12 Eylül’nün tarihe kazınan kara bir leke olduğunu ifade eden Alıcık, “Demokrasi ile Türk Milliyetçiliği ikiz kardeştir’ felsefesi ile 51 yıllık şerefli mazisinde demokrasi mücadelesi veren, demokrasinin sürdürülebilir ve güvenilir olması için bedeller ödeyen Türk Milliyetçileri ve Ülkücülerin kutlu kalesi Milliyetçi Hareket Partisi, TBMM’nin işlemez hâle geldiği dönemlerde sorumluluk üstlenmiş, demokrasinin önündeki tıkaçları büyük bir ustalıkla ve titizlikle açmayı bilmiştir. ‘En güçlü silah, fikir; en güçlü fikir, Türk Milliyetçiliğidir’ şuuruyla üniversitelerimizde hem kendilerini hem de Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş temiz vatan evlatlarını kökü dışarıda bulunan fikir akımlarından, bunların terörist yapılanmalarından korumak isteyen Türk Milliyetçileri şehit edilmeye başlanmıştır. Fikrinden başka silahı bulunmayan pek çok Ülküdaşımız ilki Ruhi Kılıçkıran olmak üzere vahşice şehit edilmiştir. Yapılan sözde yargılama sonucunda Ülküdaşlarımız Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu, Halil Esendağ, Selçuk Duracık idam edilmiş, nice dava arkadaşımız çeşitli cezalara çarptırılmış ve bazıları da yargılanma sona ermeden ilahi rahmete kavuşmuşlardır” dedi.

15 TEMMUZ’DA KAYBETTİLER


“Cezaevlerini taş medrese, Hazreti Yusuf’un uğradığı iftiraya mülhem Yusufiye bildik” diyen Alıcık, şunları söyledi: “Zalimlerin bir hesabı varsa şüphesiz ki Allah’ın hesabı en güzel hesap, adaleti en güzel adalettir’ dedik. Vatan, millet aşkıyla çilehanelerde çile doldurduk ancak kalplerimize ümitsizliğin zerresi giremedi. Biz, devleti ele geçirenlerin kurduğu göstermelik cunta mahkemelerinde İstiklâl Marşı’nı haykırarak milletin istiklâline sahip çıkanlarız. Biz, ya İstiklâl ya ölüm parolasıyla ölümü öldürenleriz. Biz, varlığını Türk varlığına armağan edenleriz. Biz, celladından helallik isteyen, geride kalanlarımıza davamızı miras bırakanlarız. Biz Türk milletinin kendi dikeni ile kanayan gülleriz. Biz, geceyi aydınlatan umut ışığıyız. Biz, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’iz. Ne 12 Eylül öncesini ne de kahpe 12 Eylül’ü unuttuk. 12 Eylül öncesindeki haklı mücadelemizin meyvelerini candan aziz bildiğimiz Türk milletinin toplamasına müsaade etmeyip ‘Bizim çocuklar kazandı’ diyerek geleceğimizi çalanların gayrimeşru çocukları 15 Temmuz’da bu sefer kaybetti.”

KARA EYLÜL AYDINLIĞA BOĞULSUN


12 Eylül’ün unutulmaması gerektiğinin altını çizen Alıcık, “Sayın Genel Başkanımız , Liderimiz Devlet Bahçeli beyefendi önderliğinde Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in duruşu Türk milletimize güven, cesaret vermiştir, vermeye de devam edecektir. Türkiye artık nereden bir saldırı, Türk milletini dize getirmek isteyen bir kalkışma gelecek diye beklemek yerine millî ülküleri ışığında büyük, güçlü Türkiye’yi kurma yolunda önemli adımlar atmaktadır. 12 Eylül'ü unutmak kendini inkâr etmektir. Başta Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş olmak üzere ebedîyete irtihal etmiş dava arkadaşlarımızın, gerek 12 Eylül öncesinde verdikleri destansı mücadelede şehadet şerbetini içen, gerekse 12 Eylül’ün idama reva gördüğü her biri ışığımız olan 9 yiğit Ülküdaşımızın ruhları şad, mekânları cennet olsun. O günleri yaşayan ve bugün hayatta olan kıymetli Ülküdaşlarımıza Allah sağlıklı ömürler versin. Kara Eylül, bir elinde bilim, diğer elinde ahlak ve erdem olan Türk Gençliğinin aydınlığında boğulsun” diye konuştu.