Bazı hayvan üreticileri bir kilo sütle bir kilo yem alınamadığını kaydedip hayvanları satmak zorunda kaldıklarını dile getirdi.
Ali İnanç isimli üretici 15 senedir devam ettiği hayvancılıkta girdi maliyetlerinin artmasıyla 22 büyükbaş hayvanını sattığını aktardı. Ali Gülşen, hayvan üreticilerinin çocuklarının hayvancılığın para kazandırmaması sebebiyle asgari ücretli işlere yönelmek zorunda kaldıklarını anlattı. 20 yıl önce sıfırdan 50 hayvanlık çiftlik oluşturan Metin Sarıdayı, “Sıfırdan başladığım o günlerde bugünkü kadar zorlanmadım. Her gün 300-400 lira zarar yazıyoruz. Nereye kadar dayanırız bilmiyorum” dedi.

“NE YAPACAĞIMIZI ŞAŞIRDIK”


15 senedir hayvancılık yaptığını dile getiren Ali İnanç, “22 büyükbaş hayvanım vardı. Bir çuval yem 95 liraya çıktı, gitti. Bir kilo süt 1 lira 80 kuruştu. Şimdi 2 lira 30 kuruş oldu. Bir saman paketi 18-20 lira. Hep zararına gitti işler. Nasıl yapacağımızı şaşırdık. Bu sene hepsini bıraktım. 2018 yılının 9. ayından 12. aya kadar olan buzağı destekleme paralarından alacağım var devlette. Damızlık birliğine kayıtlı olanlar buzağı başına 500 lira. Süt birliğine kayıtlı olanlar 350 lira alır. Benim ikisine de kaydım var” dedi.

“MARŞ BASMAYA KORKUYORUZ”


Mazotun her gün zamlanmasından dolayı marş basmaya korktuklarını kaydeden İnanç, “Geçen sene 75 lira olan bir torba gübre 110 lira oldu. Bu sene yerleri de ekmeyeceğim. Mandırayı kapattım zaten. 3 tane küçükbaş kaldı. Kurbana kadar onlara bakarım. 2008-2009 yıllarında para kazandık. 22 tane büyükbaş hayvan vardı. Şimdi bir şey kalmadı. Geçenlerde mesaj geldi. 11 bin liraya düve geldi diye. Benim elimdekini alsınlar ben 9 bin liraya vereceğim. Devlet sıkıştı mı ihracata yöneliyor. Türkiye’nin içindeki üreticilerden alsınlar. Arkası buzağılı inekleri ben yılbaşı vadeli 8 bin liraya verdim” dedi.

“ÇOCUKLARIMIZ HAYVANCILIKTAN KAÇIYOR”


Ali Gülşen isimli üretici, “20 yaşından bu yana hayvancılık yapıyorum. 12-13 hayvanım kaldı. Diğerlerini sattım. Süt ve besicilik. Girdisi pahalı. Gübre, mazot pahalı. Bir kilo süt 1 lira 80 kuruş. İki yetişkin oğlum var, bu durumları görünce kaçıyorlar. 20 dönüm arazim var ekmeyeceğim” dedi. Komşuları rahatsız etmemek için köyden 4,5 kilometre dışarıda 50 dönüme kurulu 50 baş hayvanlık bir çiftlik oluşturduğunu söyleyen Metin Sarıdayı, “Yaklaşık 50 baş hayvan elimizde var. Bu işi 20 yıldır yapıyorum. Artık çocuklarımıza bırakmayı düşündük. Getirdiğimiz yerden devam ettirsinler diye düşündük. Ben sıfırdan bu noktaya getirdim. Ama sıfırdan başlarken bile bu derece zorlanmamıştım. Yem maliyetleri o günlerde daha uygundu. Desteklemelerden istifade ediliyordu. Son zamanlarda hayvan fiyatlarının düşmesi, yem fiyatlarının artması, saman fiyatlarının yükselmesi bizlerin belini kırdı” şeklinde konuştu.

