Gezi ile ilgili EKODOSD’dan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yeni yılın ilk etkinliği için mitolojik öykülere konu olan Batı Anadolu’nun nergis kokan bölgesine, Karaburun’a gittik. Antik adı Mimas olan ve bu isimle “Efes-Mimas Yolu” olarak bilinen yürüyüş rotalarının son durağı olan Karaburun dağlarında nergis kokuları arasında bahardan kalma bir günde yürüdük. Tanrı Zeus’u çok zorlayan, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürülen ve bir daha uyanmamak üzere Karaburun dağlarının altına gömülen Mimas’ın ve klasik mitolojinin kahramanı olan dünya yaşamına gözlerini yumduktan sonra yere kök salarak Nergis çiçeğine dönüşen Narkissos’un mitolojik hikayelerinin geçtiği dağların güzelliklerini izleyerek yürüdük.”

NERGİS ÇİÇEĞİNİN BÖLGEYE KAZANDIRDIKLARI ANLATILDI


Açıklama şu şekilde tamamlandı: “Rehberimiz Ergül Kocamaz tarafından Karaburun’un doğal ve tarihi özellikleri, mitolojik hikayeleri, nergis çiçeğinin bölgeye kazandırdıkları, Efes-Mimas yolunun ekoturizme sağladığı yararlar anlatıldı. Keçi sürülerinin gezdiği Karaburun dağlarında, içinden geçtiğimiz köylerde yöre insanlarıyla sohbetler ettik. Eski otantik köy evlerinin yerli halk tarafından kentten gelenlere satıldığını, köy evlerinin lüks villalara dönüştüğünü, eskiden traktörlerin park ettiği yollarda artık model araçların yer aldığını gördük. Üreten insanların köylerini terk ederek kentlere göç etmesinin olumsuz sonuçlarını birçok yerde görmekteyiz. Bunu önlemenin yolu alt yapısı iyi planlanmış ekoturizm faaliyetleriyle köylerdeki yöre insanlarının desteklenmesidir. Aslında bugün bizim yaptığımız etkinlikte bunlardan biridir. Biz de Yeni Liman kahvelerinde çaylarımızı-kahvelerimizi içip, yöresel ürünlerin satıldığı stantlardan alışveriş yaparak, nergis çiçeklerimizi de aldık.
Bölgenin tanıtımına büyük katkısı olan Nergis bahçelerini dolaşarak, fotoğraflar çektik, üreticilerin sorunlarını dinledik. Etkinliğimizin sonunda Karaburun limanında güneşli güzel bir günde deniz kıyısında bölgenin yöresel yemeklerinden tadarak, dönüşte de Balıklıova’nın meşhur kurabiyelerinden alıp, Kuşadası’na döndük.”