Kuşadası- Söke karayolu Uydukent karşısında yürüyen vatandaşların haber vermesi üzerine aramalar sonucunda bir domuz ölü bulundu. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, doğa tahribatları sonucunda bu tür ölümlerin çok yaşanacağını söyleyerek, "Yoldan kaldırıma doğru aşırı kan izlerini gördüğümüzde önce bir yaralanma olduğunu sandık. Sonra da bir yaban hayvanının çarpılıp ekin tarlasına yaralı olarak girdiğini gördük. Olay yerinde yaptığımız incelemede, ekin tarlasında açılan yoldan temkinli bir şekilde takip ederek, tarlanın ortasında bir bölümün geniş bir şekilde açıldığını tespit ettik. Açılan bölümde bir domuzun yattığını görüp canlı olup olmadığını kontrol ettik. Aşırı kan kaybından öldüğünü belirledik” dedi.

CANLILAR ZARAR GÖRÜYOR


Sürücü, “Hayvanın üzerinde yaptığımız incelemede, ön ayaklarından birinin diğerinden daha kısa olduğunu gördük. Doğuştan ya da yine bir kaza sırasında ayağının kırılarak iyileştiğini tahmin etmekteyiz. Muhtemelen bu durumun hızını engellediği ve araç tarafından çarpıldığını düşünüyoruz.
Hayvanın yerinden kaldırılarak, üzerine kireç dökülüp bir çukura gömülmesinin sağlanması için Kuşadası Belediyesi Temizlik işleri Müdürüyle görüştük. TİM personeli gelerek hayvanı yerinden alarak gömecekleri alana götürdüler” ifadelerini kullandı.


“KUŞADASI'NIN DAĞLARI NE İÇİN İMARA AÇILIYOR?”


Sürücü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaşanan bu olayı Kuşadası’nda daha sık görebiliriz. Bunun nedeni de domuzların önemli yaşam alanları olan makiliklerinin sürekli tahrip edildiğini görmekteyiz.
Şu anda kentin içinden Ege Mahallesinin arkasındaki Kuşadası Dağları’na bakıldığında makiliklerin yaygın bir şekilde açıldığını görmekteyiz. Kuşadası’nın doğal bitki örtüsünün en güzel örneklerinin görüldüğü ve başta domuzlar olmak üzere tüm yaban hayvanlarının önemli yaşam alanları olan bu makilikler tahrip edilerek, Kuşadası’nın dağları niçin açılmaktadır? Eğer bu tahribatlar böyle devam ederse, domuzları, tilkileri, sansarları, porsukları kentin içinde daha yaygın bir şekilde görecek ve kentin ikliminin giderek olumsuz yönde değiştiğini, yeşil dokunun ve su kaynaklarının gittikçe azaldığını, yaşanabilir bir kentten iyice uzaklaştığını ve insanların mutsuz olduğunu göreceğiz. Tahribatların son bulmasını istiyoruz.”