Vatandaşlar toplantının yapılacağı Işıklar İlkokulu bahçesine gelirken toplantıya katılmayacaklarını beyan edip tarım arazilerinde yapılmasını istemedikleri projeyi protesto etti.
Uzun süre sloganlar eşliğinde projeyi istemediklerini dile getiren vatandaşlar, “Elmamız, kirazımız her şeyimiz oradan oluyor. İstemiyoruz. Kolay yetişmedi o ağaçlar. RES’ten dolayı kekik bitti, çoban işi bitti. Çanakkale’de nasıl şehit olduysak burada da şehit oluruz. Memleket meselesi bu. Havama, suyuma, toprağıma dokunma” dedi. Aydın İli, Karacasu İlçesi, Karacaören ve Ataköy Mahalleleri ile Denizli İli, Sarayköy İlçesi, Yeşilyurt ve Hisar Mahalleleri ve Babadağ İlçesi, Karadağ ve Kıranyer Mahalleleri Mevkii’nde kurulması planlanan “Hacıhıdırlar Rüzgar Enerji Santrali (RES) ve Mobil Kırma Eleme Tesisi (15 Türbin-82,5 MWm/45 MWe (Patlatmalı)) Projesi için Halkın Katılımı Toplantısının Karacasu ayağının Işıklar Mahallesinde gerçekleştirilmesi için hazırlıklar yapıldı. Projenin yaklaşık yüzde 90’ının gerçekleştirileceği Ataköy’e 10 ve projenin devamının yer aldığı Karacaören’e 40 kilometre uzaklıkta projeyle hiçbir ilgisi olmayan Işıklar Mahallesinde düzenlenmesi eleştirilere neden olan toplantı için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri, ÇED raporunu hazırlayan firma yetkilileri ve projenin sahibi Enerjisa yetkilileri okul bahçesinde yerlerini aldı.

KÖYLÜLER PROJEYİ PROTESTO ETTİ


Işıklar’da eğitim öğretim yapılamayan okulda öğrenci sıraları yetkililere masa olurken toplantı düzeneği dışarıda kurulduğu için görüntülerin gösterileceği projeksiyon cihazı açılamadı. Aydın İl Jandarma Komutanlığı ve Karacasu İlçe Jandarma Komutanlığından çok sayıda asker güvenlik önlemi alırken Ataköylü ve Karacaörenli vatandaşlar toplantıya katılmayacaklarını beyan etti. Okul bahçesinde toplanan çok sayıda vatandaş projeyi protesto etti. Ellerindeki pankartlarla slogan atan köylüler, “Havamıza, suyumuza, toprağımıza” dokunmayın dedi. Mahalle muhtarları Hüseyin Dibek, İsa Demir, Yenice Muhtarı ve Karacasu Çevre Derneği Kurucu Başkanı Cavit Paksoy, Ziraat Odası Başkanı İsa Sevinç ve Hukuki Temsilci Avukat Nihat Ekiz, yetkililerle görüşüp halkın toplantıya katılmayacağını yetkilere anlattı. Yetkililer halkın katılmaması sebebiyle toplantının yapılamadığı şeklinde tutanak tutup köyden ayrıldı. Ataköy ve Karacaören’den gelen çok sayıda vatandaşın yanı sıra AK Parti İlçe Başkanı Fuat Meriç, Belediye Meclis Üyesi Fatih Akkın, CHP İlçe Başkanı Cengiz Çumralı, Başkan Yardımcısı Serkan Kurt, Yönetim Kurulu Üyesi Murat Töz, Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Akif Gencay ve AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili, Işıklar’a gelerek konuyu yakından takip etti.

