Pandemi nedeniyle yaşanan belirsizliğin velilerde kaygıya neden olduğunu kaydeden Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, pandemi döneminde başlayan yeni eğitim öğretim yılı, yeni normalde kampüs yaşamı ve uzaktan eğitimle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“EĞİTİMİN KALİTESİNİ İÇERİĞİ BELİRLER”


Velilerin hem yüz yüze eğitim hem de uzaktan eğitim konusunda kaygılarının anlaşılabilir olduğunu söyleyen Dağ, bu kaygıları gidermek için planlı hareket etmenin ve her aşamada veliyi bilgilendirici içeriklerle desteklemenin önemini vurguladı. Yüz yüze ve online eğitimin farklı dinamikleri olduğunu ifade eden Dağ, “Koşullar ne olursa olsun eğitimin kalitesini içeriği belirler” dedi. Dağ, “Pandemi dönemi bir kez daha gösterdi ki eğitim ve sağlık toplumlar için vazgeçilmez iki unsur. İkisinde de kesinti, duraksama, aksama olamaz” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUKLAR TEDBİRLERE UYMAKTA YETİŞKİNLERDEN DAHA BAŞARILI”


Tüm tedbirlerin titizlikle uygulandığı kampüs yaşamında yüz yüze eğitimin güvenle devam edeceğini ve 17 Ağustos’ta Bahçeşehir Koleji anaokullarında yüz yüze eğitime başlandığını dile getiren Özlem Dağ, Mart ayından bu yana her an yüz yüze eğitime geçilebilecek şekilde kampüs hazırlıklarını tamamladıklarını belirtti. Tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçmeye de hazır olduklarını söyleyen Özlem Dağ, Bahçeşehir Koleji yöneticileri ve Bahçeşehir Üniversitesi akademisyenlerinden oluşturdukları “Bilim ve Danışma Kurulu” tavsiyeleri ve gözetimiyle belirlenen önlemlerin, kampüslerde titizlikle uygulandığını vurguladı. Anaokulu öğrencilerinin yeni normalde sağlık ve hijyen kurallarına uyma konusunda oldukça başarılı olduğunu belirten Dağ, bu konuda çocukların yetişkinlere göre daha kuralcı ve dikkatli olduğunun altını çizdi. Anaokulu öğrencilerinin yüz yüze eğitim için kampüslere dönmesinin öğrencilerin psikososyal gelişimleri için de olumlu etkileri olduğunu söyleyen Özlem Dağ, sözlerine şöyle devam etti: “Okul öncesi dönemin telafisi yok. Sağlıklı, mutlu ve sevgi dolu bir okul ortamında ‘yeni normale’ geçişi öğretmenleri ve arkadaşlarıyla deneyimlemeleri öğrencilerimizin psikososyal gelişimi için de yararlı. İnanılmaz bir gelişimin ve değişimin yaşandığı bu dönemde çocuğun kendi potansiyelini ve merakını destekleyecek farklı yetişkinlerin, yaşıtı çocukların ve uygun ortamın olması büyük bir şans. Uygun pedagojik ortamın sağlandığı okul ortamı, çocukların ihtiyaç duydukları destekleyici psikososyal ortamı sağlıyor. Kampüslerimizde aldığımız tüm tedbirleri, yaş gruplarına özel içeriklerle öğrencilerimizin de en iyi şekilde benimsemesi için çalışıyoruz.”

“DEĞERLİ VELİLERİMİZİ ANLAMAK MÜMKÜN”


Uzaktan eğitim, özel okul velileri arasında da çeşitli tartışmalara neden olduğunu kaydeden Dağ, “Uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutamayacağını düşünen velilerle, uzaktan eğitimde çocuklarının daha konsantre çalıştığını söyleyen veliler arasında farklı görüşler dile getiriliyor. Uzaktan eğitim konusuna mesafeli yaklaşan velilerin bakış açılarını değiştirme ve bu konuda soru işaretlerini giderme görevinin eğitim kurumlarına düşüyor. Değerli velilerimizi anlamak mümkün. Onlar için eğitim öğretim, okulla özdeş kavramlar. Hemen bütün yetişkinler gibi onlar da eğitim öğretim etkinliğini hep okul çatısı altında yaşadılar, gördüler. Zihinlerine böyle bir algının yerleşmiş olması doğal. Pandemi sürecinin uzaması ve sürecin sonu hakkındaki karamsar öngörüler, bu süreçte eğitim adına zihinlerinde yeri olamayan online uygulamalar, velilerin tedirginliklerinin hoşnutsuzluğa dönüşmesine ve belki de haksızlığa uğradıkları düşüncesinin doğmasına yol açıyor. Çocukların evde olmaları fakat okula gidiyormuş gibi internet üzerinden eğitim almaları, bazı gerçeklerin görülmesine engel olabiliyor. Bu yanılgının özünde, özel okuldaki eğitimin önemli masraflarla gerçekleşmesine karşın, online eğitimin çabasız ve masrafsız olduğu sanısı yer alıyor” şeklinde konuştu.

