Yılda yaklaşık ağırladığı 5 milyon turistle Aydın, Türkiye’de en fazla turist gelen il sıralamasında 5’incisi sırada yer alıyor. Evliya Çelebi’nin ‘Ovalarından bal, dağlarından yağ akar’, ünlü tarihçi Heredot’un ‘Gökyüzünün altındaki en güzel yer yüzü, yer yüzünün üstündeki en güzel gökyüzü’ dediği Aydın’ın tarihi, kültürel ve turistik güzellerini yakından tanıyalım.

AFRODİSİAS ANTİK KENTİ


Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alır. Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan Afrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmuş anıt yapıları ile sadece Aydın’ın değil, Türkiye’nin en önemli arkeolojik yerlerinden biridir. Geyre Mahallesi sınırları içerisinde bulunan Afrodisias’ın arkeolojik önemi, Geç Helenistik Dönem’den Roma ve Bizans dönemlerine kadar süren yoğun bir fikir ve değer alışverişini gözler önüne seren, büyük ölçüde mermerden inşa edilmiş yapıların ve bunlarla ilişkili kabartma ve yazıtların istisnai ölçüde iyi korunmuş olmasından gelmektedir. Afrodisias, MS 1.-5. yüzyıllar arasında bütün Akdeniz dünyasında büyük üne kavuşan, başta Roma olmak üzere, İmparatorluğun dört bir yanında imzalarını taşıyan eserleri bulunan heykeltıraşlar yetiştirmiştir.

ARAPAPIŞTI KANYONU


Aydın’ın Bozdoğan ilçesindeki 60 yıllık Kemer Barajı su toplama havzasında bulunan Arapapıştı Kanyonu, 380 metre yüksekliği ve 6 kilometre uzunluğuyla benzersiz bir doğayı sizlere sunuyor. Kemer Barajı’nı yıllar içerisinde aşındırmasıyla oluşan Arapapıştı Kanyonu, doğal oluşumları bünyesinde barındırmasının yanı sıra antik dönemden kalma şehir kalıntıları ile de tarih ve doğanın birleştiği nadir alanlardan biri olarak dikkat çekiyor. Aydın merkeze 80 kilometre uzaklıkta olan Muğla ve Denizli sınırlarıyla kesişen kanyonu, gün içinde teknelere binerek gezebilirsiniz. Kanyonun yeşil ve mavi tonlarının karışımıyla ortaya çıkan suyunda ve doğal yeşillikleriyle unutamayacağınız bir keşif yapabilirsiniz.
Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı
Aydın’da toplam 27 bin 598 hektar bir ana sahip olan Dilek Yarımadası, Kuşadası, Söke ve Didim ilçesi sınırlarında yer alıyor. Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, dünyada bir örneği daha olmayan, Türkiye’nin en önemli doğal mirasları arasında yer alan ve deniz sporları, doğa yürüyüşü, kaya tırmanışı, dağ bisikleti, foto safari, manzara izleme, olta balıkçılığı, kuş gözleme ve botanik turlarının yapılabildiği bir doğa harikasıdır. Mavi ve yeşilin buluştuğu Dilek Yarımadası, Aydın’a gelen turistlerin ilk tercih ettiği yerlerin başında yer alıyor. Eşsiz güzelliğiyle Dilek Yarımadası, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.

TRALLEİS


Tralleis’te bu gün ayakta kalan tek yapı “Üç Gözler” olarak adlandırılan 2. asırda yapılmış olan, antik çağın eğitim, spor ve kültür açısından önde gelen yapılarından olan gymnasiuma ait kalıntıdır. Roma dönemine ait bir hamam, tiyatro, agora, stadium kentin diğer yapılarındandır. Devam eden kazılarla da kentin toprak altında kalmış kısımları ortaya çıkarılmaktadır. İlkçağda ürettiği deriler ve kırmızı renkli çanak çömlek ile ünlü olan kent, Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustasını ve Ayasofya’ın mimarlarından Anthemios’u da yetiştirmiştir. Heykel sanatının dünyaca ünlü iki heykeli olan Farnese Boğazı ve Genç Atlet isimli heykeller de Tralleis’in gün yüzüne çıkan harikalarındandır. Bu tarihi kent Efeler ilçesi Kemer Mahallesi sınırları içerisinde yer alıyor.