YETKİLİLERİN PROJENİN YERİNİ BİLMEMESİ DİKKAT ÇEKTİ


Yetkililerle görüşen Çevre Derneği Başkanı Cavit Paksoy, “Vatandaşlardan toplantıya katılmak isteyen kimse yok. Vatandaş toplantıya katılmak istemiyor. Vatandaş size güvenmiyor. Vatandaşlar, ‘Benim haberim yokken benim arazime ipotek koyanlarla ben konuşmak istemiyorum’ diyor” dedi. Bir bakanlık yetkilisinin, “Şerh konusu ayrı bir şey. Biz burada çevresel etkiler hakkında bilgi vermeye geldik. Tapulardaki şerhler başka konu” dedi. Ziraat Odası Başkanı, yetkililerle görüşmesinde “Bizim bölgemiz kırsal bir bölge. Tarımdan başka yapacak bir şeyleri yok. 8-10 aydır vatandaşın arazisine şerh konuluyor. Bu şerhlerin bir an önce kaldırılmasını istiyoruz. Biz buralarda doğal tarım, organik tarım yapıyoruz. Organik tarımı devletin ve milletin bitirmemesi gerekiyor. Onun için rüzgar türbinlerinizi bizim tarım arazilerimiz dışına taşıyın. Vatandaşlarımız bundan rahatsız. Düşünceleri bu istasyonların burada kurulmaması” şeklinde konuştu. Toplantıda görevli bir kamu görevlisinin buna cevap olarak “Tarım arazisi mi projenin yapılacağı yer. Epey yüksektedir diye düşünüyorum. Şerhi yol geçecek diye mi koymuşlar” şeklinde konuşması toplantıya gelen görevliler projenin nerede yapılacağını bilmiyorlar mı ve şerhten niye haberleri yok sorularını akıllara getirdi.

“ÇANAKKALE’DE NASIL ŞEHİT VERDİYSEK BURADA DA ŞEHİT OLURUZ”


Vatandaşlar görüşmeler sırasında sık sık, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma” diye sloganlar atarken bazı vatandaşlar da sloganlar arasında “Elmamız, kirazımız her şeyimiz oradan oluyor bizim. İstemiyoruz. Kolay yetişmedi o ağaçlar. Kekik bitti, çoban işi bitti. Çanakkale’de nasıl şehit olduysak burada da şehit oluruz. Memleket meselesi bu. Karış, karış, damla, damla kanla aldık biz o toprağı vermiyoruz. Bizim mezarlarımız var orada. 18 yıl Çanakkale Savaşlarında savaşmış dedemin mezarı var orada. Bizim köyde neden yapmadınız toplantıyı. Kendi toprağımızda huzurlu yaşatmıyorlar” şeklinde seslenerek kendilerini ifade etmeye çalıştı.

KÖYLÜ KADINLAR: “DAĞIMIZI KİMSEYE VERMEYECEĞİZ”


Ataköy sakinlerinden Gülseren Aydın, “Biz Ataköy’ümüzün, memleketimizin topraklarını savunmaya geldik. Kimseye de yedirmeyeceğiz bunu. Bir iğne bile vermeyeceğiz. Sinirlerimiz çok bozuk. Biz hiçbir şey istemiyoruz. Bir iğne dahi çakılmasını istemiyoruz. Biz toprağımıza sahip çıkmak istiyoruz. Meyvemizi, sebzemizi yetiştiriyoruz. Bizim dağımız yerinde dursun, kimseye vermeyeceğiz dağımızı” diye konuştu. Ayşe Ekşi ise, “İstemiyoruz. Benim de topraklarım var. Bir iğne dahi istemiyorum. Biz karanlıkta yine dururuz. Biz topraklarımızı kimseye vermek istemiyoruz. Benim bütün yiyeceğim o yaylalardan oluyor. Cana can, kana kan, dişe diş. Kimseye bir şey vermiyoruz” dedi. Yetkililerin alandan ayrılmasının ardından vatandaşlara hitap eden İsa Sevinç, “Değerli arkadaşlar Nihat Ekiz avukatımız kanuni olarak vekalet verdiğimiz bir avukat kendisi aramızda. Çiftçilerimiz için mağdur olunacak her konuda elimizden geleni yapacağız. Sizlerin vekalet ücretlerini Ziraat Odası kurumu olarak karşılayacağız. Siz nerede duruyorsanız biz orada duruyoruz” şeklinde konuştu.

