Eğitim-İş Sendikası Aydın Şube Örgütlenme Sekreteri Yasemin Semiz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile yönetim kurulu adına yazılı basın açıklaması yaptı. Semiz, 8 Mart’ın kapitalizme, sömürüye, gericiliğe, baskı ve şiddete karşı duran dünya emekçi kadınlarının günü olduğunu dile getirdi. Türkiye’de kadınların ev içinde emeği yok görülen, çalışma hayatında ayrımcılığa maruz kalan, toplumsal gericilikle kuşatılan, her gün cinayetlere kurban giden karanlık sistem içerisinde yurttaş olabilmenin mücadelesini verdiğini iddia eden Semiz, iktidarın kadın politikalarını eleştirdi. Kadın sömürüsünün daha önce de var olduğunu dile getiren Semiz, bu sömürünün boyutunun AK Parti iktidarı ile perçinlendiğini, kadının sadece evinde kalan ve itaat eden bir nesne olarak gösterildiğini iddia etti.

“AKP BİRİNCİ DERECEDEN SORUMLU”


“Kadınların gülmesini ahlaksızlık sayan, en kutsal vazifeyi evinde eşine bakmakla eş değer gören AKP’nin gerici zihniyeti, kadınların sömürülmesinde ve katledilmesinde birinci dereceden sorumludur” diyen Semiz, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadının cinayete kurban gittiğini, aradan geçen 19 yılda ise katledilen kadın sayısının 8 bine dayandığını ifade etti.

“448 BİN KADIN ŞİDDETE MARUZ KALDI”


Semiz, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yürürlüğe girdiği 2013 yılından 2020 yılı Ocak ayının sonuna kadar 448 bin 409 kadının şiddete maruz kaldığını ve 1 milyon 608 bin kadının da koruma talebinde bulunduğunu dile getirdi.
İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasını eleştiren Semiz, “AKP’nin kadına karşı şiddet ve cinayet sicili bu denli bozukken şimdi de İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmakta, kadının adından dahi rahatsız olan gerici ittifak ortaklarıyla kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmaktadırlar” dedi.

“EN AZ 150 KADIN İŞ CİNAYETLERİNDE HAYATINI KAYBETTİ”


Kadınların sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban gittiklerini belirten Semiz, şunları kaydetti:
“Sadece 2020 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 150 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, kadın istihdamı yüzde 10 civarında azalmıştır. 10 milyondan fazla kadın ev işleri nedeniyle kendi ekonomik bağımsızlıklarından dışlanmış, pandemi sürecinde de çalışan kadınların sömürüsü hem ev işlerinde, hem iş hayatında olmak üzere iki kat artmıştır. Kadınlar iş hayatında da sürekli ayrımcılığa maruz kalmış, aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar erkeklerden yüzde 31,4 daha az gelir elde etmiştir. Ücretlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artarken, 2006 yılında yüzde 12 olan eşitsizlik 2020'de yüzde 20,7'ye yükselmiştir.”

“KESİN ÇÖZÜM EĞİTİM”


Kadın-erkek ayrımcılığının en kesin çözümünün eğitim olduğunu savunan Semiz, kız çocuklarının okuma oranının ise hala istenen seviyeye gelmediğini dile getirdi. Semiz, 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte kız çocuklarının örgün eğitimin dışına itildiğini, çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşandığını iddia etti. TÜİK’in verilerine göre 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan birinin ne okulda, ne de işte olduğunu belirten Semiz, bu oranın erkek çocuklar arasında 10’da bir olduğunu ifade etti.

“TABLOYU DEĞİŞTİRMEK, HER YURTTAŞIN GÖREVİ”


Kadın-erkek eşitliğinin, sadece kadınların sorunu olmadığının altını çizen Semiz, “Kız çocuklarının okumalarına ayrıca önem veren, onları sosyal hayata katan, onlara dünya ülkelerinin birçoğundan önce seçme ve seçilme hakkı vererek eşit bireyler olduğunu ilan eden Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet’e yakışmayan tabloyu değiştirmek, Cumhuriyet devrimlerini rotası kabul eden her yurttaşın görevidir” dedi.