Nazilli Belediyesi tarafından Arpaz Kalesi’nin bulunduğu Esenköy’de “İmparatorluğun Son Yüzyılında Arpaz” konulu konferans düzenlendi. Esenköy Düğün Salonu’nun bahçesinde düzenlenen konferansa Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan, CHP Nazilli İlçe Başkanı Serkan Sevim, İYİ Parti Nazilli İlçe Başkanı Durmuş Kural, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı. Moderatörlüğünü Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Siyaset Bilimleri ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Ercan Sepetçioğlu’nun yaptığı konferansta Ege Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Olcay Pullukçuoğlu Yapucu, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Mehmet Başaran ve Tire Belediyesi Kent Arşivi Uzmanı Ali Özçelik konuşmacı olarak yer aldı.

"ESENKÖY İÇİN BÜYÜK UMUTLAR VAR"

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan konferansta Esenköy Muhtarı Ali Küçük, konuşma yaptı. Küçük, Esenköy’ün tarih boyunca değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir yerleşim yeri olduğunu belirterek, “Bu konferansta köyümüzün önemini daha iyi kavrayacağız. Umarız ki bu konferanstan sonra Arpaz Kulesi ve konağı restorasyon çalışmaları hızlanır” dedi.
Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan ise, “Arpaz birçok ilklere şahitlik ediyor. İnşallah kısa bir zamanda kamulaştırma çalışmalarını tamamlandıktan sonra restorasyonu yapar ve ardından köy pazarını kurabiliriz” diye konuştu.

KULELER NEDEN İNŞA EDİLDİ?

Konferansta ilk olarak Olcay Pullukçuoğlu Yapucu söz aldı. Çok eski zamanlardan beri stratejik noktalarda çevreden gelebilecek tehlikeyi görmek, haberleşmek veya sığınak olarak kullanmak amacıyla kuleler inşa edildiğini ancak bu kulelerin zaman zaman zindan veya işkencehane olarak da kullanıldığını belirten Yapucu kulelerde depolar, sarnıçlar, kilerler bulunduğunu ifade ederek Arpaz kulesinin yanı sıra Koçarlı’da Cihanoğlu Kulesi ve Yenipazar Kulesi bulunduğunu söyledi. Arpaz Kulesi’nin 18. yüzyılda inşa edildiğini ancak çevresinde bulunan duvarın daha eski bir tarihe sahip olduğunu belirten Yapucu, “Bu kule geniş bir tarım arazisinin ortasında dört bir yanı görebilecek bir noktada inşa edilmiş. Eski dönemlere ayanlar böyle kulelerle kalırlardı. Arpaz kulesi de bölgedeki bir ayan tarafından inşa edilmiştir” şeklinde konuştu.

"KÖTÜ YÖNETİM EŞKIYALIĞI DOĞURDU"

Mehmet Başaran ise Nazilli bölgesinin Osmanlı dönemindeki durumunu anlattı. Bu yörenin tarım ve insan kaynakları bakımından oldukça verimli olduğuna değinen Başaran, 1800’lü yıllarda yaşanan Aydın ihtilali hakkında bilgiler verdi. Bu yüzyılın başında Arpaz’da doğmuş daha sonra Atça’ya taşınmış olan Atçalı Kel Mehmet’in, Bey’in kızını istemesi üzerine uğradığı hakaretten dolayı dağa çıktığını belirterek, “O dönemde toprak sisteminin bozulması sonucu bölgenin ileri gelenleri halka zulmediyorlardı. Köylülerin yaşam standartlarının kötüleşmesi sonucu eşkıyalık ortaya çıktı. Devlet 'eşkıya' dese de halk bu kişileri kurtarıcı olarak görüyordu” ifadelerini kullandı.

ATÇALI KEL MEHMET’İN HİKAYESİ

Ali Özçelik, Osmanlı döneminde Nazilli ve çevresinde yaşanan gelişmeleri aktardı. 1600’lerde yaşanan Celali isyanlarından sonra devlet tarafından bölgeye atanan yöneticilerin “ayan” olarak adlandırıldığını, ayanların köylüler üzerindeki baskısının çeteleşmeyi doğurduğu ifade ederek, “1 Ekim 1829’da Atçalı Kel Mehmet 40 kişilik çetesiyle Kuyucak ve Nazilli’yi basıyor. Baskınlar Güzelhisar’a kadar ilerliyor. Baskınlar ilerlerken, Atçalı Kel Mehmet’in çetesi de büyüyerek bin 500 kişiye çıkıyor. Dönemin padişahı çete üzerine ordu gönderiyor. Bu saldırıda zeybeklerin çoğu öldürülüyor ancak Atçalı Kel Mehmet kayboluyor. Altı ay sonra ise yeniden ortaya çıkarak Arpaz Kalesi’ni yakıyor. Ordu birlikleriyle girdiği çatışma sonucu öldürülüyor ve başı İstanbul’a gönderiliyor” sözleriyle Atçalı Kel Mehmet efsanesini aktardı.

ÇAKIRCALI’NIN ACI SONU

Ali Özçelik, bölgenin bir diğer namlı efesi Çakırcalı Mehmet Efe hakkında da bilgiler paylaştı. Çakırcalı’nın devletle çatışmayan bir efe olduğunu belirten Özçelik, “10 Kasım 1911’de Arpaz Beyi Osman Bey’i kaçırarak oğlundan 2 bin 500 lira fidye istiyor. Oğlu Mehmet Bey fidye vermeyi kabul etmeyince 700 kişilik bir birlik Çakırcalı’nın üstüne gönderiliyor ve Çakırcalı bu çatışmada öldürüldü. Adamlar tanınmaması için başını ve ellerini kestiler, göğsünün derisini yüzdüler. Ancak Ödemiş’ten karısı getirilerek teşhis edildikten sonra Çakırcalı’nın cansız bedeni Nazilli Hükümet Konağı önünde üç gün asılı tutularak teşhir edildi” dedi.