“AYDIN, DÜNYANIN EN GÜZEL COĞRAFYASI”


AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili, “Bu topraklar binlerce kurt, kuş, insanı besliyor. Burası biterse siz buradan göçmek zorunda kalacaksınız. Gidecek bir yeriniz var mı? Bu JES’i, HES’i, RES’i bu doymaz çılgınlığa son vermek lazım. Aydın dünyanın en mükemmel coğrafyası. Aydın gibi dünyada bir tek bir yer var mı? Bugün Avrupa’yı biz besliyoruz ama tutmuşlar HES, JES, RES, taş ocağı. Bizi mahvediyor. Taş ocaklarının girdiği yerde bir tane su kaynağı kalmıyor. Biz zenginleşmeye, jeotermale, RES’e karşı değiliz ama buralar yeri değil. Burası birinci sınıf tarım toprağı. Bu birlik ve dayanışmayı hiçbir zaman birbirinizden eksik etmeyin. İki eliniz her zaman birbirinize yapışık kardeşçe olsun” dedi.

“SURİYELİLER GİBİ GÖÇECEK MİYİZ?”


Karacasu Çevre Derneği Kurucu Başkanı Cavit Paksoy, “Bu dağlar bizim dağlarımız. Şehirlerimizi kaybettik zaten beton yığınına çevirdiler. Dikmen’in tescilli balını, dağdaki hayvancımızı, kekikçimizi bu bölgenin insanını korumak için mücadelemize devam edeceğiz. Beraber hareket edeceğiz. Bugün böyle yarın bir şey olursa yine bir araya geleceğiz. Hukuki zeminde de haklarımızı arayacağız. İpoteklerin kaldırılması için tüm mücadelemizi vereceğiz. Her şeye hazırlıklı olmalıyız. Bu topraklar bizim. Şehirlerde yaşam kalmadı. Dağları da elimizden alırlarsa ne yapacağız. Nereye gideceğiz Suriyeliler gibi göçelim mi. Hep destek tam destek. Yarın bizim arazilerimiz işgal mi edilecek korkusu var. Vatandaşımızın yanındayız. Karacasu Çevre Derneği kurucu başkanı olarak, muhtarlar olarak ne gerekiyorsa yapacağız. Hukuki anlamda. Muhtarlar olarak buradaki sıkıntının giderilmesi için Ankara’yı ziyaret etmeyi düşünüyoruz. ÇED toplantısını düzenleyen şirket yetkilileri toplantıya halkın katılmayacağını beyan edince onlar da toplantıya halk katılmadığı için yapılamadığı şeklinde tutanak tuttular. Onun bir nüshasını aldık. Gerekli hukuki girişimleri başlatmak için o da elimizde yer alacak” şeklinde konuştu.

81 YAŞINDA TOPRAKLARI İÇİN DESTEĞE GELDİ


81 yaşında desteğe gelen Ali Dumanlar, “Yaylada yerlerim var da ondan geldim. Hayır demeye geldim. 14 nüfus besliyorum ben. Torun toruna. 6 evladım var. Topraklarımız bitmesin diye geldik” dedi. 76 yaşındaki Ali Dedeoluk, “Topraklarımız vermemek için anamdan babamdan kalan topraklarıma sahip çıkmak için geldim. 26 nüfus besliyorum ben bu topraklardan. Börülcem, fasulyem. Karpuz ekiyorum. Bir karpuzun 18 kilo geldiğini biliyorum. Susuz yetişiyor bunlar. Bu yüzden dağlarımı topraklarımı kimseye vermek istemiyorum” ifadelerini kullandı.

“İSTEMEDİĞİMİZİ ANLATTIK”


Halil Yörük, “Su altı kaynakları var. 12 köy bu sulardan yararlanıyor. Bunlar zarar görecek. Bunun jeolojik incelemesini yaptırdım. Burada taş patlatılırsa yer altı sularının yönü değişecek. 12 köy susuz kalacak. En büyük engellemek istediğimiz olay budur. İstemediğimizi anlattık. Valisi, Kaymakamı, karakol komutanı gelir gider, ama bu mahallenin insanı kalıcıdır, yaşam savaşıdır, çocuklarımız vardır. Çocuklarımızın geleceği için de gerekirse ölürüz de. Çanakkale’de nasıl şehit verdiysek memleket için burada da şehit oluruz. Yemen’de nasıl verdiysek burada da şehit oluruz” dedi.