En az 400 yıllık olduğu tahmin edilen deri atölyesi daha sonraları teknolojinin ilerlemesi ile birlikte başka alanlara taşındı. Bu atölye ise içerisindeki tarihi değerlerle kaderine terk edildi. Yakınında Tabakhane Dedesinin türbesi de bulunan atölye sahiplerinden Adil Tabak, bu atölyenin müzeye dönüştürülebileceğini söyledi.
Atölye hakkında bilgi veren Tabak, “Babam zamanında 150 kişi vardı çalışan. Herkes birbirine yardımcı olurdu. Herkes bir kuyuda çalışırdı. Kavaleta, sille, koltuk demiri, bıçaklar, usturalar, dikdörtgen havuzlar, altı varil şeklinde yuvarlak tekneler var. Bu teknelere 100-150 deri atılır, tek tek elle işlenir. Deriyi ayağınla temizlersin. Kucakta dereye götürülür. Tezkere adı verilen tahta vardır. Karşılıklı iki kişi tutar deriyi taşır. Herkesin eşeği vardı o zamanlar. Tamamen doğal bir şekilde deriler işlenirdi” dedi.

ATÖLYE İLE İLGİLİ BİLGİLER KİTAPTA

Geçmişte yaşadığı bir olayı da anlatan Tabak, “Kuşadasında ürün verdiğim bir müşterim vardı. Yurtdışına satış yapıyordu. Bir Pazartesi günü geldi. Elinde bir kitap vardı. O kitabın içinde yazanları atölyede inceledi. Tabakhanedeki kuyu sayıları, uzunlukları birebir kitapta yer alıyordu. Elindeki metreyle tek tek ölçüm yaptı. Sahiplerinin isimleri yazıyordu. O zaman çok etkilenmiştim. Türkiye’nin ücra bir köşesindeki atölye ile ilgili bilgiler Amerika’nın en ünlü üniversitelerinde akademisyenlerin yazdığı kitapta yer alıyordu. O zaman şimdiki gibi akıllı telefonlar yoktu. Bu kitabın bir örneğini alamadık o zaman. Umarım birileri bulur bu kitabı” dedi.

OSMANLI ZAMANINDA KARACASU TERCİH EDİLDİ

Karacasu’nun Osmanlı zamanında deri işlemekte gerekli palamut ve diğer malzemelerin bol miktarda bulunması sebebiyle ordunun deri ihtiyacını karşılamak üzere bir merkez haline getirildiği tahmin ediliyor. Yanındaki türbe ile tasavvufi bir anlamı da olan atölyenin ilçeye değer katacak bir şekilde değerlendirilebileceği kaydediliyor.