Türk Tabipler Birliği’nin sağlık emekçileriyle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerekli yasal düzenleme yapılmadığı takdirde 8 Şubat’ta grev kararı almasının ardından Aydın’da bulunun sağlıkla ilgili sivil toplum kuruluşları, ADÜ Tıp Fakültesi Poliklinikleri önünde basın açıklamasında bulunarak nöbet eylemi gerçekleştirdi. Eyleme Aydın Aile Hekimleri Derneği, Aydın Tabip Odası, Birlik ve Dayanışma Sendikası Aydın Şubesi, Genel Sağlık İş Sendikası Aydın Şubesi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Aydın Şubesi destek verdi.

HAKLARIMIZ GERİYE GİTTİ


Eylemde sağlık emekçileri adına açıklamayı yapan Aydın Tabip Odası Başkanı Adalet Çıbık, uygulayacakları eylem planlarını açıkladı. “Vazgeçmiyoruz, oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz” diyen Çıbık, şunları söyledi: “Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte halkın sağlık hakkı, başta hekimler olmak üzere sağlık emekçilerinin de çalışma hakları giderek geriletilmiş, sağlık alanı bile isteye çökertilmiştir. Bu adımların hiçbir aşamasında sağlık emek-meslek örgütlerinin itirazlarının dikkate alınmamasının getirdiği yıkım ayyuka çıkmışken biz sağlık emekçilerine hâlâ karar mekanizmalarında söz hakkı vermeme ısrarı ile aynı yanlışa devam edilmektedir.”

ŞİDDETSİZ TEK GÜN GEÇMİYOR


Sağlık sisteminin çökertildiğini dile getiren Çıbık, “Bu durum halkın nitelikli sağlık hakkına erişememesinde sorunlar yaşatmakta, sistemden doğan tüm sorumluluk hekimler ve sağlık emekçilerine yansıtılmakta ve karar mekanizmalarında yer almadığı sistemin olumsuzlukları ile çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Bu olumsuzlukların başında gelen sağlıkta şiddetin yaşanmadığı tek bir gün geçmemektedir. Güvenli işyerleri ve etkili bir şiddet yasası ise henüz daha bakanlığın gündeminde dahi değildir” dedi.

ANGARYA ÇALIŞMAYA ZORLANIYORUZ


Çıbık, “Bir diğer olumsuzluk ise sağlıkta talebin her geçen gün kışkırtılması ile artan iş yüküdür. Hekimler ve sağlık emekçileri yetersiz istihdamın ve kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, angarya ile çalışmaya zorlanmaktadır. Bu yoğun emeğin karşılığında ise insanca yaşanabilecek temel ücrete erişmek yerine oyalama tasarılar, ek ödeme yalanları ile geçiştirilmektedirler. Performans ile sağlık çalışanları birbirine düşman edilmekte, nicelik niteliğe yeğlenmektedir” diyerek sağlıktaki iş yüküne dikkati çekti.

HAKLARIMIZ İHLAL EDİLDİ


Sağlıkçıların haklarının ihlal edildiğini belirten Çıbık, “Yoğun emek gerektiren bu çalışma düzeni ve ekonomik sorunların yanı sıra liyakatsiz atamalar, yönetici mobbingleri, KHK’ler ve soruşturmalar gibi antidemokratik uygulamalar ile sağlık hizmeti vermeye çalışan hekimler ve sağlık emekçilerinin sosyal ve siyasal sağlık hakkı ihlal edilmektedir. Bizler artık sağlık veremez hale getirilen çalışma yaşamının sürdürülemez olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz. Sorunlarımızın sağlık sisteminden kaynaklı olduğu aşikârdır. Koruyucu sağlık hizmetini, halkın sağlık hakkını öncelemeyen bir anlayışın sağlık veremeyeceğini biliyoruz. Sağlığa, emeğe ayrılmayan bütçe sağlıksızlığın en büyük kaynağıdır. Sağlık çalışanlarının talepleri ile halkın sağlık hakkı talebi birbirinden ayrı düşünülemez. Bizler, emeği üretenler yeni bir sağlık sistemi mümkün diyoruz. Genel sağlık hizmetlerinde, katkı-katılım payları, ilave ücretler ile halkın cebinden parasının çıkmadığı, ilaç krizinin yaşanmadığı, halkı özel sektöre yönlendirmeyen, İnsanların yaşam alanlarına yakın hastanelerin kapatılmadığı aksine şehir hastaneleri aracılığı ile sermayeye değil halkın hastanelerine bütçe ayıran, koruyucu sağlığın öncelendiği bir sistemi özneleri ile kurmak mümkün. Bu nedenle birlikte dönüştürme gücü olan biz sağlık emek meslek örgütleri bir mücadele programı başlatıyoruz. Bu programda nasıl bir sağlık sistemi istediğimizi tüm özneleri ile tartışacak, emeğimiz üzerinde sözümüzü kuracağız” ifadelerini kullandı.

