardan bahsettiler. Bulunduğu yerden yaşayamayacağı yere atılan köpekler için 3 ay ile 2 sene arasında hapis cezası olduğu söylendi. Lütfen köpeklerinize yiyecek verin kısırlaştırın ama götürüp bir yere atmayın. O köpekler beddua ederek ölüyorlar. Karacasu’daki 167 köpek için her hane bir lokmasını verse Karacasu’nun tüm köylerindeki köpekleri beslerim. Bu mesele, ‘Ben bu işi çözeceğim’ deme meselesi. Olmak ya da olmamak meselesi” ifadelerini kullandı.

“17 KÖPEĞİ KISIRLAŞTIRDIK”


17 köpeği kısırlaştırdıklarını ifade eden Dönertaş, “ 6-7 köpek daha kısırlaştırılmayı bekliyor. Bu köpekler zehirlenir korkusuyla salamıyorum, dolayısıyla diğer köpekleri de buraya getiremiyorum. Kısırlaştırılan bir hayvanın bir haftaya yakın bir bakım süreci var. Ameliyatlı haliyle onu hemen salamazsınız. Lütfen bu zehirli atıkları atmayın. Burada koyunlar keçiler de geçiyor. Kısırlaştırmayla bu köpek sorununun önünü alabiliriz. Benim yetkim olsa Karacasu’daki köpek sorununu 6 ayda çözümlerim, 6 ay sonra Karacasulular okşayacak köpek ararlar. Biz köpeklerini besleyemeyecek fakir bir toplum değiliz. Burada 17 köpek var. Derenin içerisinde yaşayan bir grup var. Onlara yiyecek götürüyorum. Kahvenin yanında 3 köpek var. Birinin uyuz hastalığı vardı. Onun ilaçlarını verdik, iğnesini yaptırdık. Mahalleli de o köpeğe sahip çıktı. Bu çok güzel bir şey oldu. 2 tane bu çevrede köpek var. Bu arada tekrar hatırlatıyorum. Yiyecek bulamayacağı ortama köpekleri atmak hem hukuken suç, hem de dinen doğru değil. Köpek atanları bana bildirin be buna sessiz kalmayacağım” şeklinde konuştu.

“KÖPEKLER İÇİN GECE UYKUSUNDAN FERAGAT EDİYOR”


Verdiği derslerden de söz eden Dönertaş, “Japonya menşeli dünyaca ünlü bir dil okulunda online öğretmenlik yapıyorum. 4 yılımı tamamladım. Emekli param yetmediği için Nazilli’de aldığım evin parasını ödemek amacıyla başladım. Geçenlerde ameliyatlardan dolayı veteriner arkadaşımıza 17 bin lira borcum vardı. Gece derslerinin geliri biraz daha iyi oluyor. Ben her gece 2.30’dan 5.30’a kadar devam eden gece ekstra dersler vererek derslerine girerek bu borcu ödemeye çalıştım. Gündüz derslerimden kazandığımı kendime ayırıyorum. Gece derslerinin geliri daha iyi. Bunu sokak hayvanlarına ayırıyorum. Japonya ile 5 saat zaman farkı var. Bizde gece 2.30’ken onlarda 7.30 oluyor saat. 7.30, 8.30, 9.30 dersleri en çok tercih edilen ve gelir getiren dersler. Bir ay aralıksız hafta sonu dahil dersler verdiğim oluyor. Ekmekler pahalılığından dolayı bayat ekmek de bulmak zor. Utanıyorum bedava ekmek almaya da. Kuru mama da çok pahalı. Çin ve Japonya’dan 4 yaşındaki öğrenciden 55 yaşındaki keman virtüözüne kadar öğrencim var. Çinli bir iş kadını Teksas’tan bağlandı. Bir diğer iş insanı Kanada’dan bağlandı” ifadelerini kullandı.