Söke’de 2014 yılında verimli tarım arazilerine, tarımsal amaçlı depo olarak kurulmalarının ardından çırçır fabrikasına dönüştürülen ve bu nedenle de dava konusu olan işletmelerle ilgili nihai sona yaklaşılıyor. Gelinen süreç dahilinde, geçtiğimiz yıl faaliyetleri durdurulan söz konusu çırçır fabrikalarıyla ilgili işletme sahiplerinin, kararın iptali için İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptıkları istinaf başvurusu da reddedilirken yargı sürecinin önümüzdeki günlerde tamamlanmasınaysa kesin gözüyle bakılıyor.

NİHAİ KARAR MERAK UYANDIRIYOR

Halihazırda devam eden yargı sürecinin işletme sahiplerinin aleyhine sonuçlanmasıyla birlikte Söke’de verimli tarım arazilerine hukuka aykırı yollarla kurulan ilgili çırçır fabrikalarının aynı zamanda yıkımının da gündeme gelmesi beklenirken, 131 No'lu Söke TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifi’nin 2014 yılında kooperatif ortaklarının şikayet dilekçelerine istinaden verimli tarım arazilerinin işgaline karşı başlattığı hukuk mücadelesinin ülke çapında da emsal niteliği taşıyacak olması da, bu bakımdan ayrı bir önem arz ediyor. İşletme sahiplerince Danıştay’a temyiz yolu açık olan davaya ilişkin önümüzdeki süreçte verilecek olan nihai karara, başta Tarım ve Orman Bakanlığı, bölgedeki ve Söke’deki çırçır işletmelerinin yanı sıra kooperatif ortaklarıyla üreticiler nezdinde de dikkat kesilirken, ilgili mahkeme tarafından ne yönde karar verileceğiyse büyük merak uyandırıyor.

SON SÖZ DANIŞTAY’DA

Söke’de 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nden önce Aydın Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nden tarım arazilerinde tarımsal amaçlı depo olarak kullanmak üzere izin alan ve bu amaç dışında kullanmayacakları taahhüdünde bulunan bazı işletmeler, taahhütlerine aykırı olarak daha sonra kapatılan belde belediyeleri ve ilçe belediyesi ile kapatılan İl Özel İdaresi’nden ruhsat alarak tarımsal amaçlı depoları pamuk çırçır fabrikasına dönüştürmüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığındaki 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin 2005 yılında çıkardığı ‘Toprak Koruma Kanunu’na rağmen, dönemin Aydın Valisi Erol Ayyıldız ile bazı 24. Dönem AK Parti Aydın Milletvekillerinin de müdahil olmasıyla İl Toprak Koruma Kurulu’ndan hukuka aykırı bir şekilde 3 ret oyuna karşılık 6 kabul oyuyla onay verilen çırçır fabrikaları için kader anı yaklaştı. Söke’de çiftçilerin de tepkisini çeken gelişme üzerine 2014’te 131 No'lu Söke TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifi ortaklarının şikayet dilekçelerine istinaden dava açılan çırçır fabrikalarıyla ilgili nihai karar, edinilen bilgilere göre önümüzdeki süreçte verilecek. Geriye dönük olarak işletme sahiplerinin İmar Barışı’ndan da yararlanamadığı mevzuata aykırı kurulan çırçır fabrikalarıyla ilgili olarak Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 2018 yılında hukuka uyarlık görülmediği yönünde verdiği karar, Danıştay tarafından da uygun görülürse ilgili çırçır fabrikalarının yıkılmasının da önü açılacak.

EMSAL NİTELİĞİ TAŞIYACAK

Öte yandan sözde kamu yararını öne sürerek ilgili kanun ve mevzuatın arkasından dolanan söz konusu çırçır fabrikalarıyla ilgili gelişmeler, Söke’de tarım camiası tarafından da dikkatle takip edilirken, gelinen süreç noktasında işletme sahiplerince sürekli 2014’teki İl Toprak Koruma Kurulu’nun 3 ret oya karşılık siyasi saiklerle 6 oyla alınan hukuka aykırı onayı öne sürmeleriyse gayriciddi bulunuyor. Öne sürülen Toprak Koruma Kurulu kararına, Aydın Ziraat Mühendisleri Odası, TEMA Vakfı Aydın İl Temsilciliği ile Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından da şerh konulmasının yanı sıra Adnan Menderes Üniversitesi’nin de geçtiğimiz süreçte konuyla ilgili hazırladığı raporda da Söke Ovası’ndaki verimli tarım arazilerine çırçır fabrikası kurulmasına karşı yönde görüş belirttiği de biliniyor. Ayrıca geçtiğimiz süreçte Söke Belediyesi’nce karayolları sınır ihlali nedeniyle de ceza kesilen davalık bir çırçır fabrikasının, davayla ilgili bilirkişi heyetinin incelemelerde bulunmasının hemen ardından Söke-Bağarası karayolu üzerindeki işletmenin tamamında çelik konstrüksiyon kaplama çalışması başlatmasına dönük tepki ve şikayetler de hafızalardaki yerini koruyor. Halihazırda yargı süreci devam eden 2014 yılında açılan dava, 6 yıllık süreç sonrasında verimli tarım arazilerinin işgalinin önüne geçilmesi yönünde olumlu sonuçlanırsa aynı zamanda emsal niteliği taşıyacak olması itibariyle de söz konusu sorunun çözümüne ilişkin ulusal ölçekte farklı bir boyut daha kazandırıyor.