Çocukluğunda hobi olarak başladığı el örgüsü işini evlendikten sonra başka bir iş yerinde işçi olarak çalışan eşine katkıda bulunmak üzere yapmaya başlayan İsançlı, 18 yıl önce çocukları küçük olduğu için başka işe gidememesini avantaja çevirdi. El örgüsünü devam ettirirken örgü makinası alan İsançlı, bir süre bir işletme için ördüğü kazak, yelek ve çocuk giysilerini bir süre sonra “neden kendim doğrudan alıcıya satmayayım” diyerek pazarda açtığı tezgahta satmaya başladı. 13 yıl boyunca evinde el emeği göz nuruyla ürettiği ürünleri pazarda tezgaha çıkaran İsançlı, sabit bir yeri olması için hayalini kurduğu dükkana yıllar sonra kavuştu.

EŞİNE DESTEK OLMAK İÇİN BAŞLADI

Çevresindekilerin algısı-vergisi çok diye cesaretini kırdıkları İsançlı’nın dükkan hayali bir pazar arabası sayesinde gerçeğe dönüştü. Tanıdıkları bir pazarcının emekli olmasının ardından işini bırakacağı için satılığa çıkardığı kapanıp açılabilir pazar arabasını eşi Tuncay İsançlı ile satın alan Zeynep Hanım ilçe merkezindeki pazarlar ile birlikte diğer köy pazarlarına da gitmeye başladı. Uzun yıllar başkasının yanında işçi olarak çalışan eşi Tuncay İsançlı’yı da yanına alan Zeynep Hanım satın aldıkları pazar arabasının ardından dükkan hayalini gerçeğe dönüştürdü.

ÖNCE PAZARDA SATTI SONRA DÜKKAN HAYALİNE KAVUŞTU

İki yıl önce Semerciler Sokakta küçük bir dükkan açan İsançlı, bir ay önce dükkanını daha görülür daha ferah bir alana taşıdı. Karacasu Yaylalı Mahallesi Eski Yoğurt Pazarı türbe karşısında öncekinden daha geniş ve önü açık bir dükkanda gerek kazak, yelek, çocuk giysisi, atkı, bere gibi el emeği ürünlerini gerek pantolon, eşofman altı, çekyat örtüsü, halı örtüsü, yorgan, kumaş, nevresim gibi toptancılardan aldığı ürünleri ilçe halkıyla buluşturan İsançlı, açtığı dükkanla da ilçe halkının teveccühünü kazandı. 18 yıldır ördüğü el emeği kazak ve yeleklerin kalitesi, sağlıklı olması ve sağlamlığıyla tercih edildiğini ifade eden İsançlı, “Önceden evde makinede örgü örüyordum. Evlendikten sonra 2002 yılında başladım. Örgüyü d makineyi de kendim 15 gün içinde öğrendim. Yaptıklarımı Denizli’de bir giyim firmasına satıyordum. Yününü veriyordu ben teslim ediyordum. 2 yıl böyle devam etti. Sonra ‘ben yapıyorum, neden kendim satmayayım’ dedim. Pazarda satmaya başladım. İlçede benim ürünlerimi giymeyen kalmamıştır diyebilirim. Sonra hayalini bile kurmakta zorlandığım dükkan isteğim gerçeğe dönüştü” dedi.

ÖRGÜDEN KAZANDIĞI İLE EV YAPTIRDI

Evinde örgü örerek kazandığı ile çocuklarının okumasına katkıda bulunduğunu, evinin ihtiyaçları için de eşinden para almadığını kaydeden İsançlı, “Eşim o dönemde bir iş yerinde işçi olarak çalışıyordu. Çocuklar küçük diye başka yerde çalışmak istemedim. Eşime destek olmak için kendime iş oluşturdum. Para kazanmak istedikten sonra her şey yapılabiliyor. 18 yıldır yapıyorum. 2004 yılında pazarda tezgah açmaya başladım. Orada satarken yerim belli olsun, ilerleteyim istedim. Günde 4-5 tane örebiliyorum. Daha kaliteli ve daha sağlam oluyor. Karacasu’da benim ördüklerimi giymeyen kalmamıştır. 2 katlı ev yaptırdık mesela, evin her metrekaresinde bu örgülerden kazandığım para vardır” dedi.

“EL ÖRGÜSÜNÜ ASLA BIRAKMAM”

Dükkan açsa da el örgüsüne devam edeceğini dile getiren İsançlı, “Bilgisayarlı makine aldım. El örgüsüne onuna devam edeceğim. Örmeyi asla bırakmayacağım. Dükkanımızda yelek, kazak, çorap, pantolon, eşofman altı, çekyat örtüsü, halı örtüsü, yorgan, kumaş, nevresim bulunuyor. Her yaşa ve her kesime hitap ediyoruz. İnsanların ilgisi güzel. Hiç aklıma gelmezdi dükkan açabileceğim. Zaman zaman düşünüyordum ama cesaret edemiyordum. Yerim belli olsun diye açmak istiyordum ama algısı vergisi diye çevremdekiler cesaretimi kırdı. Pazarcılık yapan bir tanıdığımızın büyük bir kamyonu vardı. O işi bırakacağı için devretmeyi düşünüyordu. Biz de onun aracını satın aldık. Diğer pazarlara da gitmeye başladık. Sonra dükkan hayalim gerçeğe dönüştü” dedi.

HİÇBİR YERDEN DESTEK ALMADAN TEK BAŞINA YAPTI

İŞKUR’un açtığı girişimcilik kursuna gittiğini, KOSGEB’in hibe programlarına başvurduğunu ama hiçbirinden destek alamadığını ifade eden İsançlı, “Giyim kursuna gidip terzilik belgesi aldım. KOSGEB’in açtığı hibe programına başvurdum. Sadece demirbaşlara destek verdiklerini söylediler. Makine almak istiyorum dedim. İkinci el alamazsın, birinci el alacaksın dediler. Param olsa zaten buraya başvurmazdım dedim. Sonra yavaş yavaş tek başıma yaptım her şeyi. Başvurduğum yerlerden hiçbir sonuç alamadım. Kendi çabalarımla bir yerlere geldim. KOSGEB zenginler için” dedi.

“İŞ YOK DEMESİNLER”

Maddi zorluklar çektikleri zamanlar olsa da başardıklarını söyleyen İsançlı, “Makine olsa da her işlem makinede yapılmıyor. Makine işlemi bittikten sonra elde dikim aşaması oluyor. Uzun bir zaman alan bir süreç. Siparişleri yetiştirmekte zorlandığım, uykusuz kaldığım geceler oldu ama değdi. Herkese tavsiye ederim. İş yok demeyeceksin işi kendin bulacaksın. İstedikten sonra her şey yapılır. İşsizlik diye bir şey yok. Eşime de öğrettim. Şimdi herkes tanıyor. Evimde örgü işine başladıktan sonra eşimden hiç para almadım. Eşimle çocuklarımızı okuttuk, evimizi yaptık” dedi.