Erişebilir olmayan kent ve mekanların engelli, yaşlı, hasta, çocuk, hamile ve geçici sakatlığı bulunan bireyler açısından dezavantajlı hale geldiğini ifade eden Başkan Kazıcı, “Bu kent hepimizin, sokaklar bizim, kullanım türü ne olursa olsun tüm binalar bizim. Hiçbir ayrım gözetmeksizin her bireyin, başkalarının yardımına gerek kalmadan kent yaşamına ve sosyal hayata tam ve etkili katılımını sağlamak, ‘erişilebilir kent ve mekânlar yaratmak’, genel ve yerel yönetimlerin yegane görevidir. Ancak günümüzde hala engelli, yaşlı, hasta, çocuk, hamile ve geçici sakatlığı bulunan bireyler ile bebek arabalı olan, bisikletli olan, yük ve eşya taşıyan kullanıcılar erişilebilir olmayan kent ve mekânlarda dezavantajlı hale gelmektedir, hareketlilikleri farklı düzeylerde kısıtlanmakta ve hatta kaza riskiyle karşılaşmaktadır.” dedi.

“SİYASİ VE POPÜLİST SÖYLEMLERDEN ÖTEYE GEÇEMEDİ”


Türkiye’de erişilebilirliğe ilişkin ilk yasal uygulamanın engellilere yönelik olarak 1997 yılında çıkartılan 572 sayılı kanun hükmünde kararname olduğunu kaydeden Başkan Kazıcı, “Erişilebilirlik standartları günümüze kadar güncellenerek mevzuatlarımızda yerini almıştır. Ancak ne var ki uygulama, denetleme ve cezai işlemlerde karşılaşılan yetersizlikler ‘erişilebilirlik’ üzerine tüm bu emekleri siyasi ve popülist söylemlerden öteye taşıyamamıştır. Bugün meslektaşlarımız tarafından erişilebilirlik mevzuatlarına uygun olarak gerçekleştirilen plan ve projeler, inşaat aşamasındaki eksiklikler ve ilgili idaresince yapılan denetimlerdeki bilgi ve kontrol yetersizlikleri gibi sebeplerle olması gerektiği gibi hayata geçirilememektedir. Kimi zaman kentsel alan ve mimari yapıların denetim süreçlerinin sonlandırılmasından sonra yapılan müdahaleler ile erişilemez hale getirildiği örneklerle de çokça karşılaşılmaktadır.” diye konuştu.

“ENGELSİZ YAPILI ÇEVRELER OLUŞTURULMALI”


Başkan Kazıcı, açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Kentimiz Aydın’da da gözlemlediğimiz bu tür problemler, kısıtlılığı bulunan birey ve kullanıcılar için evleri hapishaneye, sokakları işkence alanına dönüştürmüştür. Yapılması gereken; yeni uygulamalarda "engelsiz yapılı çevreler oluşturmak” ve bu süreçte denetimi ve cezai işlemleri güçlendirmektir. Mevcut uygulamalarda ise periyodik denetimin sağlanması ile "niteliği iyileştirerek erişilebilirliği arttırmak" olmalıdır. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesi ile bu doğrultuda kamu yararına gerçekleştirilecek her çalışmada mesleki bilgi ve donanımımızla gönüllülükle yer alacağımızı yineliyor, tüm toplum kesimlerini, kentlileri, merkezi ve yerel yönetimleri bu bilinçle hareket ve mücadele etmeye çağırıyoruz.”