Aydın’da ‘Macar Ustalar’ tarafından yapılan evler tabirinin yanlış bir algı olduğunu belirten Aydın Büyükşehir Belediyesi Koruma Uygulama ve Denetleme Bürosu Şube Müdürlüğü'nde görev yapan Sanat Tarihçi Savaş Güleser, “Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bütün Aydın ilinde bulunan konutları Macar ustalar tarafından inşa edildiği görüşünün yayılması, Aydın ilinin Osmanlı Devleti döneminde oluşturulan kültür birikimini yok saymak ile eşdeğerdir. Bu yüzden Macar ustaları tabirinin terk edilmesi gerektiği düşüncesindeyim” dedi.
Türkiye’nin önemli kültür kentlerinden biri olan Aydın, Osmanlı mimarisinin en çok görüldüğü kentlerin başında yer alıyor. Osmanlı dönemine ait birçok tarihi yapıya rağmen son yıllarda ‘Macar ustaları tarafından yapılan evler’ tabirini kentte yaygınlaşması ise sanat tarihçilerin tepkisini çekiyor. Aydın Büyükşehir Belediyesi Koruma Uygulama ve Denetleme Bürosu Şube Müdürlüğü'nde görev yapan Sanat Tarihçi Savaş Güleser, ‘Macar ustaları tarafından yapılan evler’ tabirinin yanlış olduğunun söyledi. Macar ustalarının 1920 ile 1930 yılları arasında çalıştığını belirten Güleser, Macar ustaları tarafından yapılan evler’ yaygınlaşmasının Osmanlı Devleti döneminde oluşturulan kültür birikimini yok saymak ile eşdeğer olduğunu ifade etti.

“MACAR USTALARI 10 YIL ÇALIŞTI”


Aydın’a yurtdışından gelen işçilerin hikayesini anlatan Güleser, “Aydın’da “Macar Ustalar tarafından yapılan Evler tabiri” Kurtuluş Savaşı sonrası ilk 10 yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun beraberinde getirdiği savaş sonrası şehirlerin enkaz haline gelmesi, yaşanılacak konut sayısının yetersiz olması ve konut inşaatında çalışacak erkeklerin savaşta ölmesi, Türk-Yunan nüfus mübadelesi ile bazı alanlarda uzman eksikliğine ortaya çıkması sonucunda oluşan bu durumlar karşısında ve Aydın şehrinin yeniden inşasını gerçekleştirmek için çözüm olarak yurtdışından tecrübeli işçilerin getirilme zorunluluğu doğmuştur. Trianon Barış Antlaşması nedeniyle oluşan siyasal-ekonomik yalnızlaşma ve işsizlikten dolayı binlerce Macar usta Türkiye’de şansını denemeye karar vermiştir. Bu işçilerin arasındaki duvar ustalarının birçoğu Muğla, Milas ve Aydın’da 1920 ve 1930’larda devam eden inşaat çalışmalarına katılmışlardır.” diye konuştu.

“MACAR USTALARI, YEREL USTALARLA BİRLİKTE ÇALIŞTI"


Macar ustalarının Aydın coğrafyasını bilmedikleri için konut mimarisinin bölgedeki uyumsuzluğun göze çarptığını belirten Güleser, “Yerel halk tarafından günümüzde bile birçok kez "Macar evleri" olarak anılan binaların inşaatında pek çok Macar duvarcı ve marangoz ustası yerel ustalar ile birlikte çalışmıştır. Bu ustaların çalıştığı binalara Aydın merkez, Muğla merkez ve Milas da rastlanmaktadır. Bu binalar incelendiğinde aslında bu ustaların coğrafyayı ve iklimi iyi bilmedikleri için yarattıkları konut mimarisinin bölgedeki uyumsuzluğu özellikle göze çarpmaktadır. Fakat 1995 yıllarından sonra Aydın İlinin tarihsel gelişimi ve konut mimarisi üzerine çalışmalar yürüten araştırmacılar sanki tüm şehri Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Macar ustalar inşa etmiş gibi Aydın ilinin ilk 10 yıllık imar faaliyetleri ve konut mimarisini Macar ustalara bağlayarak kolaycı bir yöntem seçmişler ve buna da Macar ustalarının yaptığı evler termolojisi ile sunmuşlardır.” şeklinde konuştu.

“AYDIN’I MACAR KAVRAMINA SIKIŞTIRMAK HAKSIZLIK OLUR”


Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bütün Aydın ilinde bulunan konutları Macar ustalar tarafından inşa edildiği görüşünün yayılması Aydın ilinin Osmanlı Devleti döneminde yaratılan kültür birikimini yok saymak ile eşdeğerdir” diyen Güleser, açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Bu yüzden Macar ustaları tabirinin terk edilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Aksi takdirde günümüze kadar Aydın’da meydana gelen bütün kültür birikimini yok sayıp, köklü bir mimari geçmişi olan güzel Aydınımızı 10 yıllık Macar kavramı içine sıkıştırmak bu güzel topraklara haksızlık olur. Aynı zamanda Aydın topraklarında oluşmuş bütün kültür tabakalarını yok saymış oluruz. Özellikle bu terim ile günümüz Aydın merkezinde Aydınoğulları Beyliği kültürünü ve oluşturdukları Eski Güzelhisar şehrini yok sayıldığı anlamına gelir. Eğer Aydın ilinin şehirleşme odağı aranacaksa bunu Osmanlı şehir yapılanmasının tüm unsurlarını içerisinde barındıran Farabi sokak ve çevresinde aramak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Yine bu düşünceden yolla çıkarak erken Cumhuriyet dönemi yapıları üzerinde imzası bulunan Macar ustalarının kent dokusundaki izlerini yok saydığımız anlamına da gelmemelidir. Bir şehrin tarihsel süreç içindeki dönüşümü ve gelişimini incelerken beli bir zümre, topluluk ya da mimari anlayış ile değil dönemsel geçişler ve etkenler ile ifade etmek daha doğru bir yaklaşım olacağı düşüncesindeyim. Aydın’ı, Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış, Güzelhisar, Birgi, Ayasug’da aramak daha doğru olur.”