“GİRDİ MALİYETLERİ İŞLERİN SONUNU GETİRİYOR”


Girdi maliyetleri sebebiyle hayvan damlarının bir bir boşaldığını söyleyen Sarıdayı, “Damızlık birliği gerek süt fiyatlarında gerek hayvan desteklemelerinde yardımcı olma maksadıyla kurulmuş bir birlik. Ama ne yazık ki son zamanlarda yurtdışından hayvan ithal edilerek rayiç fiyata düve alıp satıyorlar. Yurtdışından ithal etmek yerine bizlerden alabilirlerdi. Biz 20 yıldır tarım bakanlığının önerdiği tohumları kullanıyoruz. Hayvanlarımız arileşti. Hayvanlarımız damızlık etmeye çok uygun hale geldiği halde damızlık hayvanlar hala yurtdışından getiriliyor ve yüksel fiyata satılıyor. Biz onların sattığının yarı fiyatına vermeye razıyız. Devletimiz kasaba eti 30 liradan yukarı satmayacaksın diyor ama yem üreten fabrikaya 50 liradan yukarı yem satmayacaksın demiyor. Maalesef girdi fiyatlarının yüksek olması elimizdeki ürünlerin para etmemesi artık bu işlerin sonunu getiriyor” dedi.

“SÜT PARA ETMEYİNCE HAYVANLAR KESİLİYOR”


Her gün 300-400 lira zarar yazdıklarını ifade eden Sarıdayı, “Süt fiyatları da devlet desteği ile birlikte 1 lira 80 kuruştu. 2 lira 30 kuruşa yükseldi. Bir kilo yemin fiyatı 2 lirayı geçti. Bir kilo sütle bir kilo yem alamıyoruz. Dolayısıyla her gün 300-400 lira zarar ediyoruz. Ne kadar dayanılır bilmiyorum. Eskiden 20 tane sağımlık ineğimiz varsa 30 tane de sağılmayan kuruya çekilmiş ineği besleyebiliyordu. Yem üretimi de bölgemizde kısıtlı yapılabiliyor. Küçük üreticiyi bitirmek istiyorlar. Sadece sütü 2 liraya vatandaş satsın. 2 lira da devlet destek versin, hayvancılığın önüne geçemezsin. Bizim üreticilerimiz hayvanları her şeyi süt parasıyla alır. Biz yemciye veririz sütü ihtiyacımız olan her şeyi ondan alırız. Süt para etmediği zaman hayvanı kesiyor. Fabrikaya yemi şu fiyattan yukarı yapmayacaksın demiyor devlet ama kasaba 30 liradan yukarı satmayacaksın diyor. Yem 50 lirayken et 30 liraydı, yem 95 lira oldu, et yine 30 lira" dedi.

“DAMIZLIK BİRLİĞİNDEN MUZDARİBİZ”


Devletin desteklemelerinden ve hibelerinden memnun olduklarını ifade eden Sarıdayı, “Ama devletimiz yaptığı işin takipçisi olmamış. Devletin iş yaptığı şirketler üreticiyi mağdur etti. Genç çiftçinin şevkini kırıyorlar. 30 bin lira bir hibe çıkmışken gelen hayvanlara baktığımızda 15 bin lira değerinde hayvanlar. Yapılan teşvikleri doğru buluyoruz. Ama takip edilmeli. Et fiyatlarına bir standart getirilmesini doğru buluyoruz ama yem fiyatlarına da bir sınırlama getirilmeli. Aydın Damızlık Birliği’nin yurtdışından hayvan getirip satması, Aydınlı hayvan üreticisinin belini kırmıştır. Geçenlerde damızlık birliği aidat istedi. Birikmiş aidatın var dedi. Neden ödeyeyim dedim. Bangır bangır Amerika’dan, İsrail’den, Hollanda’dan getirdiğiniz hayvanları satıyorsunuz dedim. Bizim hayvanlar ne olacak dedim. Damlar doldu, alan, satan yok. 13 bin liraya hayvan satacağınıza 7 bin liraya bizimkileri satın dedim. Size para toplayanın diyenlere bunları tek tek söyleyin dedim. Damızlık birliğinin insanların hayvanlarını satımı ve değerlendirilmesi noktasında bir girişimi olmalı” dedi.