Karacasu tarihinin araştırılması ve kültürel yaşamına katkı sunmanın yanında bugüne kadar 5 kitap yazan Kuruüzüm, 5 kitabın da yayına hazırlanmasına ve basımına katkı sundu. Aydın Kültür, Sanat ve Tarihine katkıları sebebiyle Aydın Valiliğince de ödüllendirilen Kuruüzüm, ilçeye dair araştırmalarına devam ediyor. Öğrenmenin, öğretmenin ve üretmenin yaşı olmadığını, öğretmenliğin yaşamın her anında devam ettiğini, üreterek topluma ve insanlığa katkı sunmanın her yaşta ve her şekilde devam edeceğini eserleriyle gösteren Kuruüzüm, genç öğretmenler için örnek bir vizyon ortaya koyarken ilçesi için de başucu eserlerin ortaya çıkmasına katkı sunuyor.

HÜSEYİN KURUÜZÜM KİMDİR?


1947’de Karacasu’da dünyaya geldi. 1966’da Isparta Şarkî Karaağaç’ta öğretmenliğe başladı. 1970’de Karacasu’ya tayin oldu. 1990’da Karacasu’da yılın öğretmeni seçildi. Karacasu’da yapılan festivallerin ilkinden başlayarak 8 festivalde hem sunuculuk yaptı hem de organize heyetinde görev aldı. 1990’da Yemezzzâde Rüşdî Divanı’nı bulup Karacasu’ya getirdi. 1991’de Yemezzâde Süleyman Rüşdî ismiyle ilk kitabını yayınladı. 1996’da emekli olurken aynı yıl Karacasu Vakfı kuruluşuna katıldı ve Karacasu Vakfı’nın ilk üç yöneticisinden biri oldu. Aydın Şairler ve Yazarlar Derneğinin kuruculuğunu üstlendi. Bugüne kadar geçen 14 yılda 2 milyon 14 bin kişi tarafından okunan ve Karacasu aidiyetini pekiştirme gibi amaçları olan www.uzumunkurusu.com sitesini hayata geçirdi. Aydın İli ve İlçeleri Kültür ve Eğitim Derneğinin Aydın temsilciliğini yaptı. Bu derneğin Aydın’daki çalışmalarında hem araştırmacı hem de konuşmacı olarak katıldı. Aydın’ın 8 ilçesinin Kurtuluş Savaşı Tarihleri konferansları ve bunların kitaplaştırılması çalışmalarında görev aldı. 2000’de Karacasu MYO’nun kuruluş çalışmalarına katıldı, 7 yıl bu okulda öğretmenlik yaptı.

İLÇEYE DAİR ARAŞTIRMALARINA DEVAM EDİYOR


Âsaf Gökbel’in Millî Mücadele’de Aydın isimli eserini sadeleştirdi ve yayına hazırladı. 2000’de Üzümün Kurusu eserini, 2006’da Gazi Osman Akhan’nın Savaş Anıları’nı yayınladı. 2007’de Yemezzâde Rüşdî kitabının 3. baskısını Erdinç Gümüş katkısıyla gerçekleştirdi. Gül Vahdı isimli Hatice Olgun kitabını yayına hazırladı ve yayınladı. “Aydın Kültür Şöleni ve 3. Yörük Ali Efe ödülü” ile ödüllendirildi. 2014’te Karacasu Diye Diye kitabını yayımladı. 2017’de Karacasu’da Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kitabeleri isimli eseri Prof. Dr. Atilla Alpbaz katkısıyla bastırdı. 2018’de “Aydın Kültür, Sanat ve Tarihine katkıları” sebebiyle Aydın Valiliğince teşekkür belgesi ile ödüllendirildi. 2019’da Yemezzâde Süleyman Rüşdî ve Pend-i Attâr Tercümesi isimli Pınar Çalık eserini Yemez ailesinin desteklerini sağlayarak bastırdı. 2019’da İsa Özbilen’in Aydın Karacasu Kazasının Sosyal ve Ekonomik Tarihi ve 2021’de Aydın Karacasu Kazası Şer’iye Sicili isimli eserlerini Facebook’ta imece usulü başlatarak finansmanını sağladı ve bastırdı. Ayrıca çok sayıda konferanslara ve bir de uluslararası bir konferansa katıldı. 1890’lardan başlayarak 1980’e kadar gelen zamana ait 200 adet Karacasu fotoğrafları koleksiyonuna sahip olan Kuruüzüm Karacasu’ya dair yazma eserleri topladı. Osmanlı Dönemi Karacasu ile ilgili berat ve nişanlar, Kurtuluş Savaşı sırasında Karacasu’daki Yunan propagandasını önlemek için kadı ve kaymakama yazılan dilekçeler, Mustafa Hulusi Özer’e ait kendi el yazısıyla yazdığı defteri arşivinde bulunduran Kuruüzüm Karacasu kültür varlıklarına ve tarihine dair araştırma yazıları ile öğrenmeye ve öğretmeye devam ediyor.

