WWF Türkiye’nin hayata geçirdiği yağmur suyunun varil, havuz, yeraltı gibi ortamlarda biriktirilmesi veya toprağa emdirilmesiyle toprağın bereketini arttırmayı amaçlayan yağmur suyu hasadı olumlu sonuç verdi.

YÜRÜTÜLEN PROJE MODEL OLMA YOLUNDA İLERLİYOR

WWF Gıda Tarım Programı Müdürü Arzu Balkuv, suyun aşırı ve bilinçsizce kullanımı, tatlı su habitatlarının bozulması sebebiyle ülkemizde iklim değişikliğine karşı en hassas bölgelerden birinin Büyük Menderes Havzası olduğunu ve su hasadı projesinin burada uygulandığını söyledi. Balkuv, Haydarlı'da yürütülen projeyle bölgenin su döngüsünü onarma, ekolojik sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğine adaptasyon için tekrar edilebilir bir model oluşturma yolunda ilerlediklerini ifade ederek çalışmaların umut verici olduğunu söyledi.

750 TON SU DEPOLANDI

Balkuv, "Yağmur suyu hasadının yapıldığı Haydarlı köyünde, konumu itibariyle yaz aylarında kuraklık, kış aylarında ise su taşkınları ve dönem dönem sel felaketleri yaşanıyor, buna ek olarak bazı tarımsal arazilerde tuzluluk ve erozyon sorunu da görülüyor. Projeyle birlikte hem kuraklık, hem de su taşkınları gibi problemlere çözüm üretmeyi hedefliyoruz. 75 köy sakinini katkı sağlıyor. Pilot köyde toplamda 750 ton, yani yaklaşık 37 bin damacanaya eşdeğer, ya da dört kişilik bir ailenin yaklaşık 31 aylık su ihtiyacını karşılayacak miktarda yağmur suyunu ihtiyaç olduğunda kullanmak için depoladık ve toprakta tutulmasını sağlayarak tarımsal üretimde kullandık. Projede, 14 çeşit yağmur suyu hasadı yöntemini 3 adet kamu arazisinde ve 20’den fazla özel arazide onlarca defa uyguladık. 2021 yılı sonuna kadar bu uygulamaları köyün farklı arazilerinde de devam ettireceğiz” dedi.

YAĞMUR SUYUNU DOĞRU YÖNETMEK ÖNEMLİ

Yağmur suyunu doğru yönetmek ve her bir yağmur damlasını, düştüğü yerde değerlendirebilmenin büyük önem taşıdığını ifade eden Balkuv, “Bu uygulama günümüz ve gelecek nesiller için temiz suyun korunmasını ve su döngüsünü onararak güvenilir su kaynaklarına ulaşmamızı sağlar. Bu sayede iklim değişikliğine çevresel, sosyal ve ekonomik yönden adaptasyona destek olur. Hem gelecekteki susuzluk risklerine hem de toprak kaybına karşı; toprağın yapısını onarmak, yağmur suyunu doğru yönetmek ve her bir yağmur damlasını, düştüğü yerde değerlendirebilmek çok önemli" diyerek çalışmaları bu yönde sürdürdüklerini söyledi.

FARKINDALIK ARTIŞI UMUT VERİCİ

Belediyelerin kentlerde yağmur suyunu toplamak üzere harekete geçtiklerini söyleyen Balkuv, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı geçtiğimiz ay yağmur suyu hasadı, 2 bin metrekarenin üzerindeki parsellere yapılacak binalarda zorunlu hale getirildi. Yağmur suyu hasadı uygulamalarına yönelik bu farkındalık artışının umut verici olduğunu gözlemledik. Sadece konutlarda değil şehirlerde toprağın su tutma kapasitesinin artması, su döngüsünün sağlıklı işleyebilmesi için de önemli bir potansiyeli barındırıyor. Yağmur bahçeleri, geçirgen beton, geçirgen asfalt gibi yenilikçi çözümlerin yaygınlaşmasını önemli buluyoruz. Şehirleşmede ‘Sünger Şehir’ kavramının incelenerek ülkemize uyarlanması hem su yönetimi bakımından hem de iklim değişikliği uyum ve azaltım politikaları bakımından çok önemli” ifadelerini kullandı. Balkuv, uyguladıkları modeli iş modeline dönüştürmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.