11 yıl muhasebeci olarak görev yaptığı kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşundan istifa edip hayallerinin peşinden giden Özçelik, 9 yıl önce başladığı deri tasarımında bugün adından söz ettirir bir noktaya geldi. Çanta, kemer, cüzdan, anahtarlığın aralarında yer aldığı standart deri ürünlerini kendi orijinal tasarımlarıyla buluşturan Özçelik ayrıca Roma döneminde gladyatörlerin giydiği ayakkabılardan esinlendiği sandaletler ve mask üretimleriyle de oldukça dikkat çekiyor. Ucu bucağı olmayan hayal gücüne dayalı tasarımlar yapan Özçelik, Karacasu derisini sanatla buluşturarak benzerine az rastlanan bir mesleği icra ediyor. Ticaretten çok sanat olarak baktığı bu mesleği yapmaktan gurur duyduğu ifade eden Özçelik, halkın olumlu sözlerinin de kendisini motive ettiği dile getirdi.

"ZORLUKLARA GÖĞÜS GERDİK"


Çalıştığı kurumu bırakarak deri tasarımına başlama serüvenini anlatan Özçelik,“1969 yılında Karacasu’da doğdum. Liseyi burada bitirdim. Akdeniz Üniversitesi Antalya Meslek Yüksekokulunda Haritacılık okudum. Antalya ve İzmir’de haritacılık alanında çalıştım. Daha sonra Karacasu’da 11 yıl Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinde muhasebesi olarak görev aldım. Kafamdaki idealleri gerçekleştirmek için istifa ettim. İstifadan sonra önümdeki zorlukları tahmin ediyordum ama beklediğimden ağır geçti. Azmettim, çalıştım. İş böyle böyle büyüdü. Daha sonra da istediğim, severek yaptığım bir iş olduğu için bu zorluklara göğüs gerdim. İşime hep koşarak geldim. Bu sevgi hiç bitmiyor. Epeyce bir yıl daha çalışabilirim diye tahmin ediyorum. Yaptığım işten memnunum ama tabiî ki çok zorluklar çekiyoruz. Her şeyden uzağız. Küçücük bir perçin alacak olsak ya da kemer tokası alacak olsak bile İstanbul’dan getirtmemiz gerekiyor. Bu tip zorluklar yaşıyorum ama bir şekilde aşılıyor bu zorluklar” dedi.

“BU BİR SANAT”


Deri tasarımına olan ilgisinin nereden geldiği sorusunu yanıtlayan Özçelik, “Çocukluğumdan beri deriyi sevdiğim için deri üzerinde sanat yapılabileceğini düşünüyordum. Dış menşeli yayınlara baktım. Youtube yayınlarını izledim. Yurtdışından dergiler getirdim. Bu tekniği öğrenmek için her şeyi yaptım. Yani eskiyle yeniyi birleştirmek istedim. Zannediyorum başarılı da oldum bunda. Yaptığım işten çok memnunum. Karacasu sanayisinde yetiştiğim için bu tip el işleri hoşuma gidiyordu. Yani hiçbir zaman bırakamadım bu ilgiyi. O zamanlarda da deri üzerinde çok işler yapılabileceğini düşünüyordum. Bitmek tükenmek bilmeyen bir arzı var. Yapabileceğimi düşündüm. Birkaç denemeden sonra istediklerimi yapmaya başladım. İnsanlar da takdir etti” ifadelerini kullandı.

“KENDİ TASARIMLARIMI YAPIYORUM”


Sözlerini sürdüren Özçelik, “9 yıldır bu işi yapıyorum. Önce çantayla başladım. Ufak tefek çantalar yaptım. Sonra kendime özgü bu tasarımları geliştirdim. Sonra daha kompleks şeyler yapmaya başladım. İçine fermuar koydum. Bu tip işi yapanlar içine pek özenmezler, ben çantanın içine bile vaketa deri koydum. İç çepleri yaptım. Modelleri geliştirdim. Dışı basını izledim. Dünyada neler yapılıyor diye onları takip ettim. Giderek iş gelişti. Sandalet yapmaya başladım. Karacasu’ya has bir deri olduğu için sevildi. Klasik, otantik sandaletler, tüm tasarımlar kendime ait. Afrodisias’taki heykelleri çok izledim. Epey kafa yordum. İşin içinde bir orijinallik oluyor. İnsanlar da böyle olunca seviyor. İnsanların bu işi yapmamı desteklemeleri beni de bu işe doğru daha fazla adım attırdı” dedi.

“YURTDIŞINDAN DA MÜŞTERİLERİMİZ OLDU”


Pazar hakkında da bilgi veren Özçelik, “Bir müşteri portföyüm oluştu. Onlar başkalarına anlattı derken kendimce bir pazar oluşturdum. Daha büyük şeyler yapılabilir ama büyük bir sermaye ve makinalar gerekiyor. Malzemeye hemen erişmemiz gerekiyor. Daha büyük şeyler yapılabilir miydi, yapılabilirdi ama kendi çapımızda bir şeyler başardık. Yaptığımız işler tamamen el üretimi. Komplike bir çantaysa 3-4 gün alır ama basit bir şeyde günde 5-6 tane de yapabilirsin. Türkiye’de gönderdiğimiz yerler var. Yurtdışında da gönderdiğimiz yerler oldu. El işine meraklı insanlar tercih ediyorlar. Sosyal medyadan da görüyorlar. Online satış sitelerine de koyuyorum. Satışta bir sorun yok ama tek başıma yaptığım için üretim zaman alıyor. Bu bir sanat. Ben buna sanat olarak bakıyorum. Ticari anlamdan çok sanat. Beni tutan motive eden de bu.

“UNUTULMAK İSTEMİYORSANIZ ‘DERİ’ HEDİYE EDİN”


Ürünleri hakkında konuşan Özçelik, “Romalı gladyatörlerin kullandığı sandaletlerden yapıyorum tasarımları kendime ait. Kemer, çanta, cüzdan, anahtarlık gibi standart ürünlerin yanında mask bile yapıyorum deriden artan malzemelerle. Birine hediye almak isteyenler için gerçek bir hediye deridir. Ömürlük ürünler bunlar. Kalıcı bir hediye almak istiyorsanız tercih etmelisiniz. Hediye verdiğiniz kişiye verdiğiniz değeri de gösterir. Yıllar geçtikçe değeri ve güzelliği artar. Eskimez yani. Bir deri kullandıkça vazgeçemezsiniz. Kullandıkça güzelleştiğini görürsünüz. Atmaya kıyamazsınız. Unutulmak istemiyorsanız deri hediye edin. Vaketa dediğimiz dana derisi. Palamut bitkisini öğüterek tabaklanıyor. İçerisinde kimyasal olmadığı için tamamen doğal oluyor. Karacasu’da doğal yöntemlerle işleniyor bu ürünler. Doğal gözükmesi ayrı bir güzellik katıyor. Naturel halde aldığımız deriyi ölçüsüne göre kesiyoruz. Kestikten sonra üzerinde herhangi bir motif, çizim yapılacaksa yapıyoruz. Ardından boyama işlemi başlıyor. Boyandıktan sonra modeline göre montajı yapılıyor. Sonra cilalanıyor ve kullanıma sunuluyor” şeklinde konuştu.