MİLET ANTİK KENTİ VE MÜZESİ


Didim ilçesi Balat köyü yakınlarında yer alan Milet’te ilk yerleşimin M.Ö. 2000 ortalarından başlamak üzere Myken kolonisi varlığı ile görüldüğü bilinmektedir. Daha sonra Milet, Atina Kralı Kodros’un oğlu Nekus önderliğindeki İonialılar tarafından tekrar kurulmuştur. Akılcı düşüncenin, geometrinin, astronominin ve felsefenin temellerinin bu şehirde atıldığı bilinmektedir. M.Ö. 38 yıllarında ise Roma imparatorlarının özel ilgisiyle özerkliğini elde eden ve İon şehirleri arasında metropol düzeyine ulaşan Miletos çok geniş bir alana inşa edilmiştir. Dört limanı bulunan Milet’te 15 bin kişilik tiyatro, hamam, senato binası, havuz, çeşme, su kemerleri, meclis binası yer alıyor. 2011 yılında yeniden ziyarete açılan Milet Müzesi’nin teşhir alanları bahçe teşhiri ve kapalı alan teşhiri olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Bahçe teşhirinde Milet şehir sembolü olan aslan heykelleri, yazıtlar, mezar stelleri, lahitler, mimari elemanlar ve sütun başlıkları sergilenmektedir.

SIRTLANİNİ MAĞARASI İLE ZEUS MAĞARASI


Sırtlanini mağarası, Karacasu ilçesi Yukarı Çamarası ile Narlıgedik köyü arasında yer alır.
Mağaraya her iki köyden de gidilebilir. 20-25 dakikalık bir yürüyüşle Narlıgedik köyü daha yakındır. Afrodisias harabelerine de yakındır. Toplam 348 metre uzunluğunda olan mağaranın girişinde pek çok dikit ve sarkıt bulunuyor. Böcek türlerini de içinde barındıran mağaraya girebilmek için 4 metre kadar sürünerek ilerlemek gerekiyor. Yatay ve kuru bir mağaradır. Zeus Mağarası ise Kuşadası sınırları içerisinde yer alır. Kuşadası için “Saklı Cennet” tanımının geçerli olduğu Zeus Mağarası, mitolojik öykülere de ev sahipliği yapar. Ege Turizmi dendiğinde akla ilk gelen yerlerden birisi olan Zeus Mağarası, Kuşadası’nın Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın girişinde yer alıyor. Mavi Yeşil renkleri ile olağan üstü bir görüntü olan su dağdan gelen tatlı suyun ve denizden gelen tuzlu suyun karışımı ile düz ve doğal su haline dönüşmüştür. Kışın yöre bölgesi insanlarının yazında turist olarak gelenlerin keyfini sürdüğü bir yüzme havuzu haline dönüşen mağaradır.

DOĞANBEY KÖYÜ


Aydın’ın ilçesi Söke’ye 30 kilometre uzaklıkta yer alan Doğanbey Köyü, Karina yolu üzerinde Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın yamaçlarında bulunan bir köy olarak dikkat çekiyor. Sırtını Dilek Dağları’na yaslamış olan, Kurtuluş Savaşı sırasında mübadele sonucunda Yunanistan’a göç eden Rumlardan kalma bir köydür. Köyde bulunan konut, dükkan, hastane ve çeşme gibi yapılar geç Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtırlar. Köy geçmişte mübadele sonucu yerleşen köylüler tarafından terk edildiğinden evleri satın alan kişilker aslına uygun restore etmektedir. Özellikle mimarisiyle büyük ilgi çeken köyün taş evleri, dar sokakları ve doğal güzellikleri görülmeye değerdir. Rumca odalar anlamına gelen "Domatia" ismiyle kurulan köy zaman içinde "Doğanbey" ismini almıştır.

GÜVERCİNADA KALESİ


Kuşadası İlçesi, Hacıfeyzullah Mahallesinde bulunan Güvercinada Kalesi, Kuşadası Körfezinin ağzında limanı koruyan bir konumda yapılmıştır. Güvercinada üzerinde, Barbaros Hayrettin Paşa tarafından yaptırılan bir iç kale ve İlyas Ağa tarafından yaptırılan surlar yer almaktadır. Bu kale, Mora İsyanı sırasında adalardan ve denizden gelebilecek saldırıları önleyebilmek için yaptırılmıştır. Güvercinada Kalesi, Kuşadası'nın panoramik manzarasını izlemek için en ideal yerlerden biri olarak dikkat çekiyor.

