Muğla’da vahşice öldürülen 27 yaşındaki Pınar Gültekin cinayetiyle ilgili açıklama yapan Gürer, gencecik bir kadının daha hayatının baharında hayattan koparıldığını söyledi. “Neden kadınlarımız ölüyor?” diyen Gürer, “Yine bir kadın cinayeti. İlk değil, son da olmayacak. Pınar Gültekin 27 yaşındaydı. 16 Temmuz günü ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından vahşice öldürüldü. Katil zanlısı ifadesinde kıskançlık dedi. Yani birçok kadın cinayetinde olduğu gibi. Pınar’ın ona saldırdığını, sinirlendiğini söyledi. Allah bilir mahkemede de ağır tahrik altında olduğu için ceza indirimi ister. Takım elbisesiyle gelip pişmanım der, iyi hal indirimi ister. Oysaki Pınar Gültekin bugün yaşasaydı özgürce gülecekti. Belki bir kadın cinayeti haberi okuyacak, neden diye düşünecekti. Evet neden kadınlarımız öldürülüyor? Neden gencecik kadınlarımız hayatlarının baharında hayattan koparılıyor. Neden? Devletimizin en büyük görevi vatandaşlarının can güvenliğini sağlaması değil mi? Kadınlarımızı niye koruyamıyoruz? Ülkemizde her 10 kadından 4'ü fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. Sadece 2019 yılında 474 kadın öldürüldü. 474 can hepsinin annesi babası ve kardeşleri vardı. Birçoğu anneydi. Ne acı ki kendi çocuklarının önünde, kendi evlerinde katledildiler. 2020 ocak-haziran ayları arasında 118 kadın erkekler tarafından öldürüldüler” dedi.

KADINLARI YAŞATALIM


Kadınların cahilce ve saplantılı fikirlerle, öldürüldüğünü dile getiren Gürer, şunları kaydetti: “Öldürülen kadınlarımız ‘ya benimsin ya kara toprağınsın’ diyen zihniyet. Kadının bedeni ve hayatı hakkında söz sahibi olduğunu düşünen zihniyet. Yani Toplumsal cinsiyet eşitliğini içine sindiremeyen zihniyet tarafından öldürüldüler. 2019 ekonomik formuna göre Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde 153 ülke arasında 130. sırada durum vahim. Oysa ki İstanbul sözleşmesine ilk imza koyan ülkeler arasındayız. Bir raf dolusu kanunuz, adalet ve içişleri bakanlığının yayımladığı genelgelerimiz var. Uygularsa birçok kadınımız belki de şu anda yaşıyor olacaktı. Biz kadınlar her gün her yerde haykırıyoruz ‘ölmek istemiyoruz’ diye. Sesimizi duymuyorsunuz. Türkiye bu konuda kör, sağır ve dilsiz. Kadın Haklarını Koruma Derneği olarak diyoruz ki, eğer kadınlarımızı yaşatmak istiyorsak İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmalıyız. İstanbul Sözleşmesi kadını yaşatır. İstanbul Sözleşmesi demek; kadınların şiddetten arınmış yaşama haklarını sağlamak ve korumak üzere tedbir almaktır. İstanbul Sözleşmesi; şiddetin önlenmesi ve etkin kovuşturma demektir. 7/24 yardım hattı kurmak demektir. İstanbul sözleşmesine sahip çık, kadını yaşat demektir.”

“BİR SAYFAYI KADIN CİNAYETLERİNE AYIRALIM”


Basın emekçilerinden İstanbul Sözleşmesine veya kadın cinayetlerine yer verilmesini istediğini ifade eden Gürer, "Tüm basın emekçilerime sesleniyorum. Kadın basın emekçilerine sesleniyorum. Bana bir şey olmaz demeyin. Her an her kadının bunları yaşayabileceğini unutmayın. Lütfen kadına şiddeti, kadın cinayetlerine sesiz kalmayalım. Adını bile duymadığımız kadınlar şiddete maruz kalıyor, ya da öldürülüyorlar. Yaşama hakları ellerinden alınıyor. Gelin birlik olalım. Aydın yerel basını olarak tüm gazeteler 16 Temmuz 2020 Perşembe günü öldürülen Pınar Gültekin için 23 Temmuz Perşembe günü bir sayfa ya da bir köşeyi ya da sadece bir haber olarak. Kadın cinayetlerine ve İstanbul Sözleşmesine dikkat çekelim. Aydın'da farkındalığı artıralım. Dernek olarak biliyoruz ki Aydın'da yerel basınımız hep yanımızda. Bundan sonra da hep olacak. Kadınlarımız sadece bir gün haber olmasını sonra hiç yaşamamış gibi unutulmasına hayır demek için birlik olalım” diye konuştu.