“KARACASU’YA DAİR HAYALLERİM”


Karacasu’da yapmayı düşündüğü çalışmalardan da söz eden Kuruüzüm, bunları, “Belediye ile iş birliği yaparak kent arşivi kurmak, bu tür bir kuruluş olursa elimdeki bütün tarihi belgeleri, yazma eserleri bu arşive vermek, kazamızın tarihî ve kültürel ünlülerini gösteren resim büst gibi unsurlarla kent peyzajını süslemek, belediye girişinin sağ tarafındaki geniş duvara Karacasu’daki 35 kitabenin kopyalarını kronolojik sıraya uygun dizmek altlarına Türkçelerini yazmak, 28 Mayıs 1919’da Karacasu’dan Sadaret Makamına çekilen ve “İşgali reddediyoruz ve vatan için ölmeye hazırız diye özetlenebilecek” telgrafı ilçemizin en özel yerine 2,5 x3,5 m ebadında ve 40 cm kalınlığında bir mermere yazarak koymak, mevcut kültür merkezinin bir yerine mesela duvara eski Park Kahvesi ve belediye alanının kapsayıcı bir kabartmasını koymak, Karacasu fotoğraf albümünü bastırabilmek, konusu Karacasu olan 30 kişilik bir ting tangfikri söyleşme heyeti oluşturabilmek, Karacasu için arama konferansları gerçekleştirmek bunları kitaplaştırmak ve belediyeye rehber olarak verebilmek” şeklinde sıraladı.

“KARACASU’YA DAİR ÜZÜLDÜKLERİM”


Karacasu için üzüldüğü konularla birlikte ilçenin diğer ilçelerden ayrılan özeliklerine de değinen Kuruüzüm, “Çocukluğumun önemli yapıları kalmadı hemen hemen, Park Kahvesi, Eski Belediye Binası, Han Kahvesi, Karacasu’yu Sevenler Ortaokulu,Merkez İlkokulu, Eski Hastane Binası ve lojmanları, eski Dokumacılar Kooperatifi Binası, Karşıyaka’daki Medrese Binası ve Hamam; pek çok ev kayboldu gitti. Peki, ben şimdi geçmiş mekânlarımla nasıl bağ kuracağım? Kazamızın tarihi nerede? Ne yazık ki insanlar tarih kitaplardadır sanıyorlar. Ben bu coğrafyanın insanıyım. Bu güzel kasabanın sokaklarında büyüdüm bu kasabanın okullarında okudum. Milletimizin yatılı okulunda okudum. Milletimizin ekmeğini yedik. O zaman niye duralım ki? Elimiz tutuyor, gözümüz görüyor. Kendi bildiklerimizle halkımızdan aldıklarımızı halkımıza vermeye devam etmeliyiz. Doğduğu yeri sevmek oraya hizmet etmek aynı zamanda vatanı sevmek demektir. Bizim kuşak öğretmenler ülkeden almaktan çok ülkeye vermek isteyen öğretmenlerdir. Bu tür hayallerle yaşarlar ve çalışmaya devam ederler. Nitekim Karacasu’da yazıp çizen ve değerli eserler ortaya koymuş arkadaşlarımız var. Kasabamız maddî manevi katkılar sunmaktan çekinmeyen memleket evlatları var. Karacasu bu bakımdan Aydın’ın çok özel bir ilçesidir. Örneği hemen hemen yoktur” dedi.
“ÖĞRENCİLERİMİ GÖKTE BİR YILDIZ GİBİ GÖRÜYORUM”
Öğretmenliğin saygın bir meslek olduğunu ifade eden Kuruüzüm, “Öğretmenler Günü’nde sınıfta olmak isterdim. Zil sesiyle telaşlanmak öğrencilerimin gözlerinde huzur bulmak isterdim. Ama ömür diye bir çizgi var, başlangıcı ve sonu belli olan. Sıra genç öğretmenlerde artık. Çok özel bir meslekte olduklarını yıllar sonra daha iyi anlayacaklar. İnsanı olumlu yönde geliştirme ve değiştirme uğraşısı kolay da değildir. Bilgi verecekler amma en önemlisi öğrencilere özgür davranmayı, özgüveni, sorgulamayı öğretecekler. Edep erkan öğretecekler cıvıl cıvıl öğrencilerine. Onun içindir ki öğretmenlik mesleği saygın bir meslektir. Artık öğretmen değilim. Geçmişte beraber olduğumuz öğrencilerimi gökte yıldızlar gibi görüyorum. Şimdilerde onlar benim öğretmenim oldular. Ne kadar yükseklerde ise öğrencilerimiz benim başım göğe eriyor. Keyif alıyorum. Bu da bana yetiyor” dedi.