BAFA GÖLÜ


Bafa Gölü, arkeolojik ve geleneksel değerlerin bir arada yaşanıldığı bir coğrafyaya sahip. Geçmişi 2 bin yıl öncesine kadar uzanan Bafa Yöresi, antik felsefenin öncülerinden ünlü filozof Heraklit’in memleketi olarak biliniyor. Ege Bölgesi’nin en büyük gölü Bafa Gölü, Bodrum ve Kuşadası gibi büyük turizm merkezlerine yakın olmasına rağmen kitle turizminden etkilenmemiş doğa harikası bir yer. Turizm açısından bu tarih ve doğa harikası bölgede, Beşparmak Dağları’nın Gnays Kayalıklarında foto-safari, Serçin Gölü’nde kano ile gezi yapılabilir. Milas yakınlarında bulunan, Ege bölgesinin bu en büyük golünde, kayalık kıyıları ve adacıkların çevresini kapsayan yaklaşık 5 kilometrelik bir kano parkuru mevcut. Bahar dönemi yanında Eylül-Ekim dönemi kano turları için ideal zamanlar. Karia ülkesinin görkemli kenti Herakleia’nın, sular altında kalmış antik liman kalıntıları üzerinde dolaşıyorsunuz. Mitolojideki ay tanrıçası Selene’nin aşık olduğu yer olarak anılan Bafa Gölü üzerinde, Bizans manastırları ve savunma yapıları bulunan Menet Ada, Karga Asarı Ada, İkizce Ada ve Kapıkırı Adaları bulunuyor. Binlerce yıllık antik Herakleia kentinin üzerine kurulmuş olan Kapıkırı Köyü’nden kalkan tekneyle Bafa Gölü’nde bir tekne turu yapılarak, göl üzerindeki 5 ada gezilebilir.Göl kenarındaki burun ve adacıklarda Bizans Dönemine ait kilise ve manastırlar var. Gölün kuzeyindeki İkizce Adalar’ın üzerindeki Meryem Ana Manastırı Bizans döneminden kalma. Patikaları yürüdükçe dört bir yanınızda anakayaya oyulmuş kaya mezarları görüyorsunuz. Göldeki en güzel plaja sahip İkizce Adası’nda mevsimin uygunluğuna göre yüzme molası da verilebilir.

KUVAYİ MİLLİYE MÜZESİ


Sultan Abdülhamid Han tarafından 1906-1909 yıllarında yaptırılan, daha sonra 1919-1979 yılları arasında Askerlik Şubesi olarak hizmet veren bina, Çine’nin Şevketiye Mahallesi’nde yer alıyor. Kurtuluş Savaşı atmosferini, ruhunu ziyaretçilere yansıtabilmektir. Mekanı canlı kılabilmek için Yörük Ali Efe’nin ve Albay Şefik Aker’in balmumu heykelleri Malgaç baskınını planlıyor gibi bir mizansen içerisinde canlandırılmıştır. Müzenin içerisi komutan odası, heyet-i milliye odası, haberleşme odası ve muhabere odası şeklinde düzenlenerek Askerlik Şubesinin teşkilatlanması gösterilmek istenmiştir. Giriş holünde Aydın Jandarma Bölge ve Garnizon Komutanlığı tarafından hediye edilen, Milli Mücadelemizin Kahramanlarının biyografilerinin anlatıldığı bir pano sergilenmektedir.

KURŞUNLU MANASTIRI


Kuşadası’nda yer alan Kurşunlu Manastırı’nın 11. yüzyıl Bizans yapısı olduğu tahmin edilmektedir. Manastırda yemekhane, kiler, mutfak, keşiş odaları, revir, şapel (küçük kilise), mezarlık, manastır surları, sur mahzeni ve savunma odaları gibi bölümler mevcuttur. Şapelin tavanındaki fresklerde İkonaklastik dönemde simgesel ve geometrik motifler ile 9. yüzyılın ikinci yarısında İkonaklastik dönemden sonra dinsel olaylar ya da kişiler betimlenmiştir.

SAPLI ADA


Tepeden bakınca limana bir kaşık gibi uzanan görüntüsüyle muhteşem bir manzarayı gözler önüne seren Saplı Ada, Didim’deki Akbük Mahallesi’nin simgelerinden biri.
SİT alanı olarak koruma altına alına Saplı Ada’nın ilginç bir yapısı var. M.Ö. 1500’lü yıllarda Ege Denizi’nde meydana gelen çok büyük bir volkan patlaması sonucu etrafa saçılan küllerin birikimi ile oluşmuş. Günümüzde hala bu kül katmanını görmek mümkün. Adaya ulaştığınızda toprağın birkaç santim altına bakın; bu kül tabakasını göreceksiniz.
Akbük Koyu’nun yaklaşık 100 metre açıklarında yer alan adaya yürüyerek de ulaşabiliyorsunuz. Suların çekildiği zamanlarda ada ile kıyı arasında su yüksekliği dizlerinizde oluyor.Ayrıca bir rivayete göre adadan 10 çakıl taşı toplayanın ömrü 10 yıl uzuyormuş. Saplı Ada muhteşem güzelliği ile Akbük’ün en önemli parçalarından biri.

