Sağır ve dilsiz olmasına rağmen 23 yaşına kadar Türkiye’nin çeşitli illerine giden, yaz dönemlerinde tatil beldelerine gidip Kasım ayı gibi dönen, ailesinin deyimiyle ‘zehir’ gibi çocuk Ali İhsan Başalan, 6 Mayıs 1995’te kaçarak ayrıldığı evine bir daha dönmedi. Konuşup duyamaması sebebiyle derdini anlatmakta zorlandığı için zaman zaman agresif olsa da, alkole düşkünlüğü sebebiyle sıkıntılar yaşasa da ailesi ile büyük bir problemi olmayan, bugün 47 yaşındaki Ali İhsan Başalan’ın akıbeti pek çok soru işareti barındırıyor. Ailesinin yaptığı araştırmaya göre nüfusta sağ görünen, kimsesizler mezarlığı fotoğraf listelerinde adına rastlanmayan Başalan’ın sağ olabileceğine dair umutlar korunurken adına 25 yıldır resmi hiçbir işlem yapılmaması ise aileyi düşündürüyor. İlk gittiği yıllarda Türkiye’nin çeşitli illerinden ihbarlar gelirken son 10 yıldır hakkında hiçbir haber gelmediği belirtilen Başalan'ın bulunması için bekleyiş sürüyor.

MUHTARIN ÖZLEM DOLU HAYAT HİKAYESİ

Yusuf Başalan ve 1 yıl önce yaşamını yitiren Müşerref Başalan’ın 4 çocuğundan biri olan Ali İhsan Başalan’ın ölü mü sağ mı olduğu bilinmezken, kardeş Özcan Başalan, “Çocuklarım birbirine abi dediklerinde yüreğim parçalanıyor” diyerek en açık ve net şekilde özlemini dile getirdi. Renkli, saf ve temiz kişiliği ile tanınan, mahallelisinin gece-gündüz her derdine koşan çalışkan muhtar Özcan Başalan, içinde ise böylesine özlem dolu bir hayat hikayesi barındırıyor. Bu hayat hikayesini Ses Gazetesine anlatan Başalan, “Ağabeyimden en küçük bir haber gelirse neresi olursa kalkar giderim, ondan bir haber gelsin dünyanın en mutlu insanı olurum, ondan bir haber getiren için her şeyi yaparım” dedi.

“MALATYA’DA POLİSLER OTOBÜSE BİNDİRDİ”

Ağabey Özcan Başalan, “Ağabeyim 1995’te buradan gidiyor. O zaman 23 yaşındaydı. O tarihe kadar 4-5 yıl boyunca Nisan aylarında tatil yerlerinde gidip çalışıp geri geliyordu. Ama son gidişinde geri dönmedi. Okur yazarlığı var, kafası zehir gibi. Son 10 yıldır hiçbir haber yok ama onun öncesinde ara ara Kütahya, Elazığ, Maraş, İstanbul, Tokat ve Malatya’da görüldüğü şeklinde haber geldi. Hatta Malatya’dan polisler aradı, otobüse bindirdik gönderiyoruz dediler. Ama bindikten kısa bir süre inmiş otobüsten. Bilmiyoruz neden, nelerden çekindi ama demek ki gelmek istemedi. Herhangi bir sıkıntısı yoktu ama fazla alkol alırdı” dedi.

“ANNEM ADINI SAYIKLIYA SAYIKLIYA ÖLDÜ”

En son 10 sene önce Adana Yüreğir’den haber geldiğini hatırlatan Başalan, “Ziraat Bankası hesabında işlem hareketi görüldü. Ben buradan atladım Adana’ya gittim. Ama gittiğimde hesaptaki adın Halil İhsan Başalan olduğunu gördüm. Bir ara 10 sene önce kadar İzmir- Selçuk yakınlarında bir hayvan çiftliğinde çalışıyor diye bir bilgi geldi. Çok araştırdım. Kimsesizler mezarlıklarını araştırdım bulamadım. Kimlikte sağ gözüküyor ama hiçbir işlem hareketi görülmüyor. Adına hiçbir hareket çıkmıyor. Cep telefonlarına kadar araştırdım. Müge Anlı’ya başvurdum, geri dönmediler” dedi. Özcan Başalan, 1 ay önce kaybettiği annesinin kayıp oğlunun adını sayıklıya sayıklıya öldüğünü söyledi.

“BİR HABER GELSİN, NERESİ OLSA KOŞAR GİDERİM”

Sağ ya da ölü ne olursa olsun bulunmasını istediklerini kaydeden Başalan, “O bizi biz onu bilmiyoruz şu anda. Bugün gelse amenna diyeceğiz. Bugün beni arasınlar dünyanın neresi olursa olsun, bir iz var desinler, gözümü kırpmadan atlar giderim. Bulan kişi benden ne isterse istesin. Çok yere başvurduk ama bir sonuç çıkmadı. 2 yaşında geçirdiği hastalık sonucu konuşma ve duyma yetisini kaybetti. Alkollü olduğu zaman kimseyi tanımazdı. Normal zamanlarda da derdini anlatamayınca sinir olurdu. Ben o gittiğinde 19 yaşındaydım. Bugün 43 yaşına geldim. Ağabeyimi çok özledim. Gayet iyiydik hiçbir sorunumuz yoktu. Bulabilirsek ne mutlu bize” diye konuştu.

“ÇOCUKLARIM BİRBİRİNE ABİ DEYİNCE YÜREĞİM PARÇALANIYOR”

Mafyanın eline mi geçti sorusunun akıllarına geldiğini ifade eden Başalan, “Ama bilmiyoruz. En son gitmeden önce hal ve hareketleri, tavırları farklıydı. Onun için işaret dilini öğrenmiştim. İzmir Konak’ta işaret dili okulunda okudu. Ölü ya da diri bulunsun isterim. Şurada burada gördüm desinler, arasınlar, haber alır almaz atlar giderim. Abi-kardeş sevgisi başka bir şey. Belki sen vesile olacaksın. Üç tane oğlum var. Üç oğlum birbirlerine abi diye seslendikleri zaman ciğerlerim parçalanıyor. Gıptayla, hayranlıkla bakıp kalıyorum. Yeter ki bulayım. Belki sen sebep olursun. Annem ölmeden önce bulunsaydı keşke. Buraya dönmeyecekse dönmesin ama en azından yerini yurdunu bilelim” dedi.

“CANIM OĞLUM ARTIK DÖN”

Baba Yusuf Başalan ise, “Konuşamaz ve duyamazdı. İzmir’de çok güzel arkadaşlıklar edinmiş. Onlarla gezerdi. Türkiye’de pek çok yeri gezdi. 6 Mayıs 1995’te çıkıp gitti. Gece kaçarak gitti. İnşaatlarda çalışıyordu o zamanlar. Çalıştığı yere ben gideceğim benim paramı ver arkadaş diyor. Gitmesin diye gece yolları tuttuk ama dağ yolundan gitmiş. Gece buradan Seki’ye geçiyor, oradan petrol arabasına biniyor, Karahisar’a, orada camide yatıyor. Aradık sorduk, yok. Bulunmasını istiyoruz. Ölmediyse gelirdi diyorum ama bir umut, bir umut. Oğlum neredeysen gel, seni çok özledik. Seni çok seviyorum” dedi.