Büyüklüğüne oranla barındırdığı zengin sarkıt dikit oluşumlarıyla Ege Bölgesi’nin en önemli mağaralarından olan Sırtlanini Mağarası biyolojik çeşitlilik açısından da önemi ile biliniyor. Her gelen yöneticinin turizme kazandırılacağı yönünde açıklamalarda bulunduğu Sırtlanini Mağarası’nı bu kez Aydın Vali Yardımcısı ve İl Kültür Müdürü ziyaret etti. Zamanla girişinin kapanması sebebiyle yaklaşık 4 metre komando gibi sürünerek zorlu bir şekilde girilebilen mağara buna rağmen ilgi odağı oluyor.
2007’de dönemin Valisi Mustafa Malay’ın kaybolmasıyla da gündeme gelen Sırtlanini Mağarası’nın geçmişini bu mağaraya 1984’te MTA ile giren, ilk girenlerden biri olan Yenice Mahalle Muhtarı Cavit Paksoy, Ses Gazetesine 5 Mayıs 2019’da anlatmıştı. Paksoy yaptığı açıklamada, “Sırtlanini Mağarası çok eski yıllardan beri vatandaşlar tarafından bilinse de vatandaşlar buranın ağzını taşlarla kapatmışlar. Yıllarca kapalı kaldı ama 1984 yılında MTA’nın Yenice Beldesinde Kükürt Etüt Kampı sırasında Jeoloji Mühendisi Ali Tekin ve Ahmet Kartal tarafından mağaranın ağzı bir miktar açtırılarak 1984 yılında ilk kez buraya girildi. Mağara son derece önemli bir mağara” ifadelerini kullanmıştı. Yine aynı tarihte mağarada yaklaşık 4,5 saat inceleme yapan, İzmir Mağara Araştırma Derneği Üyesi eğitimini Coğrafya üzerine yapan Deniz Özgür, bu mağaranın ünlü Damlataş’tan bile zengin olduğunu dile getirmişti.

İNCELEME YAPILMIŞTI


Karacasu Kültür, Turizm ve Tanıtım Derneği üyelerinin irtibata geçtiği İzmir Mağara Araştırma Derneği ve Dokuz Eylül Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü üyelerinden oluşan 7 kişilik ekip mağaranın haritalandırma, üç boyutlu model çalışmaları ve mermer ocağı tehlikesi altında olup olmadığı konularında araştırma yapmak için 5 Mayıs 2019’da burada incelemelerde bulundu. O tarihte ekibe Karacasu’da Turizm Derneği Başkanı Bülent Eriklioğlu, mağara tanıtım çalışmaları içerisinde yoğun faaliyetlerde bulunan dernek kurucu üyeleri eşlik etti. Mağarada 4,5 saat geçiren ekip lazermetre, klinometre ve pusularla içeride çalışma yaptı.

BULGULARI PAYLAŞTILAR


O zaman Ses Gazetesine yaptığı açıklamada mağaranın en son noktasının mermer ocağına girişe göre 100 metre daha yakın olduğunu saptadıklarını ifade eden İzmir Mağara Araştırma Derneği Üyesi Deniz Özgür, “2007’de yine dernek olarak çıkarttığımız haritaya uyuyor bugünkü çalışmamız. Bu ölçümlere göre mağara yer altında Kuzeybatıya doğru ilerlediğini gördük. Mermer ocağı ile birbirine en yaklaştığı yer 600 metreye kadar düşüyor. Arasındaki mesafe mağaranın girişinde 700-750 metre. Mağaranın madene en yaklaştığı yer 600 metreye kadar düşüyor. Burada biz mermer ocağının çevre etki raporunu, bu raporun nasıl düzenlendiğini bilmiyoruz. Oradaki yetkililer belki bu durumu göz önüne almışlardır, belki mağaranın durumundan haberdar değillerdir. Bununla ilgili yeni bir çalışmanın yapılmasını ve mağaraya en az etki edecek şekilde mermer ocağının yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Mermer ocağının çıkardığı titreşimler, bu narin yapıdaki sarkıtların kırılmasına sebep oluyor. Etrafımızda da, yerde de çok fazla sarkıtın yerde olduğunu görüyoruz. Bunun sebebi mermer ocağı ve depremler olabilir. Mağaranın korunması açısından bizim garantici yaklaşmamız lazım” ifadelerini kullanmıştı.

