Amerika’da 1960’lı yıllardan bu yana faaliyet gösteren jeotermal elektrik santralleri, ağırlıklı olarak Kaliforniya’da bulunuyor. Amerika’nın jeotermal kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisinin yüzde 70’inden fazlası Kaliforniya’daki JES’ler tarafından sağlanarak, yılda 17 milyar kilovatsaatten fazla elektrik üretiliyor. Oregon, Nevada gibi birçok eyalette de konut ısıtması için jeotermal kaynaklar kullanılıyor.
Jeotermali en yoğun kullanan ülkelerden biri de İzlanda... Avrupa’nın kuzeyindeki bu minik ada devleti, enerjisinin yüzde 70’ini JES'ler ve hidroelektrik santrallerden sağlıyor ve konut ısıtmada da jeotermal kaynaklardan yararlanılıyor. İzlanda’da gelişmiş jeotermal kaynaklı turizm sayesinde, nüfusun yüzde 6’sı için bu sektör istihdam oluşturuyor. Özellikle Mavi Lagün adlı jeotermal kaplıcanın ünü tüm dünyada bilinmekle birlikte, her yıl on binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Çok soğuk bir ülke olan İzlanda, jeotermal ısıtmalı seralar sayesinde kutuplara yakın bölgede muz, turunçgil ve sebze üretimi yaparak adeta bir mucizeyi gerçekleştiriyor.
Gelişmiş ülkelerin yenilenebilir kaynaklardan enerji elde etme talebinin yanı sıra, temel amaçlarından birinin de çevreyi korumak ve fosil yakıtları olabildiğince az tüketmek olduğu görülüyor. Türkiye, jeotermal enerji ile yakın tarihte tanışması sebebiyle, jeotermal sektörü gelişmeye ve geliştirilmeye devam ediyor. Jeotermal kullanımının geliştirilmesi durumunda, bu kaynaklardan elektrik üretimi dışında, termal turizm, tarım ve seracılık gibi diğer alanlarda da fayda sağlanabileceği vurgulanıyor.