Türkiye'nin en kirli üçüncü nehri olarak bilinen ve kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Büyük Menderes Nehri'nin kurtuluşu ve havzaya hayat vermeye devam etmesi için nehrin geçtiği Afyon, Uşak, Denizli ve Aydın illerinde çevre dernekleri, 'Büyük Menderes İnsiyatifi' adı altında bir araya geldi. Aralarında Aydın'ın da bulunduğu dört ilde, aynı anda basın açıklaması yapıldı, imza kampanyası başlatıldı. Aydın Atatürk Kent Meydanı'nda gerçekleştirilen açıklamaya Germencik Çevre ve Doğa Derneği, Kızılcaköy Derneği ve Aydın Ekoloji ve Yaşam Platformu yönetici ve üyeleri destek verdi. Grup adına açıklama yapan Germencik Çevre ve Doğa Derneği Sözcüsü Metin Aydın, Menderes'in 584 kilometre ile Batı Anadolu'nun en uzun nehri olduğunu ve havzasında da 3,5 milyon kişinin yaşadığını söyledi.

"SU KİTLESİNİN YÜZDE 85’İ RİSK ALTINDA”

Havza üzerinde sanayileşmenin artmasıyla birlikte nehrin hızlıca kirlenmeye ve tükenmeye başladığını dile getiren Aydın, "Bugün havzada su kaynakları; miktarı ve kalitesi açısından birçok sorunla karşı karşıyadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın raporlarında havzadaki su kitlesinin risk altında olma oranı 2018 yılı rakamlarıyla yüzde 85 olarak açıklanmaktadır. Büyük Menderes Nehri yıllardır evsel atık sular, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atık sular, yanlış gübre ve pestisit kullanımı, jeotermal akışkanlar, zeytin karasuyu ve maden atıkları nedeniyle kirletilmektedir. Bu kirliliğe bağlı olarak nehir Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri durumundadır. Su kalitesi, tarımsal sulamada kullanılmaması gereken ‘dördüncü sınıf su’ haline gelmiştir. Nehir adeta ‘atık alıcı ve atık taşıyıcı ortam’ olarak işlevini sürdürmektedir" ifadelerini kullandı.

“ARTIK YETER”

Büyük Menderes Nehri'nin kirlenmesinin dışında, iklim değişikliğine bağlı olarak suyunun azaldığını belirten Başkan Aydın, "Nehrin kuruması demek havzada tarımın, tarıma dayalı sanayinin ve canlı yaşamının yok olması, havzanın çölleşmesi anlamına gelmektedir. Nehirde su seviyesi ciddi olarak azalmış, neredeyse ortadan kalkmıştır. Nehir yatağından sadece arıtılmamış endüstriyel ve kentsel atık sular akmaktadır. Tarımsal faaliyet her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Artık yeter. Havzada yaşanan kirlilik ve kuraklık, yaşamla bağdaşmamaktadır. Sürdürülebilecek hiçbir yanı yoktur" ifadelerini kullandı. Başkan Aydın, acilen hareket geçilerek, ciddi bir duruş sergilenmesi gerektiğinin altı çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kentsel ve endüstriyel atık su kaynakları denetlenmeli ve izlenmelidir. Arıtma sistemleri kapasite ve içerik yapısı olarak yeniden dizayn edilmeli, jeotermal santrallerin olumsuz etkilerine deşarj facialarına acilen çözüm getirilmelidir. Ortak su yönetim politikaları benimsenmeli, çiftçiler bilinçlendirilmeli, vahşi sulama yöntemleri bırakılmalıdır. Kaçak ruhsatsız kuyular acilen durdurulmalı, su kaynakları ve sulak alanlar korunmalı, su yönetiminde çok başlılığa son verilmelidir. Nehrin kurumasını önlemek amacıyla nehrin besleyici kolları üzerine göl, gölet, baraj, HES yapılmasına asla izin verilmemelidir. Havzanın tamamında susuzluktan kaynaklanan yanlış su yönetimi sonucunda oluşmuş tarımsal zarar ve ziyanın tespit edilmesi bununla birlikte tazmin koşullarının yaratılması sağlanmalıdır."

“KURAKLIK VE KİRLİLİK HAVZANIN KADERİ DEĞİL”

İmza kampanyası başlattıklarını kaydeden Başkan Aydın, kampanya kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon oluşturulmasını ve 'Büyük Menderes Nehrinin Kurtarılması Acil Eylem Planı' adıyla yasal düzenleme yapılmasını talep ettiklerini söyledi. Yasal düzenleme yapılıncaya ve önlemler tek tek uygulanıncaya kadar Büyük Menderes’te suyun, ağacın, toprağın, doğanın savunucusu olacaklarını, talan ve kirlenmenin her daim karşısında duracaklarını dile getiren Başkan Aydın, kuraklık ve kirliliğin havzanın kaderi olmadığını sözlerine ekledi. Öte yandan ellerinde "Kanser olmak istemiyoruz" ve "Yeşilime, havama, geleceğime dokunma" yazılı dövizler tutan çevreciler, basın açıklamasının ardından, imza kampanyasına destek verdi.