AYDIN ARKEOLOJİ MÜZESİ


Efeler ilçesi Ilıcabaşı Mahallesi’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tahsis edilen 15 bin metrekarelik arazi üzerine yapılan Aydın Arkeoloji Müzesi, 2012 yılında hizmete açıldı. Bahçede Aydın il sınırları içerisinde yer alan Tralleis, Magnesia, Alinda, Alabanda, Nysa, Amyzon, Piginda, Harpasa, Myus, Pygela, Orthosia, Mastaura vb. antik kentlerden gelen çeşitli dönemlere ait taş eserler sergilenmektedir. Bu eserler, heykeller, lahitler, sütun ve sütun başlıkları, altarlar, mezar stelleri, İslâmi mezar taşları, mil taşları, yazıtlı ve kabartmalı stellerle çeşitli mimari parçalardan oluşmaktadır. Müze salonlarında Arkeoloji Seksiyonu, Sikke Seksiyonu ve Etnografik Eser Seksiyonu bulunur. Müzede el baltaları, kesici ve delici aletler, idoller, ağırşaklar, pişmiş toprak seramik örnekleri, kandiller, mask ve heykelcikler, cam objeler, altın, gümüş ve bronzdan yapılmış takılar, tıp aletleri, makyaj malzemeleri ve silahlar bulunur. Athena büstü, Nike heykeli, Satyr heykeli, çeşitli heykel ve kabartmalar arkeoloji salonlarını süslemektedir. Bu eserlerin yanı sıra pek çok dönemine ait öenmli tarihi eserler müzede sergileniyor.

YÖRÜK ALİ EFE MÜZESİ


Milli Kahraman Yörük Ali Efe’nin İzmir’den dönüşünden ölümüne kadar yaşadığı Yenipazar ilçe merkezindeki evi 1980’li yıllarda çıkan yangında tamamen yanmıştır. 1995 yılında Aydın Valiliğince Kültür Bakanlığına yapılan öneri kabul görmüş, Yörük Ali Efe’nin mirasçıları evin müze yapılması koşulu ile evi Kültür Bakanlığına bağışlamışlardır. Tahsis işlemleri 1999 yılında tamamlanmıştır. Evin aslına uygun restorasyonu ve bahçe tanzim çalışmaları sonucu teşhire hazır hale getirilmiştir. Müzede Yörük Ali Efe’nin kendisine ait özel eşyaları sergilenmektedir.

PRİENE, NYSA VE MAGNESİA


Priene, Samsun Dağı’nın güney yamacında, Söke ilçesinin 15 km güneybatısına kurulmuş önemli antik kentlerden biridir. 370 m. yükseklikte sarp bir kaya üzerine kurulması saldırılara karşı koymada avantaj sağlamıştır. Ayrıca yüksek bir yerde olması kentin farklı yönlerden de görülebilmesine imkan sağlamaktadır. Miletos gibi Ion Birliğinin bir üyesi olduğu kabul edilen Priene hakkındaki ilk bilgilere ise M.Ö. 7. yüzyıl ortalarında antik kaynaklarda rastlanmaktadır. Antik Karia bölgesinin önemli bir kenti olan Nysa, Aydın – Denizli karayolu üzerinde Aydın’ın 30 km. doğusunda Sultanhisar İlçesi’nin 3 km. kuzeybatısında yer almaktadır. Nysa‘nın kuruluşu hakkındaki bilgileri Augustus devrinin ünlü gezgin ve coğrafyacısı Amasyalı Strabon (M.Ö.63 –M.S.21) ile tarihçi Stephanos’un anlattıklarından öğreniyoruz. Eskiden Karia olarak adlandırılan bölge Helenistik devirde, M.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısında Seleukos’un oğlu I. Anthiochos Soter tarafından kurulmuştur. Magnesia antik kenti, Aydın İli, Germencik İlçesi, Ortaklar Bucağı’na bağlı Tekin Köyü sınırları içinde, Ortaklar-Söke karayolu üzerindedir. Kent efsaneye göre Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından kurulmuştur. Apollon’un kehaneti ve yol göstermesi üzerine Anadolu’ya gelen Magnetlerin kurdukları ilk Magnesia’nın yeri bilinmemektedir

ALABANDA VE ALİNDA


Alabanda Antik Kenti, Çine ilçesi Doğanyurt Mahallesi sınırları içerisinde yer alıyor. Kapalı su sistemi, Selena ve Helikos kabartması ve çeşitli tapınaklar bulunmaktadır. Kent Çine Çayı’nın 4 kilometre batısında Karadağ’ın uzantıları olan iki tepenin yamacına, kuzeyde Çine Ovası’na doğru yayılmıştır. Alabanda’nın yolu asfalt olup, antik kentin ortasından geçerek Alinda’ya ulaşmaktadır. Karpuzlu ilçesinde bulunan Alinda ise önemli Karia kentlerinden biridir. Alinda’ya Aydın-Muğla karayolunun 30’uncu kilometresinden ayrılan 26 kilometrelik bir yolla ulaşılmaktadır. Sur ve tapınaklar bulunan Alinda, Avrupalı gezginlerin dikkatine çekiyor.