Doğa ve tarihi buluşturan dağ olarak adlandırılan Samson Dağları, benzersiz güzelliği ve gizemli hikayesiyle de her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Oksijen deposu olan Samson Dağları’nı gezen turist ve doğaseverler, mükemmel bir doğa harikasının içinde tarihi bir yolculuğa çıkıyor. Samson Dağları’nın gizemli öyküsünü anlatan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, “Tarihin babası Heredot’un Panionion’da toplanan İonlardan bahsederken “Kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimde kurmuşlardır” diye bahsettiği yerlerden biri, antik adı Mykalea olan Samson Dağları’dır. Kuşadası’nın en güzel doğal peyzajına, eşsiz bitki örtüsüne, zengin yaban hayatına sahip bu dağlar, aynı zamanda antik dönemin insanlık miraslarını barındırıyor. Milli Parkın Dilek Yarımadası bölümünün dışında kalan ancak ekolojik ve coğrafik açıdan devamlılık arz eden bu bölge, doğa ve tarihle iç içe. Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz Bitki Coğrafyasının bitkilerini ve bu coğrafyalara özgü fauna türlerini burada görebilmek mümkündür. Aynı zamanda diğer komşu dağlara ekolojik koridor sağlayan önemli bir doğa alanı” dedi.

“TARİHİN AKIŞINI ANLATIR”

Samson Dağlarının gizemli bir coğrafyaya sahip olduğunu belirten Başkan Sürücü, “Her mevsim de özellikle bahar aylarında zengin bitki çeşitliliğinin örneklerini seyretmeye doyum olmaz. Yabani meyveleri, yüzlerce yıllık Anadolu Kestaneleri, yırtıcı kuş türleri ve yaban hayatının zenginlikleri Samson Dağları’nın gizemli coğrafyasında görülebilir. Ağaçların, sarmaşıkların birbirine sarıldığı, bitki topluluklarının iç içe geçtiği bu muhteşem doğa alanında insan, vahşi yaşamın tüm özelliklerini görebilir. Bu coğrafyadaki geçmiş uygarlıklardan kalan binlerce yıllık kültürel mirasların izleri, doğanın içinde tarihin akışını anlatır. Bu miraslardan biri, sur duvarlarıyla çevrili bir Karia yerleşimi olan Melia (Arkaik Panionion) antik kenti. Aslan başlı antefikslerle süslenen Arkaik Panionion Tapınağı’nın 1/3 oranında küçültülmüşünü ve kazılardan çıkarılan eserlerini Aydın Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor” diye konuştu.

“OKSİJEN DEPOSU”

Samon Dağları’nın Aydın’ın en önemli doğa alanı olduğunu kaydeden Sürücü, “Tarihte 12 şehir devleti tarafından kurulan ve Panionion Birliği olarak bilinen, Panionia Festivali ve oyunlarının yapıldığı, toplantıların gerçekleştiği yer, Samson Dağları’nın denize doğru uzanan kuzey yamacında ki Güzelçamlı’da bulunan Panionion’dadır. Samson Dağları’nın kuzeyinde, ayazmaların arasında yer alan, asırlık çınarların ve eşsiz bitki topluluklarının içinde kurulmuş Panagia Kurşuniatissa Manastırı gizemli duruşuyla yıkılmadan günümüze kadar gelmiştir. Doğanın olağanüstü güzellikleri içinde yer alan manastır, 1800’lü yıllara kadar işlevini sürdürmüştür. Dünyada gittikçe yaygınlaşan ekoturizm faaliyetleri için çok önemli bir yer olan bu coğrafya, Aydın’ın en zengin önemli doğa alanı olup, Kuşadası ve Söke’nin oksijen deposudur. Kuşadası’ndan başlayarak Milli Parkın kapısına kadar gelen yapılaşmalar, bölgede maden arayışları ve diğer projeler, bu coğrafya için en büyük tehdit. Doğa ve tarih zengini bu alanın hiçbir koruma statüsü bulunmamaktadır. EKODOSD derneği tarafından Kuşadası’nda düzenlenen çalıştay da, 7 bilim insanı tarafından tüm özellikleri anlatılarak, koruyarak kullanılması ve geleceğe taşınması için, Milli Park sınırlarına dahil edilmesine yönelik bir rapor hazırlanarak, bakanlıklara gönderilmiştir. Tüm vatandaşları bu eşsiz doğa harikası Samson Dağı’na davet ediyoruz” şeklinde konuştu.