Batı Anadolu’nun en güzel doğa alanlarından biri olan Latmos (Beşparmak) Dağları, insanın kendini farklı bir gezegende hissedip heyecan duyarak dolaşabileceği ender yerlerden olmasıyla dikkat çekiyor. Birbiri üzerine yığılmış kayaların arasında hayatının en güzel yıllarını geçiren Alman arkeolog Dr. Anneliese Peschlow’un, 1994 yılında keşfettiği tarih öncesi kaya resimlerinin konusu genelde insanları simgelemekte, bunun yanı sıra semboller ve işaretler de bulunuyor.

KAYA RESİMLERİ GEÇMİŞTEN İPUÇLARI VERİYOR


Kaya resimlerinin canlı hayatı ile ilgini geçmişin ipuçlarını verdiğini belirten EKODOSD Derneği Başkanı Bahatttin Sürücü, Buzul çağında Batı Avrupa’da ki mağara resimlerinin ana konusu olan hayvan figürleri, Latmos’taki kaya resimlerinde pek görülmez. Tüm kaya resimlerine bakıldığında, bugüne kadar sadece 7 hayvan figürüyle karşılaşılmıştır. Dağın geçmişte en önemli hayvanları olan Anadolu Parsı, Ayı, Alageyik, Dağ Keçisi, Kurt, Domuz gibi türlerin hiçbirisi resmedilmemiştir. Resmedilen hayvanlara bakıldığında genellikle köpekler ve otlayan sığırlar olduğu görülmekte, muhtemeldir ki yanlarında olan evcil hayvanların tasvir edildiği düşünülmektedir. Ancak Menderes masifinin bir parçası olan Latmos Dağları’ndaki kayaların değişik aşınma biçimleri sonucunda, olağanüstü hayvan görüntüleri oluşmuştur. İnsanın hayal gücüne bağlı olarak doğal aşınmalar içinde öylesine güzel figürler ortaya çıkmış ki, sanki bir heykeltraş gelip kayaları yontarak birer sanat eseri yaratmış sanırsınız” diye konuştu.

AÇIK HAVA MÜZESİ


Latmos’un doğal ve adeta açık hava müzesi niteliğinde olduğuna dikkat çeken Sürücü, “8000 yıl önce Latmos’ta yaşayan insanlar, dağın vahşi coğrafyasındaki benzersiz oluşumları hayal etmişler midir bilinmez ama doğa kayalara öylesine güzel şekil vermiş ki, dağın her tarafında sanat eseri niteliğinde figürler meydana çıkmış. Latmos Dağları; Caretta caretta’nın, Akdeniz Foku’nun, Yunusun, Köpekbalığının, Mürenin, Mığrının, İspanyol Dansözünün, Aslanın, Kurbağanın, Keçinin, Köpeğin, Devenin, Gorilin, Kertenkelenin, Ördek gibi hayvanların, mitolojik canavarların görüntülerini görebileceğiniz ve hayal gücünüze bağlı olarak daha birçok hayvana, insana, farklı figürlere benzetebileceğiniz kaya oluşumlarına ev sahipliği yapmaktadır. Doğal ve adeta açık hava müzesi niteliğindeki kültürel zenginliklerinin yanında, tüm bu jeolojik özellikleriyle de Latmos Dağları’nın Jeopark yapılması gerekir. Yapılmadığı takdirde, her geçen gün pıtrak gibi çoğalan maden ocakları nedeniyle, olağanüstü güzellikteki tüm bu kaya oluşumları dinamitlerle patlatılarak kaybedilecektir. Kuşadası, Didim ve Bodrum gibi Türkiye’nin önemli turizm kentlerinin arasında olan Latmos Dağları bir bütün olarak korunabilirse, gelecekte hem ülke turizmi hem yöre insanları kazançlı çıkacaktır. Bu nedenle Latmos Jeopark yapılmalıdır” diye konuştu.