“ÖNCÜ BİR EĞİTİM KURUMUYUZ”


“Online eğitim, şu günlerde bir zorunluluk olmasaydı bile çağın gerçeği” diyen Özlem Dağ, online eğitimin ardında uzun öğrenim ve uzmanlık süreçlerinden geçmiş değerli kadroların; bilgi, beceri, deneyim yüklü öğretmen ve öğretim üyelerinin görev yaptığı; ileri teknolojik donanımların kullanıldığı çok büyük dikkat ve özenle gerçekleştirilen bir sistem olduğunun altını çizdi. “Bahçeşehir Koleji olarak, bugün zorunluluk gibi duran ve geçmişteki çoğu başlangıçlar gibi yadırganan bu sistemi, zorunluluk olmaktan çıkarıp tercih sebebi kılan öncüler olmak amacıyla uzun zamandır çalışıyoruz” diyen Dağ, “Gelecekte daha yaygın biçimde kullanılacağını bildiğimiz bu sistemde her gün daha zengin içerikler yaratıyoruz. Bu konuda öncü bir eğitim kurumuyuz ve bu öncülüğün ülkemizin eğitimine de büyük kazançlar sağlayacağını düşünüyorum. Bugün, özel okulların tüm birimleri, online eğitimi gerçekleştirmek için okullarında, kampüslerinde sağlık kuralları çerçevesinde görev yapıyor. Bu sistem sadece ekranda ders anlatma faaliyeti değil. Binalarımızın temizliğinden enerji tüketimine kadar hemen her alanda çalışmalar sürüyor. Başarılı bir uzaktan eğitim sürecinin arkasında altyapı yatırımları, büyük bir bilgi birikimi ve emek var” şeklinde konuştu.

“UZAKTAN EĞİTİMİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ”


Özlem Dağ, pandemi önlemleri kapsamında Mart ayında tam zamanlı uzaktan eğitime geçildiği haberini aldıkları andan itibaren atacakları her adımı eksiksiz olarak bildiklerini ifade etti. Eğitimde dijitalleşmeye 12 yıldan bu yana yatırım yaptıklarını söyleyen Dağ, 5 yıldır da Metodbox uygulamasının üzerinde çalıştıklarını vurguladı. 5 yılda 20 milyon TL yatırımla kurulan ve şu an itibarıyla İstanbul ve Ankara’da teknoparklarda 100’e yakın mühendis ve yazılımcının çalıştığı Metodbox ile aynı anda 150 bin öğrenciye uzaktan eğitim verdiklerini kaydeden Dağ, “Metodbox ile Kişiye Özgü Öğretim Modeli’mizi (KÖM) yapay zekâ tabanlı hale getirerek geleceğe taşıdık. Uzaktan eğitim sürecinde de Metodbox ile çok başarılı sonuçlar aldık. Bu başarının bir ayağında güçlü öğretmen kadromuz var. Diğer ayağında ise İstanbul ve Ankara’daki Teknopark’larda çalışan yazılımcı ve mühendis kadromuz var. Özellikle pandemi sürecinde bu arkadaşlarımız canla başla çalışarak uzaktan eğitim sürecimizin sorunsuz geçmesi için çalıştı. Şimdi bu ekiple birlikte, eğitim entegrasyonu olan ilk yerli görüntülü konuşma uygulamamız SeeMeet’i ortaya çıkardık. İsmini 7. sınıf öğrencilerimizden Elif Naz Öztürk’ün koyduğu ve bizim de hemen benimsediğimiz SeeMeet’i nisan ayından bu yana kullanıyoruz. Cumhurbaşkanlığımız da yayımlanan genelge ile bilgi güvenliği risklerinin ve tehditlerinin ortadan kaldırılması, kullanıcı bilgilerinin Türkiye dışına çıkarılmaması için yerli yazılım kullanılması gerektiğini belirtiyor. Biz de yatırımlarımızı ve bilgi birikimimizi ortaya koyarak bu hedef için önemli bir adım atıyoruz” diye konuştu.

“UZAKTAN EĞİTİMİN KALİTESİNİ DE İÇERİĞİ BELİRLER”


SeeMeet, Metodbox ve yayınlarıyla birlikte 360 derece bir akademik süreç yürüttüklerini söyleyen Dağ, “Uzaktan eğitimin kalitesini de içeriği belirler. Öğrencilerimizin tüm derslerinin materyallerine ve videolarına erişebileceği yapay zekâ tabanlı kişiye özgü dijital öğrenme platformumuz Metodbox, kendi öğretmenleriyle canlı derslerini gerçekleştirecekleri görüntülü konuşma platformumuz SeeMeet ve yayınlarımız ile 360 derece bir akademik süreç yürütüyoruz. SeeMeet ile öğrencilerimize, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla daha verimli etkileşime girebilecekleri bir platform sunuyoruz. SeeMeet’i diğer görüntülü görüşme platformlarından ayıran en önemli nokta, eğitim odaklı olması ve Metodbox dijital eğitim platformu ile tam uyum içerisinde çalışması. SeeMeet ve Metodbox birlikteliği, dijital okul ortamının ihtiyaçlarını tek bir uygulama içerisinde toplayarak, kullanıcıların farklı uygulamalar kullanma ihtiyacını ortadan kaldırıyor ve ‘uzaktan eğitim yakından takip’ alanında ciddi bir değişim başlatıyor” dedi.