Palamutçuk Mahallesinde 26 Ocak 2019 tarihinde üst üste gelen siren sesleri ilçede paniğe sebep olurken telsizlerden önce yangın sonra intihar olayı duyulmuş ardından bu iki olayın bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştı. 112 ve itfaiye ekipleri yağmurun ardından iyice bozulan yol sebebiyle yangın alanına 4 kilometre yürüyerek ulaşabilmişti. İlçe tarihinin gördüğü en acı olaylardan biri olan bu aile faciasında ilk bilgiler, bilinmeyen bir sebeple evi yanan bir babanın çocukların ateş içinde kalmasına dayanamayarak intihar ettiği şeklindeydi. Basın mensupları da ilk olarak haberi bu şekilde servis ederken gerçek çok kısa bir süre sonra anlaşılmıştı. Baba Aybars Özkan, eşiyle yaşadığı bir sorun sebebiyle bir anlık sinir krizi geçirmiş ve evini ateşe vermişti.

"TORUNUM İÇİN YAŞIYORUM"

Baba Aybars Özkan, evini ateşe vermesinin ardından "tavşan vuracağım" diye komşularından aldığı tüfekle evinden 2 kilometre uzakta intihar ederek yaşamına son vermişti. Anne Urkiye Özkan alevlere rağmen son anda o zaman 7 yaşında olan Fatih’i kurtarabilmiş, 10 yaşındaki Gökhan ise alevlerin arasında kalmış, olay yerinde yaşamını kaybetmişti. Kendi hayatı pahasına bir oğlunu kurtarabilen Urkiye Özkan, Ankara’da tedavisi sürerken 5 ay sonra vefat etmişti. Hayatta kalan tek torunu Fatih’e sahip çıkmak için hayata tutunmaya çalışan Dede Ziya Özkan, acı olayın ardından 21 ay sonra yaşamını yitirdi. Ziya Özkan’ın bu olayın ardından hastalandığı, önce toparlasa da hastalığının yeniden nüksettiği öğrenildi. Hastanede ameliyatın ardından enfeksiyon kaptığı bilgisi verilen Ziya Özkan, Palamutçuk Mahalle Caminde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Dede Ziya Özkan, ilçe protokolünün kendilerini evlerinde ziyaret ettiği bir gün, “Ben ayrılamam, beni ayakta tutan torunum, Fatih. Ben onunla onun için yaşıyorum” sözleriyle duygulandırmıştı.

“ÖLENE KADAR ÇİLEYLE GELİP GEÇECEĞİM”

Yaşanan acı olay sebebiyle dünyası başına yıkılan Dede Ziya Özkan Mart 2019’da Ses Gazetesine verdiği demeçte hayatını kaybeden torunu için, “Savcı yüzü yandığı için iyi niyetle göstermek istemedi. Saygı duyuyorum. Ben torunumu elinden ayağından bile tanırdım. Çünkü okula gittiği için köyde benim yanımda kalıyordu 2 yıldır” ifadelerini kullanmıştı. O dönemde her şeyden habersiz hastanede tedavisi devam eden torunu Fatih için ise Ziya Özkan, “Hep yalan söylüyoruz çocuğa. Abim nerede diyor. Köyde okulda diyoruz. O yara almamış mı diyor? Buraya gelince bu çocuk bana abisini soracak. Al dayanabilirsen dayan. Ben anamdan böyle doğmuşum. Ölene kadar bu çileyle gelip geçeceğim. Bir gün yüzüm gülmedi, Allah beterinden saklasın, ha bire böyle" şeklinde konuşmuştu.