Aydın’ın Efeler ilçesinde CHP’li Belediye Meclis Üyesi Altan Kemerci, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. CHP’li Kemerci, mesajında şu ifadeleri kullandı: “Bugün 8 Mart, dünyada kadınların eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu yaşam özlemleri dile getirdikleri gündür. 8 Mart 1857’de New York’ta yer alan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamıştı. Kadın işçilerin örgütlediği bu grev o güne kadar yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biriydi ve 129 kadın emekçi yanarak can verdi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.”

“CİNSİYETE DAYALI YATAY AYRIŞMA SÖZ KONUSU”


Kemerci, açıklamasına şu sözlerle devam etti: “ Türkiye'de kadınların karşısındaki en önemli meselelerden biri küçük yaşlarda başlayan cinsel istismar ve bir diğer de çalışma hayatında yeterince yer almamaları. Bu "ekonomik şiddet" olarak da değerlendiriliyor. Bunun yanı sıra bir de cinsiyete dayalı yatay ayrışma söz konusu. Kadınlar bazı sektörlerde tercih edilmiyor ya da daha düşük ücretlerle, düşük statülü yarı zamanlı işlere sıkışmış durumdalar. Örneğin sanayide kadın istihdamı yüzde 14 dolaylarında. Ataerkil dönemde hep bir makbul kadın var, namuslu, evli barklı, ailesine düşkün, çalışıyor bile olsa ailesine bağımlı. Kadınlık bunun üzerine kurulu. Belli bir ev çevresinde, aile çevresinde var olan, kendini bu şekilde var eden bir kadın. Topluma uyumlu, az ses çıkaran, sorun çıkarmayan, sadık, fedakar, geleneklere uyan bir kadın. Eğer kadın makbul kadın değilse bu seferde psikolojik duygusal şiddete maruz kalıyor.”

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN TEK ADAMIN KARARI İLE ÇEKİLDİĞİMİZ BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ”


“Bu tabi ki eğitim düzeyi düşük adalet anlamında liyakatın olmadığı, erkekler tarafından suistimal edildiği bir ülkede yaşıyoruz.” diyen Kemerci, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Anayasa referandumunda ileri demokrasiye atıf olarak sunulan “kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık” maddesinin eylemde hiçbir işe yaramadığı tecavüz suçunun “suç” olmaktan çıkartılıp, “hastalık” kategorisine sokulmaya çalışıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Kadın mağdurların ipe sapa gelmez gerekçelerle “failleştiği” faillerin ise “mağdura” dönüştürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Kadın hakları için en önemli sözleşmemiz İstanbul Sözleşmesi’nden tek adamın kararı ile çekildiğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Atatürk kadınlarımıza birçok alanda özgürlük getirmiştir. 1924 yılında Atatürk’ün meclise soktuğu 17 kadından sonra 2008 yılında bulunduğumuz bu dönemde peki şu anda mecliste kaç kadın var ve ne kadarının kadın haklarının savunduğunu bilmediğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Hem dünyada hem ülkemizde bu durum kader değildir, kabullenilmesine mahkûm olunan değiştirilemez koşullar değildir. Açıklamamı Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle tamamlamak istiyorum, “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”