Kirazlı Muhtarı Mehmet Mersin, Yayla Muhtarı Erhan Yıkılmaz, Caferli Muhtarı İsmail Arı, Soğucak Muhtarı Mehmet Bozok, Çınar Muhtarı Sebahattin Akyüz, Değirmendere Muhtarı İsmail Atal, Kirazlı Küplüce Tarımsal kalkınma Kooperatifi, Kirazda Sulama Kooperatifi, Yaylaköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği ile EKODOSD, ortak açıklama yaparak, “Jeotermale hayır” dedi.

“BURADA EN ÖNEMLİ TOPLUMSAL FAYDA TARIMSAL FAALİYETLERİ SÜRDÜREBİLMEKTİR”


Açıklamada, "Kirazlı, Yaylaköy, Soğucak, Caferli ve Çınar köylüleri, kuruldukları günden beri, bu topraklar üzerinde tarımla uğraşmaktadır. Atalarımızdan bize kadar uzanan bu uğraşla, on binlerce insan için gıda üretiyoruz. Tüketicilere daha sağlıklı ve temiz gıda sunabilmek için de toprağımızı, suyumuzu ve havamızı temiz tutup korumaya çalışıyoruz.
Bir cm kalınlığında tarım toprağının ortalama olarak yüz ile bin yıl arasında oluştuğunu düşünecek olursak, toprağın ne kadar kıymetli olduğu ortadadır. Bugüne kadar söz konusu bölgede, bu tarım toprakları üzerinde benzer yatırım girişimleri, açılan davalarla engellenmiş ve bu mahkeme kararları Danıştay tarafından da onaylanmıştır.
Gerekçe olarak da bu yatırımların hiçbirinin hem bölge halkı için, hem de genel olarak toplumsal bir fayda sağlamayacağı gösterilmiştir. Oldukça verimli, birinci sınıf tarım alanı ve önemli arkeolojik sit alanlarına sahip olan bu vadide en yüksek toplumsal fayda tarımsal faaliyeti sürekli kılabilmektir.
Bu bölgede başta zeytin, üzüm, şeftali, kayısı, erik, kiraz olmak üzere her türlü meyve ve sebze üretilmektedir” denildi.

YAPILIRSA, VADİ TARIMSAL ÖZELLİĞİNİ KAYBEDECEK


Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Hal böyleyken, Yedi Yol Şirketler Grubuna bağlı Bozyazı Körfez Turizm A.Ş. tarafından biri Kirazlı köyü sınırları içinde, üçü Kuşadası Değirmendere Mahallesi sınırları içinde kalan toplam 4 adet jeotermal kuyusu açılmak isteniyor.
Adı geçen şirket, bölge halkının tepkisini önlemek için yaptığı basın açıklamasında; "Bölgede jeotermal enerji santrali kurulmasını sağlayacak nitelikte akışkan bulunmadığı; kaldı ki jeotermal enerjinin yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez, ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir birincil enerji kaynağı olduğu; açılacak kuyulardan elde edilecek 30-58 santigrat derecede akışkanın sera ve villa ısıtmasında, termal turizm amaçlı kullanılacağın" ileri sürmektedir. Ancak bu şirketin hazırlayıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sunduğu proje dosyasının 9. sahifesinde; "Öncelikli amaç sera ısıtma amaçlı jeotermal sondaj faaliyeti olmakla birlikte, sondaj işlemleri sonucunda elde edilen jeotermal akışkanın niteliği, kapasitesi ve yapılan çalışmaların tekrar değerlendirilmesi ışığında yatırım planı yapılabilecektir. Jeotermal kaynak arama faaliyeti sonrasında, üretime geçilmesinin planlanması durumunda ÇED yönetmeliği hükümlerine göre başvuru yapılacaktır" denilmektedir.
Nitekim Karacasu'da ve başka yerlerde sera amaçlı diye başlatılan ancak sondajdan sonra, jeotermal enerji santraline dönüştürülen örnekler de mevcuttur. Kaldı ki tarım alanının ortasında bir termal işletme ister turizm, ister ısıtma amaçlı kullanılsın, yeraltı sularının tuzlanmasına ve bor oranının artmasına neden olacak; böylece bölgenin tarım alanı olma vasfını kaybetmesine neden olacaktır.”

VADİDE EKO TURİZM İÇİN HER ŞEY MEVCUT


Açıklamada, “Nitekim geçtiğimiz günlerde, İzmir İnciraltı tarım alanlarının, Toprak Koruma Kurulu tarafından tarım vasfından çıkarılmasının gerekçesi olarak bölgedeki yeraltı sularının aşırı ölçüde bor ve tuz içermesi gösterilmiştir. Sulardaki bu bor ve tuz kirlenmesinin nedeni olarak da Balçova Termal Otel’in varlığı gösterilmiştir. Jeotermal kuyularının açılması halinde aynı olayın Değirmendere Vadisi'nde yaşanması kaçınılmazdır. Ayrıca jeotermal kuyularının açılması düşünülen kuyulardan birisinin arkeolojik sit alanı içinde, diğeri 50 mt. mesafede yani etki alanı içindedir. Açılması düşünülen 2 kuyunun tam ortasından Değirmendere geçmektedir. Bu 4 jeotermal kuyusunun açılacağı noktaların her tarafı zeytinliklerle kaplı olduğundan bu alanda zeytincilik kanununa göre de böyle bir tesisin kurulması zaten mümkün değildir. Bölgede örtü altı tarım olmadığı gibi buna ihtiyaç da yoktur. Kurulması halinde de İklimsel değişime neden olacağı için, diğer tarımsal faaliyetlere zarar verecektir. Değirmendere vadisinde ve çevresindeki köylerde bütün dünyada yükselme eğilimi gösteren tarıma dayalı eko turizmin bütün koşulları ve altyapısı mevcuttur.” denildi.

“ŞİRKET DIŞINDA KİMSE KAZANMAYACAK, GELECEĞİMİZ YOK EDİLECEK”


Açıklama, “Eğer Kuşadası turizmini 12 aya yaymak istiyorsak, doğa, tarih ve kültür varlıkları açısından zengin kaynaklara sahip Değirmendere’sinde ekoturizmin canlandırılması, öncelikle kırsalda bulunan yöre insanlarının yararına olacak, aynı zamanda kent turizmi için yeni destinasyonlar kazanılmış olacaktır. Bu nedenlerle hangi amaçla olursa olsun, bu bölgede açılacak termal kuyuların şirket dışında halka hiçbir fayda sağlamayacağı, aksine geleceklerini tehdit edip zarara uğratacağı apaçık ortadadır.
Bölge halkı olarak bu kuyuların açılmasını istemiyoruz. Tüm Kuşadası halkını, Meslek Odalarını ve yaşam savunucularını bu kuyuların açılmaması için tavır almaya ve bizlere destek olmaya çağırıyoruz” ifadeleriyle son buldu.