“GALİBA İŞE YARADIK” DİYE ÇOCUKLAR GİBİ SEVİNEN BİR ÖĞRETMEN


Kuruüzüm, Karacasu Diye Diye isimli kitabında öğretmenliği şu sözlerle anlatmıştı: “Aydın’daki evimizin önünden her sabah lise öğrencileri okullarına geçiyorlardı. Ben sabahları onları merakla gözlerdim. Kendi kasabamın çocuklarıyla, gördüğüm öğrencilerin benzerliklerini, farklılıklarını bulmaya çalışırdım. Aydın’da bazı öğretmen arkadaşlarım bana: “Hüseyin Bey, emekli olma. Gel, iyi bir okula tayin iste. Aydın’da kendini tanıt. Sonra emekli ol. Özel ders filan yapar para da kazanırsın.” dediler. Aydın’a tayini düşündüğüm anlarda Aydın’da sabahları gördüğüm o lise öğrencileriyle Karacasu’daki öğrencilerimi karşılaştırdım. Çok hem de çok farklıydılar. Nerede olurdu bizim öğrencilerimiz? Karacasu Lisesi’ndeki öğrencilerimizle yaşadığımız anılarım aynı kalsın, beynimdeki öğretmen ve öğrenci imajım değişmesin diye Aydın’a tayin istemedim. Lisemden emekli oldum. Farkındaysanız lise demiyorum da lisem diyorum. Ha deseniz okulumla, okuttuğumuz çok değerli öğrencilerimle ilgili sayfalar doldurabilirim. Ama biz kısa keselim. Öğretmenlik çok güzel bir meslekti. Karacasu Ortaokulu ve Lisesi; öğretmenleriyle, öğrencileriyle çok özel bir liseydi. Başarılarıyla, öğretmen-öğrenci, veli ve halk ilişkileriyle bugünlere göre çok romantik bir dünyaydı. Bilmem abartıyor muyum, kalplerimizdeki safiyetimizle, öğrenciye olan sadakatimizle, vatana/millete olan hizmet aşkımızla bugünlere göre bambaşka bir dünyayı öğrencilerimizle beraber yaşamıştık. Şimdilerde gördüğüm her öğrencimle konuşmamızın arasına öğretmenlerine yaşattıkları hazlar için teşekkür ediyorum. Şimdi de aynen tekrarlıyorum: Bütün öğrencilerimize bize verdikleri değer için tekrar teşekkür ediyorum. Bütün başarılarımızın yanında, bilmediğimiz kusurlarımızı da görmezlikten gelen öğrencilerimizi selamlıyorum. Bütün öğrencilerimiz anlamlı ve değerli başarılar sağladılar okul sonrası yaşamlarında; ama en önemlisi hayatın içinde namuslu, çalışkan, dikkatli durdular. Güzel sanatlara; şiire, müziğe ilgileri hep devam etti. Tam da istediğimiz gibi hayatın tam içinde bilgiden ve çağdaş yaşamdan yana oldular. Öğretmenlerinin içinden biri olarak bu başarıları görmenin ortak keyfini yaşıyorum. Hayatın bu zamanlarında: “Galiba işe yaradık” diye bir çocuk masumiyetiyle seviniyorum.”