ANKARA’DA BÜYÜK BULUŞMA


Pandemi döneminin sağlık sisteminin halkın sağlık hakkını, sağlık çalışanlarının sağlığını daha güçlü tartışılması gerektiğini gösterdiğini vurgulayan Çıbık, şöyle konuştu: “Bu nedenle 14 Mart Tıp Bayramı’na doğru adımlar atacağız. İlk olarak hekimlerin ve diş hekimlerin gelirlerinde düzenleme içeren ama onlar arasında dahi eşitsizlik yaratan ve tüm sağlık çalışanlarını kapsamayan tasarının geri çekilmesine, ocak ayında görüşüleceği söylenmesine rağmen hâlâ görüşülmemesine itiraz ediyoruz. Tasarı kapsayıcılığı arttırılarak derhal Meclis’e getirilmelidir. Meclis’e gelene kadar genel merkezlerimizde, sağlık kurumlarında NÖBETTE olacağız. Aydın Tabip Odası olarak bugün nöbetimizin bugün buradan başladığını bildiriyoruz.Tasarının Meclis’e getirilmemesi halinde 8 Şubat günü uyarı G(Ö)REV’inde olacağımızı ve gerekirse süresiz olarak G(Ö)REV’e hazır bulunduğumuzu buradan kamuoyuna bildirmek istiyoruz. Şubat ayı ikinci haftası itibariyle Sağlık Meclisleri’ni kuracak, işyerlerimizde bir araya geleceğiz.14 Mart’a giderken Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da Büyük Sağlık Buluşmaları gerçekleştireceğiz.”

TALEPLERİ SIRALADI


Çıbık, sağlık emekçilerinin taleplerini ise şöyle sıraladı: “Tüm bu süreçte taleplerimiz açık. Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi, koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği birinci basamak sağlık hizmetlerinin oluşturulması, ceza yönetmeliğinin iptal edilmesi, sağlıktaki personel sayısının kadrolu güvenceli istihdam ile OECD ortalamasına çıkarılması, asistan hekimler başta olmak üzere uzun süreli ve angarya çalışmanın kaldırılmasıdır. Emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücretin tüm hekim ve sağlık emekçilerine uygulanması; üstüne eğitim durumu, hizmet yılı, mesleki risk gibi faktörler ile ücret skalasının belirlenmesi, sağlık hizmetlerinde katkı katılım payı, reçete ücreti vb adlarla alınan ücretlerin iptal edilmesi, COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, etkin sağlıkta şiddet yasası çıkarılması, güvenli işyerleri planlanması, liyakatsiz atamalar, soruşturmalar, mobbing, güvenlik soruşturmaları, KHK’ler ile dayatılan antidemokratik uygulamaların derhal bitirilmesi, özel sağlık kuruluşlarında ciro baskısına, taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalışmaya son verilmesi, sağlık hizmetlerinin planlanmasından sunulmasına kadar hekim ve sağlık emekçilerinin örgütleri aracılığıyla karar alma mekanizmalarında yer alması bizlerin talebidir”