Karacasulu emekli öğretmen araştırmacı-yazar Hüseyin Kuruüzüm, Karacasu Büyükdağlı Mahallesindeki Hacret Kahvesinin türküsü ve hikayesiyle Türkiye’nin ikinci Belen Kahvesi olmaya aday olduğunu söyledi. Hacret Kahvesi ile birlikte bu mahallenin kültür dokusunda var olan çeşitli çalışmalardan Kültür Turizm Müdür Vekili Kenan Çiftçi’ye bahsettiğini ve büyük ilgi gösterildiğini ifade eden Kuruüzüm, “Onların ilgisi de bizleri sevindirdi ve cesaretlendirdi” dedi. Büyükdağlı Mahallesiyle ilgili çalışmaları duyduğunda bu mahallenin kültür varlıklarından Karacasu Kaymakamı Ahmet Soley’e bahsettiğini ve Kaymakam Soley’in Büyükdağlı projesini yapacak Mimarları kendisine yönlendirdiğini ifade eden Kuruüzüm, “Karacasu’da Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kitabeleri isimli kitabımızı Karacasu’da ilgili olabilecek yerlere dağıtmamıza karşın restorasyon çalışmaları için Karacasu’ya gelen proje mimar ve mühendislerine mahalle ile ilgili olarak –zannediyorum ki- kültür dokusuyla ilgili hiçbir konu anlatılmamış. Anlatılsaydı kendilerine bunların nereden duyulduğu veya okunduğu sorulurdu. Proje mimar ve mühendislerine ne anlatıldığını hâlâ merak ediyorum! Bu konuyu kasabamızda en iyi değerlendiren Sayın Kaymakamımız oldu. Onun yardımları ve yönlendirmesiyle restorasyon mimarıyla Aydın’da görüştürüldüm. Düşüncelerimi mimara anlattım. Bir de kitap verdim. Ayrıca Aydın İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Kenan Çiftçi’ye dilekçemi, Büyükdağlı Mahallesinin kültür varlıklarıyla ilgili temsili resimlerimi, kitabımı, Hacret Kahvesi’nin mimari özelliklerini, Arap Mustufa Öyküsünü, ayrıca Arap Mustafa türküsünü bir dilekçe ekinde sundum. Umarım unutulmaya yüz tutan kahve, yeniden Karacasu kültür dokusuna kazandırılacak. Arap Mustafa türküsü ve hikayesi ülke çağında gündem gelecek” dedi.

KAHVENİN ÖZELLİKLERİNİ ANLATTI


1970’lere kadar Hacret Kahvesinin Büyükdağlı Mahallesi’nin en önemli toplanma yeri olduğunu ifade eden Kuruüzüm, “Hacı Arap Camiinden indiğinizde kahvenin kapısı sizi karşılar. İki kanatlı bir ahşap kapıdan içeri girilir. Dikdörtgen şeklinde bir yapı. Yerden yaklaşık 40-50 santim yüksekliğinde bir duvar düşünün onun üzeri olduğu gibi ahşap geniş pencerelerle çevrili. Dağa doğru bakan tarafı boydan boya duvar ile kaplıydı. Üzeri ise Karacasu’da bildiğimiz klasik çatı ve tahta tavanlıydı. Dere yüzüne doğru geçtiğinizde giriş kapısının tam karşısında bir kapı daha vardı. O kapıdan da bir metre genişliğinde binayı boydan boya devam eden bir balkon vardı. Bu da dereyi seyir içindi. Ahşap bir balkondu, korkulukları da yine ahşaptı. Güzel bir manzara imkanı sunuyordu” sözleriyle Hacret Kahvesinin özelliklerini anlattı.

“MÜKEMMEL BİR MALZEME VAR ELİMİZDE”


1930’larda yaşandığını tahmin ettikleri ve türkülere konu olan bir cinayetle sonlanan hikayenin bu kahvede geçtiğini kaydeden Kuruüzüm, “Belen kahvesi bir türküyle Türkiye’de ünlenmiştir. Belen nasıl bir Türküyle ünlenip turistik bir yer haline geldiyse biz de Hacret Kahvesinin bu yönünü anlatarak, çeşitli yerlere ulaştırarak buranın bilinen bir yer haline gelmesini sağlayabiliriz. Burası bilinen bir yer haline geldiğinde insanlar akmaya başlayacak. Cinayet olayı ve bunun üzerine yakılan türkü ile bu olayın geçtiği Hacret Kahvesinin canlandırılması ve Karacasu’nun turistik potansiyelinin arttırılması için kullanabiliriz. Bu malzemeyi kaçırmamız gerekiyor. Mükemmel bir malzeme var elimizde. Belen Kahvesini bilmeyen yok. Karacasu’da da Arap Mustufa öyküsü mankenlerle canlandırılabilir. Gelenler orada mevsimine göre badem ağaçları, mevsimine göre yağış ve kar seyrederek oturabilecek. Kahvesini içecek. Bir yeri restore etmek yetmiyor. Oraya hikaye ekleyemezseniz, kültür varlıkları da canlı hale getirilemiyor” dedi.

SADECE KAHVE DEĞİL BİRÇOK DEĞER VAR


Hacret Kahvesi ile birlikte diğer kültür değerlerinden bahseden Kuruüzüm, “Burada bulunan Zerdali Mescidi yıkılmıştır. Tapusu şahıslara ait olan bu yer çocuk oyun yeri olarak kullanılmaktadır. Bilenlerin tarif ettiği şekilde bir küçük mescit yapılabilir ve bu mescidin üzerine de Afrodisias Müzesine teslim ettiğimiz mescit kitabesi monte edilebilir. Küçük Arık, Zerdali Çeşmeleri yerel dokuya uygun restore edilmelidir. Karacasu’da Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kitabeleri isimli kitaptan bu kitabelerin Türkçeleri alınarak restore edilmiş çeşmelerin eski kitabeleri yanına monte edilebilir, kitabeler dillendirilebilir. Küçük Arık Çeşmesi dibinde bulunan geçmişteki Karacasu el sanatlarıyla ilgili olan iplik gasser aharı bulunarak yerine konulabilir. Büyükdağlı Mahallesi’nin içinde bulunan Müftüler Mezarlığı ihya edilmelidir. Bu mezarlık Kurtuluş Savaşı 1. Ve 2. Nazilli Kuvayı Milliye Kongrelerinde kongre divan başkanlığı yapmış olan Müftü Hulusi Özer’in ailesine aittir. Zerdali Çeşmesi ile Zerdali Mescidi arasına yani şimdiki dört yolun merkezine eskiden olduğu gibi bir çınar ağacı dikilebilir. Bu düşüncelerimi Kültür Müdürümüz Kenan Çiftçi Bey’e anlattım. Beni dikkatle dinledi. Anlatılanların ilginç ve değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Benden Hacret Kahvesi’nin fotoğrafını yoksa temsili resmini, Karacasu’da Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kitabeleri isimli kitabını ve bütün bunları bir dilekçe eşliğinde acilen makamlarına sunmamı istedi. Konuyla ilgileneceğini söyledi” ifadelerini kullandı.