DAMLATAŞ’TAN DAHA ZENGİN


Mağaranın öneminden de bahseden Özgür, “Mağarada yüzlerce binlerce sarkıt ve dikit var. Damlataş Mağarası'nı biliriz mesela sarkıt ve dikit anlamında çok zengin olduğunu. Buranın tek bir salonu Damlataş Mağarası'nın bütün sarkıt ve dikitlerine sahip. Burada birkaç salonda bu Damlataş Mağarası'nı katlayacak kadar, sarkıt dikit sayısına ulaşıyoruz. Bazı yerlerde tahrip edilmiş sarkıt ve dikitler gördük. Definecilere karşı korunması gerekiyor. Çevredeki maden tehdidine karşı korunması gerekiyor. 105 metre yarıçaplı bir dairenin içinde dolaşıyor. Uzanımı ise girintili çıkıntılı dolaşımlı bir şekilde 450 metre. Yükseklik girişi ile en derin noktası arasında 40 metrelik fark var” demişti.

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN CANLI KALINTILARI MEVCUT


Mağaranın hem bir tabiat varlığı olarak, hem de kültür varlığı olarak korunması gerektiğine vurgu yapan Özgür, “Burada eski Yunan ve Bizans medeniyetine bazı kalıntılar var. Burada kil çıkarıldığı söyleniyor. Bazı rivayetlere göre sığınak olarak kullanıldığı söyleniyor. Mağaranın içinde zaten arkamda da görüyorsunuz, sayısız sarkıt ve dikitler var. Çeşitli oluşumlar var. Nesli tükenmekte olan bazı canlıların burada kalıntıları var. Anadolu koyunu ve bizon izlerine rastlamak mümkün. Hayvanlar avladıkları otçulları buraya taşıyıp burada tüketiyorlardı. Bu sebeple çok zengin bir fosil kaynağı mevcut” şeklinde konuşmuştu.

EGE BÖLGESİ'NDE EN ZENGİN OLUŞUMA SAHİP BİR MAĞARA


Özgür, sözlerini, “Ege Bölgesi'nde gördüğüm mağaranın büyüklüğüne oranla en zengin oluşuma sahip mağara sanırım bu. Bitki kökleri var. Mağaranın tamamı yüzeye çok yakın ve su sızma olanağı çok fazla bu sarkıt ve dikit sayısını arttırmış. Bu mağara daha derinde olsa bunları bu kadar göremezdik. Dezavantajı yüzeydeki her titreşimden etkileniyor. Mağaranın içindeki sarkıt ve dikitlerin kırılmasına sebep olabilir” şeklinde sonlandırmıştı.

HEM JEOLOJİK, HEM BİYOLOJİK ÖNEM TAŞIYOR


İçerisinde sarkıt ve dikitlerle birlikte ve çok fazla galerisi bulunan mağarada bir sarkıtla dikitin birleşmesinin 1 milyon yıl aldığı tahmin ediliyor. Günümüzden 250 milyon yıl öncesine tarihlenen bir jeoloji harikası olan Sırtlanini Mağarası bugün hem arkeolojik hem de paleontolojik değerleriyle turizme açılmak için heyecanla bekleyen bir turizm değeri olma özelliği taşıyor. Sarkıt ve dikitlerin bulunduğu bu mağaranın toplam uzunluğunun 450 metre olduğu kaydedilirken giriş seviyesinden sonra ulaşılan en derin yerin 40 metre yükseklikte olduğu biliniyor. Mağara jeolojik olduğu kadar biyolojik önem de taşıyor.

VALİLER GÜNDEME TAŞIDI


1990 yılında dönemin Valisi Recep Yazıcıoğlu tarafından turizme kazandırılmaya çalışan ancak tayininin çıkmasının ardından hiçbir çalışmanın yapılmadığı kaydedilen Sırtlanini Mağarası 2007 yılında da yine bir vali ile gündeme geldi. Dönemin Kaymakamı ve Belediye Başkanı, Aydın bürokrasisi ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile mağarayı incelemeye gelen dönemin Aydın Valisi Mustafa Malay, incelemeler sırasında mağarada kaybolmuştu.