Aydın, Denizli ve Manisa özelinde, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından jeotermal kaynakların kullanımı ve etkileri hakkında “Taslak Kümülatif Etki Değerlendirme Raporu” geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Rapor hakkında açıklamalarda bulunan CHP Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Süleyman Bülbül, raporun tarafsız olmayacağını daha önce de ifade ettiğini belirterek, “Bakanlıkça yürütülen bu projenin çıktılarının jeotermallerin kapatılması gerektiğini ortaya koyması gerekirken, JES projelerini yürüten şirketlere yeni teşvikler, yeni yatırımlar öneriyor” diye konuştu.

“BAKANLIK KANITLADI”

Bülbül, projenin bölgenin kümülatif değerlendirilmesinin yapılması amacıyla başlatıldığını belirterek şunları söyledi: “Ancak proje paydaşlarından biri, JES'lere kredi veren kurum, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası olduğundan raporun tarafsız olması imkansız nitelikteydi. Raporun yayımlanmasının ardından bu görüşümüzün yanlış olmadığını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanıtlamış oldu. Raporu incelediğinizde bölgenin tarım, hava kirliliği ve koku, arkeolojik sahalar, yeraltı ve yerüstü suları, turizm, halk sağlığı gibi pek çok başlık altında incelendiğini görüyorsunuz. Bu başlıklar altında JES’lerin zararları yer yer ortaya koyulmuş. Ama zararların telafi edilmesi için projelerin durdurulması gerektiği hakkında herhangi bir açıklama bulamıyorsunuz. Hemen hemen her inceleme başlığı altında, zararların giderilmesi için yeni yatırımlar, yeni araştırmalar yapılması gerektiği tespit edilmiş.”

“HALK SAĞLIĞI MI ÖNEMLİ, ŞİRKETLER Mİ?”

CHP’li Bülbül, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Oysa yapılacak şey çok basittir. Birincisi, planlanan santrallerin süreçlerinin durdurulması gerekir. İkincisi işletmede olan JES’ler sıkı bir şekilde denetlenmeli ve mevzuata uygun olmayan kapatılmalıdır. Üçüncüsü ise bölgenin ihtiyacı dahilinde stratejik planlar oluşturulmalıdır. Bir yatırımın verdiği zararı, başka bir yatırımla çözmeye kalkışamazsınız. Örneğin, Aydın’da yıllardır yaşanan koku sorununu çözmek için yeni yatırım ihtiyacı öngörülmüş. Bu konu hakkında yapılması gereken idarenin denetimidir. Kamu kaynaklarını etkin kullanmak, şirketleri denetlemek, halk sağlığını korumak bu kadar zor mu?”

“AKP İKTİDARI TEŞVİKLERE DOYAMIYOR”

CHP’li Bülbül, konuşmasının devamında, “Bakanlığın bu projeyi yürütme amacı bölgeyi iyileştirmek hatta kurtarmak değil, şirketlerin önünü daha fazla nasıl açabiliriz sorusunun cevabını bulmak. Öyle ki kümülatif etki değerlendirmesi yürütülen bir proje raporunun, ‘Azaltım Önlemleri ve Öneriler’ başlığında, ‘Tesislere verilebilecek destekler’ hakkında öneriler bulunuyor! Önerileri incelediğinizde JES’lerin verdiği zararların yanında tüm bunlar gülünç kalıyor. Maliyetlerin azaltılması için yeni teşvik programlarının uygulamaya alınması, kredilerin yaygınlaştırılması, KDV ve ÖTC muafiyetlerinin getirilmesi öneriler arasında” ifadelerini kullandı.

“ÇİFTÇİLER ZORLUK İÇİNDEYKEN ŞİRKETLERİN ÖNÜ AÇILIYOR”

Bülbül, açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Şirketler zaten denetimsiz ve çevresel yükümlülükleri olmaksızın çalışıyor. Halihazırda alım garantisi mevcut. Kazanılan gayrisafi hasılatın sadece yüzde 1’ini devlete ödemekle yükümlülüler. Ama bunlar da yetmiyor, teşviklere kredilere doyamıyorlar. Çiftçiye baktığımızda verilen destekler bir hiç oranında. Bugün Aydın’daki tarım arazilerinin yüzde 27,69’u ipotekli durumda. Son 14 yılda Aydın’da 17,11 oranında tarım alanı kaybedildi. Düşen rekolteler, artan maliyetlerle birlikte çiftçiler büyük zorluk çekiyor. Durum böyleyken, Bakanlığın oluşturduğu Kümülatif Etki Değerlendirmesi adı altında bir raporda bile, çiftçinin değil, Aydın’ımıza bitmek bilmeyen zararlar veren şirketlerin önü sürekli açılmaya çalışılıyor.”