Didim açıklarında devam eden deniz patlıcanı avcılığıyla ilgili olarak Didim Derneği yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, deniz patlıcanı avcılığıyla Ege Bölgesi’ndeki turizm gelirleri karşılaştırıldı. Deniz patlıcanı avcılığının denizin kirlenmesine neden olduğu ifade edilen açıklamada, Tarım Bakanlığına da çağı yapıldı.

"DİDİM İÇİN HAZİNE DEĞERİNDE"


Açıklamada, “İlçemiz Didim’in sahip olduğu ikliminin özellikle insan sağlığına olan olumlu etkisi dünyaca ünlüdür. Kıyısındaki irili ufaklı koyların bakirliği, koylardaki eşsiz ince taneli doğal kumluk kumsallar, masmavi, pırıl pırıl berraklığı ile göz alabildiğince uzanan deniz kentimizi dünya turizminde öne çıkarmaktadır. Özellikle denizinin temizliğinden kaynaklı maviliği ilgi çekmektedir. Çünkü Didim’in denizinde, suyun sağlıklı kalmasını sağlayan çalışkan deniz patlıcanları mevcuttur. Genellikle sahile yakın yerlerde ve deniz kumun içinde bulunan organik maddeleri tüketerek beslenen deniz patlıcanları yıllardır, üstelik de karşılık beklemeden adeta bir temizlik fabrikası gibi denizimizin dibinde çalışırlar. Evimize temiz hava girsin diye yaptıklarımızı onlar da dipte toprağı havalandırarak yaparlar. Gün içinde saatlerce, dipteki atıkları karşılık beklemeden temizler. Deniz patlıcanlarının varlıkları, Didim için bir hazine değerindedir" denildi.

"HATALI BİR KARARDIR"


Açıklamada ayrıca, "Ne var ki son yıllarda taşıdıkları yüksek protein değerleri nedeniyle ihracatta gözde “ürün” olmuşlardır. Yurt dışından gelen tüketim talebi, ülkemizde yetiştiriciliği yapılmayan deniz patlıcanlarını bulundukları doğal ortamlardan, denizlerimizden koparmaktadır. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 2019 yılında deniz patlıcanı ihracatı ile elde edilen geliri 30 milyon dolar olarak açıklamıştır. Ancak avcılık sonrası denizlerimizde yaşanan sorunlara değinmemiştir. Oysaki avlanma sonrası yapılan araştırmalar göstermiştir ki; denizin dibinde durum hiç de beklenildiği “sürdürülebilir değerlerde” sonuçlanmamıştır. Özellikle yasak olmasına rağmen ‘Algarna’ ismiyle tabir edilen aletler ile yapılan avlanmalar sonrası kimi bölgelerde artık deniz dibinde metrekarede 1 adet canlı deniz patlıcanı kalmadığı bilinmektedir. Bunun nedenlerinden birisi hatalı ve bilimsel olmayan metotlarla ortaya konulan “kota” değeridir. Son üç yılın ihracat rakamlarına bakılarak belirlendiği söylenen kota miktarı, bölgelere göre denizlerimizde deniz patlıcanı ne kadardır bilinmeden belirlenen hatalı bir karardır” ifadeleri kullanıldı.

"KİRLENME ARTIYOR”


Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Deniz patlıcanlarının azalması, yok olma tehlikesi ile birlikte denizlerimizdeki kirlenmenin artacağı; kirliliğin artması ile özellikle kıyı turizm bölgelerindeki deniz turizmin cazibesini yitireceğini söylemek hatalı olmaz. Bütün bu gelişmeler, ülkemizin turizm sektöründen elde ettiği geliri riske sokacaktır. Çünkü turistlerin hayran kaldığı kıyılarımızdaki masmavi suların berraklığı ile deniz patlıcanlarının sağladığı sağlıklı sucul ekosistem arasında doğru bir orantı vardır. Temizlik, turizmi canlandırır; kirlilik turizme kan kaybettirir. Bunda da ülke ekonomisi zarar görür. Konuya ülkenin her iki kalemde elde ettiği gelirler açısından bakarsak aslında bindiğimiz dalı kestiğimizi görmekteyiz. Şöyle ki; Tarım ve Orman; Türkiye'nin 2019 yılında deniz patlıcanı ihracından 30 milyon dolar gelir elde ettiğini açıklamıştır. Oysa ki aynı yıl, Ege Bölgesi’nin ülkemize turizm sektörüne katkısı, deniz patlıcanı avcılığının yaklaşık 300 katı, 8 milyar 630 bin dolar gerçekleşmiştir.”

“TURİZM GELİRİ 300 KAT DAHA FAZLA”


Açıklama, şu şekilde sonlandırıldı: “Bu noktada deniz patlıcanlarının ihracatı konusuna, sadece ülkemize gelen gelir açısından bakanlara şunu sormak gerek: ‘Ege Denizine kıyısı olan yerleşimlerin 2019 yılı turizm geliri 8 milyar 630 bin dolar ile deniz patlıcanlarının ihracatından 300 kat fazla ise denizlerimizi ve onun taşıdığı değerleri korumak ve geliştirmek ülkemiz adına da daha doğru bir yatırım kararı değil midir?’ Üstelik Ege Turistik ve İşletmecileri Federasyonun araştırmalarını yansıtan “Kıyı Ege Turizm Raporu” verisine göre Ege Bölgesi turizm değeri, son 30 yılda tam ‘’13 kat’’ büyüme göstermiştir. Hala da büyümeye devam etmektedir. Kıyı turizm sektörünün gelişimini, hele de Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri ilan edilen kıyı kentlerin turizm sektöründen elde ettiği geliri olumsuz yönde etkileyen bu türden “yatırım” kararlarını uygulamak ne kadar doğrudur? Konuya sırf ekonomi açısından bakan yetkilileri, bu rakamsal değerler ile sorunu tekrar gözden geçirmeye davet ediyoruz. Deniz patlıcanları ile denizlerimiz sağlıklı yapısı arasındaki denge tartışılmaz önemdedir. Bu dengeyi koruyamayan projeleri uygulamak ise ülkenin sağlıklı yarınları açısından büyük bir hatadır. Bununla birlikte geçen hafta yaşanan vurgun olayı bize tekrar göstermiştir ki konuyu yalnızca parasal açıdan ele almak üzücüdür. Çünkü insan hayatının değeri parayla ölçülemez.”